Endositoz, Hücreler Adedince Rezzak Görüntüsüdür

On Dördüncü Lem’a’nın İkinci Makamı’nın Üçüncü Sır’rında yer alan şu ikaz, insanı derinden sarsan ve gafletten uyandıran mânâlar içeriyor:

"Ey insan, aklını başına al! Hiç mümkün müdür ki, bütün enva-i mahlukatı sana müteveccihen muavenet ellerini uzattıran ve senin hacetlerine ‘Lebbeyk!’ dedirten Zat-ı Zülcelal seni bilmesin, tanımasın, görmesin!"

Bütün varlıkların yardım ellerini insana uzattığını ifade eden pek çok delil çevremizde, yaşadığımızalemde hep gözlenmekte, bu hakikat açıkça izlenmektedir. Rahman varlık aleminde en belirgin şekliyle Rezzak ismindeyansıdığı için, yani Rezzak, Rahman’ın varlık aleminde yansımasının bir şekli olduğu için bu yardım ellerininuzandığı hakikat de daha çok rızık etrafında şekillenmektedir. Rızık hakikati varlığı derinden kuşatan, çokgeniş bir alanda tecelli eden ve sonsuzluğa işaret eder bir tarzda ve Kerem’i ifade amacıyla sayısız varlıkta tecellieden bir gerçek olmalıdır. Her bir canlıda ve belki en parlak şekliyle insanda tecelli eden rızık hakikati; yeme-içmegibi fiillerle, acıkmalarla, denizleri ve ormanları dolduran rızıklarla ve pek çok meyillerin, arzuların karşılığınınmükemmel şekilde verilmesiyle görünen alemin en çok görünen unsurlarındandır. Canlılar adedince gözlenen rızıkgerçeği, her bir canlıda da onun hücreleri adedince gözükür.

Hücre, en küçük canlı ya da canlılığın en küçük birimi olduğuna göre doğma, büyüme, gelişmeve ölme gibi canlılık hakikatini aynen yansıtacaktır. Bu nedenle, hücre de beslenmeli yani rızka mazhar olmalıdır.Peki elsiz, kolsuz, dilsiz, midesiz bu küçücük mahlukat ne ile ve nasıl beslenecektir? İhtiyaçlarını nasıl dilegetirecek ve bu ihtiyaçlar tek canlıda trilyonlarca sayıda bulunan hücrelere nasıl ulaşacaktır?

İşte bu noktada muhteşem bir bütünlüğün, akıl almaz bir birlikteliğin, topyekün bir işleyişinyani birliğin ya da tevhidin tezahürü açık bir şekilde gözlenir. İşleyiş sanki bir bayrak yarışı gibidir.

Büyük Patlama sonrası işleyişlerden oluşan kainat nizamı, dünya ve içindekileri netice verecektarzda şekillendirilmiştir. Mevsimlerin oluşumu, tarımsal faaliyetler ve dünyanın her köşesinde; okyanuslarda,ormanlarda ve insanların sosyal hayatlarında rızıkla ilgili işleyişler, bu nizamın getirdiği noktadan rızıkhakikatini tüm canlılara ve sosyal hayata taşırlar. Artık acıkma, susama gibi çeşitli meyillerle, av peşinde koşarakya da daha üst düzey varlıklar olan insanların ekonomik ve ticari hayatındaki işlerle rızıklar, alemin bir tarafındandiğerine dolaşır durur. Tarım, hayvancılık, sanayi gibi çeşitli adlar altında yürütülen faaliyetlerle; denizleri,karayollarını dolduran nakliye ve ulaşım ağları ile pek çok işleyişin ardından birinden diğerine bayrak devri ilerızık hakikati, ağza götürülen bir lokma haline dönüşmüştür. Bundan sonra bayrağı metabolizması; sindirim,dolaşım, solunum sistemleri ile beden içi işleyişler devralır. Akciğerden oksijeni, bağırsak ve mideden besinmaddelerini toplayan dolaşım sistemi, tek hücreyi bile ihmal etmeyen ve aksaksız işleyen ulaşım ağı ile yükünü hücreleretaşır. Artık yaşayabilmesi için lazım olan rızıklar hücrenin çevresindeki sıvılarda hazırlanmış, rahmet elikimsenin bilmediği, görmediği en ücra köşelere kadar uzanmıştır.

Bu rızıklar üç yol ile hücrenin içine girerler. Birincisi, hücre içindeki ve hücre dışındaki yoğunlukfarkından dolayı hücre zarında bulunan deliklerden geçebilen maddeler, pasif şekilde hücre içine girerler; buna"difüzyon" adı verilmektedir. İkincisi, özel enzimler ve hücre zarında bulunan taşıyıcı proteinler ilemaddeler aktif şekilde, hücre zarı üzerinde çalışan taşıma işçileri varmış gibi hücre zarının bir tarafındanalınıp diğer tarafına konurcasına bir nakil vardır; buna "aktif transport (nakil)" denmektedir. Üçüncübir yol vardır ki, bunda hücre sanki eli, kolu varmış gibi iş görür. Hücre zarının bir bölgesinde içe doğru biroyuk oluşur. Hücre içine alınacaklar bu oyuğun içine girerler. Daha sonra bu oyuk derinleşirken üst taraftaki açıkkısmı hücre zarı örtmeye başlar. Oyuğun üstü kapandığında hücre zarının içinde zara teğet halde duran bir kürecikoluşmuştur. Bu kürecik çok küçükse ve içinde hücre sıvısı varsa işlemin adı "pinositoz", daha büyükseve içinde büyük bir partikül varsa işlemin adı "fagositoz"dur. Daha sonra bu kürecikler "vezikül"adını alarak hücre duvarından hücre içine doğru ilerlerler ve rezzakiyet hakikatini bayrağı teslim aldıkları hücrezarının ötesinde dalgalandırmak üzere işlemlere devam ederler.

Bütün bu işleyişlerin hücrenin kabiliyetlerinden kaynaklandığını ya da bizzat hücreye ait işleyişlerolduğunu düşünmek imkansızdır. Endositozun, difüzyonun hücreye ait olduğunu kabul etseniz bile, bunların işleyebilmesiiçin gerekli miktarı hücre dışı sıvıda bulunduracak organizasyonu ona veremezsiniz. Çünkü bu durumda hücreninkainat nizamına ve sosyal hayata ve şuur sahibi insanlara hakim olması, onları kendi ihtiyaçları doğrultusunda çekipçeviriyor olması gerekir. O halde sizi en az hücreleriniz adedince düşünen bir Rahman olmalı ve hücre dışındaki sıvıdahazırladığı rızıkları, hücre içine difüzyon, aktif transport ya da endositoz yoluyla ulaştıran O olmalıdır.Çünkü bu kadar akıl almaz işleri o küçücük alanda yürütebilecek kabiliyet günümüzün süper insanında bilebulunmuyor.

O halde yukarıda başlangıcına muhatap olduğumuz hakikatin devamını okumanın tam zamanı:

"Madem seni biliyor, rahmetiyle bildiğini bildiriyor. Sen de O’nu bil, hürmetle bildiğini bildir. Vekatiyen anla ki, senin gibi zaif-i mutlak, âciz-i mutlak, fakir-i mutlak, fâni, küçük bir mahlûka bu koca kâinatımusahhar etmek ve onun imdadına göndermek, elbette hikmet ve inâyet ve ilim ve kudreti tazammun eden hakikat-irahmettir."