Azrail Aleyhisselam

İnsanların eline terhis tezkeresini verip, vazifelerinin bittiğini, imtihanlarının sona erdiğini, artıkmükafat-mücazat zamanının geldiğini haber veren, Azrail Aleyhisselamdır. Dört büyük melekten birisidir. Kur’an-ıKerim’de, "canınızı alacak, Rabbinize döndürüleceksiniz", ifadeleriyle Azrail Aleyhisselama işaret edilmiştir.(Secde Suresi, 11) Bir başka ayette de birinin ölüm vakti geldiğinde elçilerinin yani görevli meleklerin can aldığıve vazifelerinde kusur etmedikleri bildirilerek, her şeyin tasarrufunun Yaratıcının elinde olduğuna işaretedilmektedir. (En’am Suresi, 61)

Ölüm meleği tabiri Secde suresinde tekil olarak kullanılmışken, En’am suresinde çoğul olarak kullanılmıştır.Bu tabirlerden hareketle müfessirler tarafından, Azrail’in canları almakla görevli melekler topluluğunun reisi olduğu,çok sayıda yardımcısı olan büyük melek olarak tefsir edilmiştir. (Ahmet Saim Kılavuz, "Azrail", TDVİA.IV. s. 351)

İnsanların canını almakla vazifeli meleğin tek olup olmadığı Risale-i Nur’da da işlenmektedir.Meleklerin insanlar gibi bir suretle inhisar altına alınmadığı, nurani olmaları hasebiyle müşahhas oldukları zamandabile çokluk şeklinde olabildikleri, insani bir şekilde düşünülemeyeceğine işaret edilerek, "Hazret-i AzrâilAleyhisselâm, kabz-ı ervâha müekkel olan melâikelerin nâzırıdır", denilmektedir. (Mektubat, s. 336) Buifadelerden sonra konuyla ilgili olarak üç görüşün sıralandığını görüyoruz.

Birinci görüşe göre; herkesin ruhunu Azrail Aleyhisselam almaktadır. Nurani olması hasebiyle güneşinbir anda bir çok aynada görülebildiği gibi, Azrail Aleyhisselam da bir anda bir çok yerde görülebilir ve buna birengel yoktur. Yani bir anda çok kişinin ruhunu alabilir. Burada aynanın kabiliyetine göre meleğin timsali, görüntüsüde farklı olabilmektedir.

İkinci görüşe göre; diğer büyük melekler gibi Azrail Aleyhisselamın da kendi nevinden ve kendinebenzer tarzda çok sayıda yardımcıları vardır ve kendisi bunların nazırıdır. Yardımcı melekler yaratılmışlarınçeşitlerine göre farklı farklıdırlar. Dolayısıyla salih amel sahibi olanların ruhunu teslim alanla kötülerinruhlarını alanlar başkadırlar. Bu meyanda Kur’an-ı Kerim’de "Yemin olsun kafirin ruhunu ta derinliklerinden şiddetlesöküp alanlara ve müminin ruhunu kolaylıkla alanlara." (Naziat, 1-2) ifadeleri yer almaktadır. Ölüm melekleri, kötülüklerdenkorunup ilahi emir ve yasaklar doğrultusunda yaşayan müminlerin ruhlarını alırken şefkat ve nezaket ile hareket ederekonlara selam verirler. Kötülük işleyip zulmedenlerin ruhlarını aldıkları zaman ise, yüzlerine ve arkalarına vurarakonlara karşı sert ifadeler kullanırlar.

Üçüncü görüş; "Bazı melaikeler var ki, kırk bin başı var; her başında kırk bin dili var.Demek, seksen bin gözü dahi var. Her bir dilde, kırk bin tesbihat var", hadisine dayanır. Melekler, göz önündekialemde mevcut çeşitlere göre vazifeli olduklarına göre ruhlar aleminde onların tespihlerini temsil ediyorlar. Mesela, Küre-iArz, içindekilerle beraber Cenab-ı Hakk’ı tespih ediyor. Canlı cansız sayısız mevcudatın olduğu, her taifenin, her türünçok sayıda fertleri (sadece sinek taifesinin çok çeşitleri) bulunduğundan, o oranda vazifeli melekler, Cenab-ı Haktarafından halk edilmiştir. Kainat bir olmakla beraber sayısız tür ve canlıların başları, gözleri olduğu göz önünealındığında yukarıda sözü edilen hadis daya iyi anlaşılmaktadır. Adeta kainatın binler başı ve bu binler başındabulunan gözlerin, dillerin mevcudiyeti daha iyi anlaşılır. Bunlardan ötürü de, Azrail Aleyhisselamın her ferde yönelikbir yüzü ve bakan gözü vardır. (Mektubat, s. 336-337)

Sıralanmış bulunan bu üç görüş ve bunların Azrail Aleyhisselam ile ilgili sayısal açıklamalarıbirbirini tamamlar mahiyette olup, birbirine zıtlık teşkil etmemektedir. Azrail Aleyhisselam ile ilgili çok ilginçhadiselerden birisi de Musa Aleyhisselam ile aralarında cereyan eden hadisedir. Yani hadisi şeriflerde anlatılan tokatatma olayıdır. Rivayetlere göre, ruhunu teslim almak üzere gelen ölüm meleğini karşısında gören Musa Aleyhisselam,"şimdi sırası mı, daha yapacak işlerim var," mealinde karşılık vererek ona tokat atar. Bu hareketiyle ölümmeleğini tahkir etmemiş, peygamberlik vazifesinin devamını arzu ettiği ve hizmetine set çekildiği için böyle bir karşılıkvermiştir.

Risale-i Nur, tokat olayına açıklık getirmiştir. Yukarıda aktarılan görüşlerle birlikte AzrailAleyhisselam ve yardımcıları ile ilgili açıklamalarla, bu konuya da temas edilmektedir. Musa Aleyhisselamın karşısınaçıkan, güneşin aynadaki misali örneğinde olduğu gibi, Azrail Aleyhisselamın kendisi değil onun görüntüsüdür,suretinin misalidir. Böyle olunca, tokat Azrail Aleyhisselamın kendisine değil, nurani görüntüsüne yöneliktir. Bununyanında, çok sayıda yardımcıları bulunduğundan, yine tokat kendisine değil yardımcılarından birisine yönelmiştir.Hakikatte Azrail Aleyhisselamın bizzat kendisine, hakiki şekline, asıl mahiyetine tokat atılmamıştır. (Mektubat, s.335-337)

İnsanoğlu dünyaya ilk defa geldiği zaman belki de rahatının bozulduğuna binaen ağlayarak yeni hayatınabaşlar. Dünya hayatı bir çeşit ağlamayla ve şikayetle başlar. Oysa ki, ayrılırken de arkada bıraktıklarının ağlamalarıylauğurlanır. Halbuki zahiri bir ayrılık görünmekle beraber gerçekte ayrılık yoktur. Yok olmaya mahkum alemden ebedialeme, eski dost ve akrabalara kavuşmaya vesiledir. Hakiki vatana gitmeye vesile bir bilettir. Dünya zindanından cennetbostanlarına gidiştir. Vazifeyi bitirip Rahman ve Rahim olan Allah’ın huzuruna ücret almak için bir çıkıştır. Hayatınzorluklarından ve külfetinden kurtuluştur. Bu açıdan bakıldığında, hem ölümün hem de Azrail Aleyhisselamınvekaleten yaptığı işin ne kadar büyük bir rahmet olduğu çok iyi anlaşılmaktadır. Zahmetten rahata gidilmeye vesileolacak bir teskere biletini ve bileti getireni memnuniyetle karşılamak gerekir. Ölümü ağlayarak değil, gülerek karşılamakve bu şekilde Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıkmak en doğru olanıdır.

Cenab-ı Hak, hikmetine binaen bazı şeyleri kudretine perde yapmıştır. Bu perdelerden birisi de ölümmeleğinin olmasıdır. Azrail Aleyhisselam Cenab-ı Hakk’a demiş ki: "Kabz-ı ervah vazifesinde Senin ibâdın bendenşekva edecekler. Benden küsecekler."

Cenab-ı Hak, lisan-ı hikmetle ona şu cevabı vermiş: "Seninle ibâdımın ortasında musibetler,hastalıklar perdesini bırakacağım. Tâ şekvaları onlara gidip sana küsmesinler." (Mesnevi-i Nuriye, s. 13) Ruhunalınması sırasında zahiren merhametsiz görünen ve rahmetin kemaline uygun düşmeyen bazı hallere merci olmak için bumemuriyete nazır olan Azrail Aleyhisselam, hakikatte İlahi kudrete sadece bir perde hükmündedir. Bu sebepledir ki,nazarlar; hastalıklara, musibetlere, afetlere, kazalara yönelmekte ve Azrail Aleyhisselam bu arada unutulmaktadır. Neticeitibariyle de insanların nazarında büyük meleğe karşı herhangi bir kırgınlık olmamaktadır.

Azrail Aleyhisselam, aslında çok ulvi bir vazifeyi yerine getirip İlahi rahmete vesile olduğu halde,herkes her şeyin hakiki güzelliğini göremediğinden, görünürde şer ve noksan olan kainattaki olaylardan, ölümlerdendolayı direk Allah’tan şikayetçi olmamaları, rahmetini itham etmemeleri için ölüm meleği perde yapıldığı gibi,kullarının da Azrail Aleyhisselam’a (aslında haksız olarak) küsmemeleri için hastalıklar perde yapılmıştır.

İmanın şartlarından bir tanesi meleklere imandır. Çünkü, insanın en çok üstüne titrediği vekorumaya çalıştığı serveti canıdır, ruhudur. Her zaman onu kaybetmenin korkusunu yaşar. İşte bu noktada meleklerinvarlığı insana büyük bir huzur verir. Bu yolla Azrail Aleyhisselama teslim edilen ruh, ebedileştiği ve emin elleregittiği gibi, insan bu ağır yükten de kurtulmuş olur. Ruha dayanan cesedin harap olmasının da ehemmiyeti yoktur."Ceset ruha dayanır, ayakta kalır. Ruh ise bizâtihî kaimdir. Ceset harap olursa daha ziyade serbest olur, melek gibigöğe uçar." (Barla Lahikası, s. 142)