Köprü Buluşmaları Güz ’21: Veli Sırım

İstibdat-Hürriyet Bağlamında Adalet Yaklaşımıyla Münazarat

24 Ekim 2021 Pazar günü saat 20.30’da “Köprü Buluşmaları”nda Köprü’nün 116. sayısında Doç. Dr. Veli Sırım tarafından kaleme alınan “İstibdat-Hürriyet Bağlamında Adalet Yaklaşımıyla Münazarat” başlıklı makale müzakere edildi.

Köprü Buluşmaları, Risale-i Nur Enstitüsü tarafından her ayın üçüncü pazarı saat 20.30’da online olarak gerçekleştirilmektedir. Önceden başvuruların alındığı programda ilk olarak makalenin yazarından makalenin kısa bir özeti dinlenmekte ve ardından müzakereye geçilmektedir.

2011’de Münazarat’ın yazılışının 100. yılında yayımlanan “İstibdat-Hürriyet Bağlamında Adalet Yaklaşımıyla Münazarat” isimli makale Köprü’nün “Münazarat” özel sayısında yer almaktadır. (Makalenin tamamını görüntülemek için tıklayınız.)

“İstibdat, hürriyet, adalet, meşrutiyet, iman” anahtar kelimelerine odaklanan makalenin özet bölümü ise şu şekildedir:

Bu makalenin ana hareket noktası Bediüzzaman Said Nursi’nin Münazarat isimli eseridir. Eser, başta istibdat ve hürriyet kavramları olmak üzere, İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla üzerinde çokça durulmaya başlanan eşitlik, milliyet olgusu, geri kalmışlık, eğitimsizlik, gayr-i Müslimlere tanınan haklar gibi konular üzerinde detaylı olarak izahlar verilmektedir. Ancak gerek istibdat, baskı, zorbalık, cebir ve haksız uygulamalar gibi menfî uygulamalar olsun gerekse hürriyet, eşitlik, meşveret, şura, hukukun üstünlüğü gibi müsbet kavramlar olsun Bediüzzaman’ın tüm yorumlarında adalet eksenli bir yol izlediğini açık bir şekilde görmekteyiz. Bu çalışmada Münazarat‘taki adalet yaklaşımı, istibdat-hürriyet bağlamında ele alınmaktadır.

Makalenin giriş kısmında, bireyler ve toplumlar arası münasebetlerde temel teşkil eden adalet kavramıyla ilgili genel bir çerçeve çizilmekte ve adalet kavramsal açıdan ele alınıp tanımlanmaktadır. Münazarat’a bu kavram çerçevesinde bakalım diyerek konuya girilmektedir.

“İstibdatın kaynağı”, “Meşrutiyet perdesi altında istibdat olabilir”, “Evrensel adalet anlayışı”, “Müstebid ve adil devlet adamlarının misali”, “Hürriyet iman bağlantısı”, “Hürriyet ve adalet bağlantısı”, “Hürriyetin doğru okunması”, “Gayr-i Müslimlerle ilişkide adalet” alt başlıklarına yer verilen makale sonuç bölümü ile sona ermektedir.

Sırım, makalenin kısa bir özetini yaparak bazı noktalara dikkat çekti. Münazarat’ın 100. yılında yazılan bir makalenin müzakere edildiğini, bugün itibariyle Münazarat’ın telifinden 110 yıl makalenin ise yayımlanmasından 10 yıl geçtiğini vurgulayarak oradaki ölçü ve ilkelerin evrensel değerler olduğu, zaman ve mekanla değişmeyeceğini dile getirdi. O metnin bize ferdi hayattan toplum hayatına kadar ölçüler vererek vazifesini yaptığını, bizim o ölçülere uyup uymak gibi bir imtihanımız olduğunu vurguladı.

Ve sözlerine şöyle devam etti: “Münazarat, sadece Şark’ta Kürt aşiretlerini dolaşıp onları ikna etme metni değildir. Bediüzzaman’ın, Münazarat’ı gelip İstanbul’da neşretmiş olması yazdıklarıyla dönemin idareci ve düşünürlerine de hürriyet ve meşrutiyet nasıl anlaşılmalı dersini vermiş oluyor diyebiliriz. Münazarat’ta adalet doğrudan altı yerde sekiz defa geçiyor ama bütününe bakıldığında adalet vurgusu her yerinde kardeş kavramlarına yer verilerek bulunmaktadır.”

Soru: Münazarat’taki sualleri sadece aşiret reisleri mi sormuş ya da Bediüzzaman’ın kendisinin de sorup cevap verdiği sualler var mıdır?

Cevap: Kendisinin ilave ettiği sual var mıdır bilemiyorum. Başta da ifade ettiğimiz gibi Münazarat sadece belli bir coğrafya için yazılmamış bundan dolayı sorulan sualler bir şahıs, topluluk, toplum ve idareciler için de bir anlam taşımakta ve önemli mesajlar içermektedir. 

Soru: Adaleti ihtiyatlı mı konuşuyor çekincesi mi var?

Cevap: Bediüzzaman’ın kimseden çekinmediğini biliyoruz. Konuşulması en zor yerlerde hakikat ne ise onu dile getirmiştir. Adalet kemiyet olarak az geçiyor gibi gözükse de her cümle ve kelimede adalet vurgusunu bulabiliyoruz. Kavramlar bir çerçevedir bunun içini nasıl dolduracağınız önemli. İstibdat adalet kavramının çerçevesi dışında kalır, siz istibdat yaparsanız adalet yapmazsınız, çerçevenin dışında kalırsınız.

Soru: Bediüzzaman, Münazarat telifini birilerinin ricası üzerine mi yapmıştır?

Cevap: Bediüzzaman sipariş üstüne bir iş yapmaz. Bu telifi kendi davası için bir vesile olarak görüyor ondan dolayı yapıyor. Birisi rica etmiş olsa bile bu ona bir nakize getirmez. Bediüzzaman’ın genel olarak hayatına baktığımızda o hiçbir zaman şucu bucu olmamıştır. Onun asıl davası Kur’an davası ve iman hizmetidir. İman eksenli bir hedefi var, ona destek olacak unsurları ve vesileleri meşru olmak şartıyla kullanıyor. Son söz olarak Bediüzzaman’a da adaletle bakmamız gerekiyor.