Eflatun (Platon) (m.ö. 427-347)

Filozofların önemli bir kısmı inkar batağına saplanırken, kurtulabilen yüzde birlik dilimin içindeyer alan ve Risale-i Nur’da ehl-i necat olarak geçen Eflatun, soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. M.Ö. 427 yılındaAtina’da doğdu. Asıl adı Platon olmasına rağmen İslam dünyasında Eflatun olarak tanındı. İyi bir eğitimden geçenEflatun, Matematik, şiir ve sporda başarılıydı. Bu özelliklerinin yanında, olimpiyatlarda birinci olacak kadar da başarılıbir atletti.

Sokrates’in en ünlü talebesi olup, hocasının ölümüne kadar derslerini takip etti. Hocasının ölümünden(M.Ö. 399) sonra çeşitli ülkeleri dolaşmaya başladı. Mısır, İtalya, Anadolu ve Hindistan’a gittiği tahminedilmektedir. Gittiği ülkelerde karşılaştığı ilim adamlarından istifade etmeye çalıştı. Tahminen on iki yılsonra Atina’ya dönünce, Akademia isimli okulunu kurdu (387).

Günümüzden 23-24 asır evvel yaşamış olmasına rağmen eserleri ve fikirleri günümüze kadar ulaşanender ilim adamlarından biridir. Engin bilgi ve birikimi Risale-i Nur’da emsal olarak kullanılmıştır. (Emirdağ Lahikası,137; Muhakemat, 108; Lemalar, 390) Hocası Sokrates de onun verdiği bilgiler sayesinde tanınmıştır. Mevcut eserlerininönemli bir kısmı, hocası ile aralarında geçen müzakereleri konu edinmektedir. Yazılı eserlerinin yanı sıra sözlüolarak verdiği bir kısım dersler de, Aristoteles’in kayda geçirmesi sayesinde günümüze kadar gelmiştir.

Eflatun, ömrü boyunca Sokrates’i baş tacı edip fikirlerini yaşatmaya ve sonraki nesillere aktarmaya çalışmıştır.Bu arada ideal bir devletin nasıl kurulabileceğini düşündü. Eflatun ve hocası arasında geçen konuşmalar ve verilenbilgiler üç kategoriden oluşmaktadır. Birinci kısımda; Sokrates’in fikirleri, mücadelesi, mahkemede yargılanması veölümünü konu edinmektedir. İkinci kısımda; Eflatun’un yetişkinlik dönemi, eğitimi ilimde kat ettiği bilgileribulmak mümkündür. Son kısımda ise daha çok, devlet yönetimi, kainat ile alakalı fikir ve düşünceler, dünyaya bakışvb. konular ele alınmıştır. Tartışmalı olmakla birlikte Eflatun’a ait olduğu iddia edilen mektuplar da vardır.

Eflatun, bunalım ve kargaşanın hakim olduğu bir dönemde yaşadı. Atina’da iktidar kavgaları yüzündenkargaşa hakimdi. İç savaşlar yüzünden iktidar devrilmiş ve ülkede bunalım hakim olmuştu. İktidarı ele geçirenlerhalka ve ilim adamlarına karşı çok sert davranıyorlardı. Bu arada Eflatun’un meşhur hocası Sokrates yargılanarakhaksız bir şekilde ölüm cezasına çarptırılmıştı. Kültürel ve manevi değerlerde de büyük bir çöküntü görülmekteydi.Hakim zihniyet kendi düşüncesinde olmayanlara hayat hakkı tanımıyordu.

Eflatun, hocasından devraldığı fikirleri, insanın sahip olabileceği fikirlerle birlikte ele alıp gerçekyaşamın sırrına ulaşmaya çalıştı. Fikirleri dile getirerek, doğru olanın bulunması ve aydınlanmanın sağlanmasıüzerinde kafa yordu. Fikirler saklı kaldığı müddetçe hiçbir işe yaramaz. Zaten insan ancak fikirleriylevarolabilirdi. Düşünceyi ön plana çıkararak, Batının önemli ölçüde etkilendiği şahsiyetler arasında yer aldı.Tasarladığı ve kurulmasını hayat ettiği devletin kurulması için çeşitli teşebbüslerde bulundu. Bu meyanda, İtalya’yıistibdatla yöneten Kral Dionysios’a düşündüğü devleti kurmasını teklif ettiyse de kabul görülmeyerek dışarı atıldı.

Bediüzzaman, Eflatun’un varlık hakkındaki düşüncelerini eleştirir. Eflatun, Aristo, İbn Sina, veFarabi gibi zatların, "İnsaniyetin gàyetü’l-gàyâtı, ‘teşebbüh-ü bilvâcib’dir, yani Vâcibü’l-Vücudabenzemektir" diyerek hata yaptıklarını belirtir. Ayrıca bu zatların eşyaya hakiki bir malikiyet vermeklemesleklerini bu fasit daire içine bina ettiklerini belirtir. Onlar bu görüşleri ile, "enâniyeti kamçılayıp, şirkderelerinde serbest koşturarak, esbâbperest, sanemperest, tabiatperest, nücumperest gibi çok enva-ı şirk tâifelerinemeydan açmışlar. İnsaniyetin esâsında münderiç olan acz ve zaaf, fakr ve ihtiyaç, naks ve kusur kapılarını kapayıp,ubûdiyetin yolunu seddetmişler. Tabiata saplanıp, şirkten tamamen çıkamayıp, şükrün geniş kapısını bulamamışlar"(Sözler, s. 498 ). Felsefe yolundan gidip ideale ulaşma fikrinde ve tabiatperest olanlar, gayelerine ulaşamadıkları gibisaplantılarında da boğulup kalmışlar. Bunlardan çok azı, sadece yüzde biri dalalet batağından kurtulabilmiştir.İşte kurtulabilenlerden bir tanesi de Eflatun’dur. (Kastamonu Lahikası, s. 124) Eflatun’un İnsanî değerlere verdiği önemonun kurtuluşunu hazırlamıştır.

Eflatun’a göre tek başına esenliğe ulaşılamaz. Ancak, diğer insanlarla beraber kurulacak, adaletinhakim olduğu, idarecinin her türlü bilgi ile donanmış olduğu bir devlet bünyesi içinde ulaşılabilir. Toplumda bilgekişilere değer verilmeli ve akıl egemen olmalıdır. Güzel Site olarak vasıflandırdığı devletin teşekkülettirilmesi hayaliyle ölümüne kadar çalıştı. Hocasından aldığı ve kendi fikirlerini de üzerine bina ederekmeydana getirdiği "Devlet" adlı eserinde, yönetim ve idare mekanizması ile ilgili bilgileri diyaloglar halindeaktarmaktadır.

Eserleri

Politeia (Devlet); Sabahattin Eyüboğlu ve Mehmet Ali Cimcoz tarafından, "Devlet" adı altıntatercüme edilerek basılmıştır. Apologia; Sokrates’in Müdafaası, ismiyle Niyazi Berkes tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir.Euthyphron; Türkçe’ye tercüme edilmiştir. İon; İhsan Bozkurt’un çevirisi ve MEB yayını olarak basılmıştır. Diğerleri;Kharmides, Kriton, Lakhes, Lysis (Dostluk), Protagoras, Euthydeemos, Gorgias (Küçük Diyaloglar). Bu eserlerin önemli birkısmı orijinal adlarıyla basılarak Türkçe’ye tercüme edilmişlerdir. Adı geçenlerin dışında da bir çok eserimevcuttur.