Etki dairemizde Etkili Miyiz?

Etki dairesi ve ilgi dairesi

Günlük yaşantımızda hepimiz bir çok şeyin muhatabıyız, bir çok ilgi alanımız var, bir çokkonuyla ilgileniriz. İlgilendiğimiz konuların yanında, ilgilenmediğimiz bir çok şey vardır. Ayrıca ilgi alanımız içerisinde,önceliklerimiz; birinci derecede sorumlu olduğumuz durumlar, konular vardır. Zamanın sınırlı oluşu ve önemli işlerinçokluğu karşısında çoğu zaman önceliklerimizi tespit edememe ve onlarda etkili olamama problemini yaşarız.

İnsan ve insanın ilgi alanlarıyla ilgili konular, sosyal bilimci Stephen R. Covey (s. 80-85 ), iletişimuzmanı Doğan Cüceloğlu (s. 189-194) ve din alimi Bediüzzaman Said Nursi’nin (s. 20-21 ) çalışmalarında önemle üzerindedurulan konulardır. Bu kaynaklarda da geçtiği gibi, insan olarak varlık yapımız, sosyal boyutumuz gereği alakadar olduğumuzbir çok konu ve problemler vardır. İşte bu konuların önemli olanlarından bir kısmı Said Nursi tarafından şu şekildebir sıralamaya tabi tutulmuştur. Her insan için; kalp ve mide, beden ve hâne, mahalle, şehir ve ülke, dünya ve insanlık,hayat sahibi varlıklar ile kainat dâiresine kadar, daha özelden daha genele doğru açılan, birbiri ile iç içe girmişdâireler vardır. Bu geniş alanda her birimiz şahsi ve ailevi sorunlarımız, ulusal borç, uluslararası uyuşturuculukve savaşlar gibi bir çok konu ve problemle ilgileniriz. Bunlar geniş anlamda her birimizin "İlgi Dairesi"ni oluşturur.

Genel hatları bu şekilde çizilen ilgi dairemizin içinde yer alanlara baktığımızda, Covey’nin devurguladığı gibi, gayet iyi görürüz ki, bazı şeyler gerçekten kontrolümüz dışında veya dolaylı kontrolümüzaltındadır. Mesela şehir, ülke, dünya, insanlık ve bunlara ilişkin global sorunlar gibi. Bir de doğrudan kontrol alanımıziçinde olan konular var; biz onlarla ilgili bir şeyler yapabilir, etkili olabiliriz. Bu ikinci küme konuları, daha"küçük" yani daha özel daireyi oluşturur, buna da "Etki Dairesi" diyoruz. Bedenimiz, sağlığımız,dişlerimizi fırçalamamız, ruhumuz, maneviyatımız, kişisel gelişimimiz, ailemizin mutluluğu, çocuklarımızın eğitimiişimiz vs. bu dairenin öncelikli ve kişiye ait konularıdır.

Kontrol alanımızın içinde veya dışında olan konulara göre oluşan her iki dairede sorumluluğumuzfarklıdır. Sorumluluk merkezden çevreye, özelden genele yönelik bir açılım gösterir. Said Nursi’nin tanımlamasıyla,ilgi dairesi kapsamında her bir insanın bir çeşit vazifesi olabilir. Büyük dairede az ve ara sıra; küçük dairede önemlive sürekli vazifemiz vardır. Diğer bir ifadeyle, büyüklük ve küçüklük zıt orantılı olarak insana sorumluluk yükler.Mesela birey olarak maddi ve manevi geleceğimizi kazanma konusunda büyük vazifemiz, toplumun problemleriyle başa çıkılmasındakişisel alanımıza nispeten çok daha az bir sorumluğumuz vardır. Bizim kaynak ve kabiliyetimiz öncelikle etkidairimizde aktif faaliyette bulunmamıza imkan tanır, birinci derecede aktif-sorumlu olduğumuz ve odaklanmamız gerekendaire bu "küçük" dairemizdir. Çünkü merkez nokta kişinin kendisi ve bulunduğu yerdir. Bu alan kişiye aitsorumlukların olduğu, yalnız kendisince yapılması gereken vazifelerin bulunduğu noktadır. Denilebilir ki, yaratılışıgereği ve sorumluluğu açısından kişi bu merkezde tek başınadır. Kimse bizim yerimize nefes alıp veremeyeceği,yiyip içemeyeceği gibi, eğitim göremez, ibadet edemez, dahası mesleğimizi icra edemez, ailemizi mutlu kılamaz vegeleceğimizi inşa edemez.

Cüceloğlu’dan (s. 38) uyarlayarak söyleyecek olursak, kendini ciddiye alan her insan etki dairesi içerisindeşu şekilde düşünebilir: Bu evrende ben varım. Benim sorumluluğum var; benim sınırlarım var. Başka hiç kimseninyapamayacağı, sadece benim yapabileceğim, yalnız benim sorumluluğum içinde olan süreçler var. Bu sorumluluğu kimseyeveremem, vermemem gerekir. Kimse benim yerime bilgi beceri sahibi olamaz, yemek yiyemez, uyuyamaz, ibadet edemez. Benim sağlığım,onurum, düşünce tutum ve duygularımın sorumluluğu bana ait. Bunun bilincine vardığım zaman olgunlaşma sürecinde önemlibir adım atmış olurum. Varoluşumun ve tek oluşumun bir anlamı var. Evrenin tümüyle ilişki içinde oluşumun biranlamı var. Ben başıboş değilim, gelişigüzel hareket edemem, varoluş anlamıma yabancılaşamam.Yaşam içinde ancakbenim yapabileceğim işler, benim kurabileceğim ilişkiler, benim oluşturabileceğim bir anlam var. Öğrenmeliyim,bilmeliyim, sorumluluk bilinci içerisinde varoluş anlamımı gerçekleştirmek için gayret göstermeliyim.

Ne var ki, büyük daire bir çok yönden câziptir; ayrıca kişinin doğrudan sorumlu olmamasının kolaycılığınıtaşır. Kişi, orada ortaya çıkan sonuçlardan birebir sorumlu değildir. İlgi dairesinin cazibesi ve kolaycılığı karşısındakişi ilkeli tutum yerine, hissi bir tutum takınabilir ve sonuçta önemli görev ve hizmetlerini göz ardı edebilir. Bunegatif tutum, kişinin sahip olduğu kıymetli kaynak ve kabiliyetlerin âfâki işlerle meşgul edilmesi, boşa harcanmasıdemektir. Kendi iç dünyasında ve ailesinde benzer problemler olmasına rağmen, genel yönetimi eleştiri yağmuruna tutaninsanın tutumu buna güzel bir örnektir.

İlgi dairesini etki dairesi varsayarak davranışta bulunmak, duyarlılığımızın değil, etki alanımızdakisorumluklarımızdan kaçışın ve oradaki başarısızlığın ifadesidir. Kendi etki dairesinde başarılı olamayaninsan, bunun sebebini hep ilgi dairesinde arar ve orayı suçlayarak sorumluktan kurtulmaya çalışır. İlgi dairesineodaklanmak sorumluluktan kaçış olduğu kadar, muhalefet alanıdır, etki dairesi ise her birimizin iktidar alanımızdır.Muhalefetin dili reaktif (ilkesiz, hissi, tepkici), iktidarın dili proaktiftir (ilkeli, sorumlu, girişimci). Sözgelimi birülkede bireylerin kendi hanelerine bakmadan, kahvehanelerde "hükümet yıkıp hükümet kurmayı" etki alanlarıiçerisinde görme anlamsızlığı ne ise; benzer şekilde bir ülke yönetiminin, bireylerin mahrem alanlarına vehanelerine kadar müdahaleyi etki alanı içerisinde görmesi aynı anlamsızlığın üst perdeden yansımasıdır.

İlgi dairesine odaklanan insan kendi elleriyle etki alanını daraltır, kendini etkisizleştirir. Sahipolduğu kaynak ve gücü geniş alana yönelterek merkezi zayıflatır.

Doğrudan sorumlu olmadığı halde, "durumdan vazife çıkartarak", dünyaya çekidüzen vermeyekalkışır. Okulunu ihmal pahasına "Amerika’ya hayır!" mitinglerine katılan bir öğrencinin durumunu buradahatırlamak yerinde olur. Bu şekilde tepkici tutum içindeki kişi, başkalarını suçlayıcı, tepkici davranışlar içindedirve kendini "dış şartların mahkumu, dış güçler tarafından haksızlığa mağdur kişi" olarak görür.Kendini mağdur görenler, hayatında yapabileceği işlere el uzatmamakla etki alanlarını daraltırlar.

Önemli olan etki dairemizi genişletebilmek ve daha büyük dairede etkili olmanın yollarını araştırabilmektir.Burada kendimizin ve durduğumuz yerin farkında olmamız, varlığımızın anlamını bilmemiz, amacımızın ne olduğunu,neyi hedeflediğimizi bilmemiz belirleyicidir. Kendimize ve olaylara karşı aktif sorumluluk içinde olmamız, yürüyüşekendimizden, yani küçük daireden başlamamız bizi tedricen daha geniş daireye taşır. İnsan hayatta farklı statü verollere sahiptir; mesela yaratıcı karşısında bir kul, sosyal hayatta bir öğrenci, bir aile reisi, bir bilim adamı,bir yönetici statüsündedir. Sözgelimi bir bilim adamı etki alanı genişletilmiş bir öğrenciden başka nedir ki?Elbette ki bir bilim adamının etki dairesi ve sorumluluğu ile öğrencininki bir olmayacaktır.

Yine insanın; inanç, bilgi ve amel ile iç dünyasında göstereceği başarı onun keyfiyetini, etkinliğiniartıracak; aynı zamanda Allah indinde ve insanlar arasında da itibar kazanmasını sağlayacaktır.

Buradan insanın yaratılış gerçeğine ve anlamına yönelik bir geçiş yapabiliriz. İnsan, varlık yapısındakibilişsel (zihni), fizyolojik, sosyal ve manevi ihtiyaçlarıyla birlikte vardır. Bunun yanında, insanın sahip olduğukaynaklar sınırlı, zamanı az, ömrü kısa ve kendisi ölümlüdür. Yaşamı süresince bir çok kazanma veya kaybetmeriskiyle karşı karşıyadır. Bu kural insanın hem maddi hem de manevi hayatı için geçerlidir. Mesela insan, yaratılışıitibariyle, Said Nursi’nin önemle üzerinde durduğu gibi "ebedi hayatı kazanma ve kaybetme davası"nın muhatabıdır.Öyle ki; kendi etki alanımızda olan varoluş davasını kaybetmenin sorumluğunu kimseye yükleyemeyeceğimiz gibi, o boşluğuda dünyaya ait bütün kazanımlarımızı vermekle dolduramayacağımız açıktır ve herkes kazanmak ister. Kazanmamızıve kaybetmemizi tayin edecek olan ise, küçük dairemizde büyük sorumluluk taşıdığımızın farkına varmak olacaktır.Herkes, "etki dairemde etkili miyim?" sorusunu sorarak kendi durumunu gözden geçirebilir.

Faydalanılan Kaynaklar:

Bediüzzaman Said Nursî, Asâ-yı Musa, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 1997.

Doğan Cüceloğlu, İyi Düşün Doğru Karar Ver, Sistem Yayıncılık, İstanbul 1997.

Stephen Covey, Etkili İnsanların Yedi Alışkanlığı, Varlık Yayınları, İstanbul 1995.