Mektubat

Mektubat, İkinci Kısım, 252. sayfadasınız.

Hem kâhinlerden Sevad ibni Karibi'd-Devsî ve Hunâfir ve Ef'asiye Necran ve Cizl ibni Cizli'l-Kindî ve İbni Halasati'd-Devsî ve Fatıma binti Numan-ı Necâriye gibi meşhur kâhinler, siyer ve tarih kitaplarında tafsilen beyan ettikleri vecih üzere, Âhirzaman Peygamberinin geleceğini, o Peygamber de Muhammed aleyhissalâtü vesselâm olduğunu haber vermişler.1
Hem Hazret-i Osman'ın akrabasından Sa'd Binti Küreyz, kâhinlik vasıtasıyla, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın nübüvvetini gaibden haber almış. Bidâyet-i İslâmiyette, Hazret-i Osman-ı Zinnureyn'e demiş ki: "Sen git, iman et." Osman bidâyette gelmiş, iman etmiş. İşte, o Sa'd o vakıayı böyle bir şiirle söylüyor:
هَدَى اللهُ عُثْمَانَ بِقَوْلِى اِلَى الَّتِى * بِهَا رُشْدُهُ وَاللهُ يَهْدِى اِلَى الْحَقِّ 2
Hem kâhinler gibi, "hâtif" denilen, şahsı görünmeyen ve sesi işitilen cinnîler, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın geleceğini mükerreren haber vermişler.
Ezcümle, Zeyyab ibnü'l-Hâris'e, hâtif-i cinnî böyle bağırmış, onun ve başkasının sebeb-i İslâmı olmuş:
يَا ذَيَابُ يَا ذَيَابُ اِسْمَعِ الْعَجَبَ الْعُجَابَ * بُعِثَ مُحَمَّدٌ بِالْكِتَابِ يَدْعُو بِمَكَّةَ فَلاَ يُجَابُ * 3
Yine bir hâtif-i cinnî, Sâmia bin Karreti'l-Gatafânî'ye böyle bağırmış, bazılarını imana getirmiştir:
جَۤاءَ الْحَقُّ فَسَطَعَ وَدُمِّرَ بَاطِلٌ فَانْقَمَعَ * 4

Hem kâhinlerden Sevad ibni Karibi'd-Devsî ve Hunâfir ve Ef'asiye Necran ve Cizl ibni Cizli'l-Kindî ve İbni Halasati'd-Devsî ve Fatıma binti Numan-ı Necâriye gibi meşhur kâhinler, siyer ve tarih kitaplarında tafsilen beyan ettikleri vecih üzere, Âhirzaman Peygamberinin geleceğini, o Peygamber de Muhammed aleyhissalâtü vesselâm olduğunu haber vermişler.1 Hem Hazret-i Osman'ın akrabasından Sa'd Binti Küreyz, kâhinlik vasıtasıyla, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın nübüvvetini gaibden haber almış. Bidâyet-i İslâmiyette, Hazret-i Osman-ı Zinnureyn'e demiş ki: "Sen git, iman et." Osman bidâyette gelmiş, iman etmiş. İşte, o Sa'd o vakıayı böyle bir şiirle söylüyor: هَدَى اللهُ عُثْمَانَ بِقَوْلِى اِلَى الَّتِى * بِهَا رُشْدُهُ وَاللهُ يَهْدِى اِلَى الْحَقِّ 2 Hem kâhinler gibi, "hâtif" denilen, şahsı görünmeyen ve sesi işitilen cinnîler, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın geleceğini mükerreren haber vermişler. Ezcümle, Zeyyab ibnü'l-Hâris'e, hâtif-i cinnî böyle bağırmış, onun ve başkasının sebeb-i İslâmı olmuş: يَا ذَيَابُ يَا ذَيَابُ اِسْمَعِ الْعَجَبَ الْعُجَابَ * بُعِثَ مُحَمَّدٌ بِالْكِتَابِ يَدْعُو بِمَكَّةَ فَلاَ يُجَابُ * 3 Yine bir hâtif-i cinnî, Sâmia bin Karreti'l-Gatafânî'ye böyle bağırmış, bazılarını imana getirmiştir: جَۤاءَ الْحَقُّ فَسَطَعَ وَدُمِّرَ بَاطِلٌ فَانْقَمَعَ * 4