Tahavvülat-ı Zerrat Şerhi-5

"Çünkü, bütün mevcudat gibi zerreler ve her bir zerre, mebde-i hareketinde ‘Bismillah’ der."

Daha önce zerrelerin hareketinin anlamsız, tesadüf eseri, karışık ve manasız olmadığını ortayakoymuş; yani, başıboş olmadıklarını dolayısı ile "serseri hareket"in mümkün olmadığını ifade etmiştik.

Takip eden "çünkü…", bu durumun nedeninin, en can alıcı izahını yapmaktadır. Birinci Söz’de;"Başta demiştik; bütün mevcudat lisan-ı hal ile ‘Bismillah’ der. Öyle mi?" sorusunun ardından: "Evet.Nasıl ki, görsen; bir tek adam geldi, bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevk etti ve cebren işlerde çalıştırdı.Yakinen bilirsin, o adam kendi namiyle, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki, o bir askerdir. Devlet namına hareket eder.Bir padişah kuvvetine istinad eder."

"Lisan-ı hal", sözlerle olmayan ancak, halin, durumun ifade ettiği kelimelerle olan anlatımdır.Bazan arabaların üzerindeki "Beni yıka!" yazısı tozlu arabanın haline tercüman olmakta, daha pek çok halkelimelerle ifade edilebilmektedir. Yani hallerin, ya da halin de bir lisanı vardır. Zaten, sözler ve yazılar manalaragiydirilmiş kılıflar değil mi?

Birinci Söz’deki mantık silsilesinden, konumundan beklenmeyen işler başarabilen birinin, bu işi kendi başınayapmadığı, daha üst konumda birinin yardımını aldığı ya da onun namına hareket ettiği sonucuna ulaşılır.Mehmet Akif’inki kadar ustalıkla yazılmış bir şiiri ev ödevi olarak getiren bir talebeden öğretmeninin şüpheetmesi, bir başkasının yardımını aldığını düşünmesi; tek başına bütün trafiğe hükmeden bir polise itaateden birinin onun devlet adına hareket ettiğine inanması gibi pek çok olay bu halin tezahürleridir. Bir intisabın, biryere bağlılığın belirtileridir. Bir yere bağlı olmak, gücünü oradan almak ve onun namına hareket etmek, başı boşolmamak anlamına gelir. Kainatta en büyüğünden en küçüğüne her şey birbiriyle bağlıdır. Her birini yaratabilmekiçin bütün kainatın yaratılması şarttır. Yani o an ne ile ilgili isek o, merkezde yer alır; onun olabilmesi için bütünkainatın var olması gerekir. Yani sonsuz bir kudret, sonsuz bir ilim, sonsuz bir irade ve daha pek çok sonsuz sıfatlargereklidir. Yani Allah adına hareket etmesi, Allah ile bağlantılı olması şarttır. Bu hal "Bismillah"demektir. çünkü, kelimenin manasını ifade eden bir durumdadır.

Bu her şeyin bir biri ile bağlı olma hali, The Christian Science Monstor’un 11 Haziran 1988 tarihinde yayınlanansayısında şöyle anlatılmaktadır: "Quantum fenomeninin en esrarengiz ve garip tarafı, partiküllerin, diğerpartiküllerin ne yaptığını ‘biliyor’muş gibi bir hal sergilemeleridir. Üstelik bu bilgi ışık hızından daha hızlıulaşmaktadır. Niçin bu çok acayiptir? ‘Yerellik’ olarak bilinen izafi perspektiften dolayı. Gerçekte olan durum ise, sınırlarıbelirli ve haberlerin birinden diğerine gidip geldiği bir grup lokal köy gibi gözükmektedir. Bu bir tür iletişimigerekli kılmaktadır. Paris’te bir olay ortaya çıkmadan önce Fransa’nın Paris’i, Tennessee’yi etkileyebilmesi içinhaber almış olması, iletişim kurması gereklidir. Bu haber alma yada iletişimin radyo dalgaları ile olması halindebile işlem birkaç saniye sürecektir. Yani bir zaman dilimi gereklidir.

Bununla birlikte Quantum mekaniği "yerellik-olmaması" prensibine işaret etmektedir. Sanki lokalhiçbir sınır yok gibidir. Sanki fiilin kendisi, anında bütün evrenlere ulaşmakta, anında iletişim olmaktadır. Buhal ise pek çok fizikçinin kainatın hız limiti olarak gördükleri ışık hızından bağımsızdır. Son dönemlerdeışık hızıyla ilgili yapılan deneylerde ışığın ortama daha girmeden çıkışının gözlenmesi ışık hızı ileilgili mülahazaları değiştireceğe benzemektedir. Yine Bell teoremine göre: "Lokal olmayan etkiler-açık bir şekildeanında büyük bir alanda etkileri gözlenenler-bir partiküle diğer bir partikül üzerinde yapılan ölçümleri habervermektedir. Bir detektördeki değişimler diğerinde olanları her ikisi arasında iletişim sağlayabilecek her türlüsinyalden daha hızlı bir şekilde etkilemektedir. Quantum mekaniğinin bazı yorumcuları Bell teoremini ışık üstü hızlardailetişim ihtimalini anlamak için kullanmaktadırlar.

Bu durumda şöyle heyecan verici bir sonuç ortaya çıkmaktadır: "Bir mesajın gönderilmeden öncealınması mümkündür." Bilim adına bazı olayları reddeden, aklı gözüne indiği için mucize, keramet gibiolayları hurafe, metafizik gibi yakıştırmalarla reddedenlerin gözünü kanatan bir gerçektir bu.

Şimdi bütün bu özellikleri bir zerre ile birlikte düşünelim. "Bilmek", "haberalmak" gibi şuurlu olmayı gerekli kılacak fiillerden bahsedilmektedir. Bizim şu ana kadar sahip olduğumuz ölçülerlezerreye şuurlu demek, hele hele her an diğer bütün zerrelerin hareketlerini bilip ona göre hareket edecek şuurdadırdemek şuurla bağdaşmamaktadır.

O zaman, "bilen", "ileten", "iletişimi sağlayan" bütün zerrelere ve her birzerreye aynı anda, zamanın en küçük dilimlerinde bile ulaşabilen Alim-i Külli Şey ve Kadir-i Külli Şey olabilir. Buhali ile zerre Allah namına hareket ettiğini, O’nun emri, iradesi ve yönlendirmesi doğrultusunda işler yaptığınıifade etmektedir. Yani "Bismillah" demektedir. Onun "mebde-i hareketi" yani hareketinin başlangıçnoktası melekuttan mülke, daire-i itikaddan daire-i esbaba, imkandan vücuba geçiş anıdır. O an bütün kainatı veondaki tüm zerreleri görüp ona göre konumunu belirliyormuş gibi bir hal sergilemek, bütün zerreleri gören Basir-i KülliŞey’e dayanmakla ancak mümkün olur. O başlangıç anında, hareketine başlarken "Bismillah" demedenidrakimizin ulaşamadığı küçüklükte zaman dilimlerinde ard arda tekrarlanan levhalarda uygun konumunu muhafaza edemez.Zerre "Bismillah" diyorsa, her şey "Bismillah" der. Çünkü her şey zerrelerden müteşekkildir. Eğerzerre "Bismillah" diyorsa, Allah’a bağlı ise, onun namına hareket ediyorsa bu hareket anlamsız olamaz. Tesadüfeseri ortaya çıkamaz. Karışık, başıboş olamaz. Çünkü zerre Allah’a bağlıdır. Allah ise Hakim-i Mutlak’tır.Abes iş yapmaz.