Osmanlı döneminde muhtelif mutasarrıflık ve valiliklerde görev yapmış olan Selanikli Mehmet Enis Efendi ile ilgili olarak, biyografik eserlerde bilgi bulunamamış ve ismine rastlanılmamıştır. Sadece, görev yaptığı yerlerin vilayet yıllıkları ile, Başbakanlık Osmanlı Arşivinde kendisi ile ilgili bilgilere rastlanılmıştır. Dolayısıyla, burada verilen bilgiler arşiv bilgileridir. Mardin mutasarrıflığını ikinci kez yaptığı yıllarda Mardine gelen Bediüzzamanı, Bitlise sürgüne yollamıştır. Risale-i Nurda ismi direkt olarak zikredilmemiş olup, Mardin Mutasarrıfı olarak kendisinden söz edilmiştir.
Mehmet Enis, 20 Ocak 1844 tarihinde Selanikte doğdu. Babası Selanikli Salih Efendidir. İlk öğrenimi sırasında dini ilimlerle birlikte Arapça ve Farsça eğitimini de gördü. Henüz on beş yaşında iken çalışmaya başladı. 1858de Selanik Valiliği yazı işlerinde stajyer olarak çalışmaya başladı. İki yıl ücretsiz çalıştıktan sonra 450 kuruş maaş almaya başladı. 1867de ise yazı işleri müdürlüğünde memur oldu ve maaşı da yükseldi. 1869 yılında Prizren Valiliği, Yazıişleri Müdür Muavinliğine tayin edildi.
1871de tekrar Selanike dönerek Selanik Meclisi Başkatipliğinde memur olarak çalışmaya devam etti. 1880 yılında yayınlanan Maaşları Düzenleme Kararnamesi hükümleri çerçevesinde diğer bazı memurlar gibi, maaşı 2000 kuruştan 1400 kuruşa düşürüldü. 1881 tarihinde ise Trabzon Aşar Nezaretine 3000 kuruş maaş ile tayin edildi. 23 Kasım 1881de Trabzon Vilayeti Merkez Mutasarrıflığına tayin edildi.
Ankara vilayeti Merkez Mutasarrıfı Behcet Paşanın tayin isteği ve Mehmet Enis Efendinin de kabul etmesi üzerine 1 Mart 1886da becayişle Ankara Vilayeti Merkez Mutasarrıflığına atandı. Merkez Mutasarrıflıklarının lağvedilmesi üzerine açıkta kaldı. Bir süre sonra 16 Haziran 1887de Şarki Karahisar Mutasarrıflığına atandı. Bu görevi sırasında 29 Aralık 1887 tarihinde Üçüncü Rütbeden Mecidi Nişanı ile ödüllendirildi. Uzun zamandan beri eşkıyalık yapan bir takım zararlı şahısların yakalanmasındaki başarısından dolayı bu ödül kendisine verildi. Mardin Mutasarrıfının isteği ve Diyarbakır Valiliğinin Dahiliye Bakanlığına yazıları üzerine, 30 Nisan 1888de Mardin Mutasarrıflığına 5.850 kuruş maaş ile tayin edildi.
Yaklaşık üç yıl dört ay Mardin Mutasarrıflığında bulunduktan sonra 22 Temmuz 1891de Muş Sancağı Mutasarrıflığına tayin edildi. 11 Ekim 1891de, Hamidiye Suvari Alayları teşkilatının hızlandırılması çalışmalarındaki hizmetinden ötürü İkinci Rütbeden Mecidi Nişanı ile taltif edildi. 27 Ekim 1891de Hala Sancağı Mutasarrıflığına tayin edilmiş, yerine de eski Yozgat Mutasarrıfı Hasan Hayri Paşanın tayini ile ilgili olarak, 29 Kasım 1891de padişah onayı alınmıştı. Ancak, Muş Sancağının ehemmiyetinden dolayı tayin durduruldu ve eski görevinde bırakıldı. Muşta bırakılmasının bir sebebi de Ermeni fesat komitelerinin Muş sınırları dahilinde buluna Çangal(?) kilisesini üs olarak kullanmaları, Avrupada bulunan Ermenilerin de bu üzerinden haberleşme ve irtibatı sağlamaları, yani bölgedeki Ermeni faaliyetleri idi. Bu konu ile ilgili olarak hem Diyarbakır Valiliği hem de bölgede bulunan Dördüncü Ordu Komutanlığı, yerinde kalması yönünde görüş bildirmişlerdir.
Diyarbakır Valiliğinden Dahiliye Bakanlığına 22 Ağustos 1892de gönderilen yazıda; Mardin Mutasarrıfı Behram Paşadan beklenen başarının görülemediği, iyi idare kurmaya muvaffak olamadığı, buradaki memurlarla uyumlu bir çalışma gösteremediğinden ötürü hanesine çekilerek görevlerini yazı işleri müdürüne bıraktığı ve bundan sonra burada bırakılmasının da bir fayda sağlayamayacağı belirtilmiştir. Behram Paşa ise, kendi sağlık problemlerini gerekçe göstererek başka bir yere naklini istemiştir. Diyarbakır Valisi Sırrı (Bey-Paşa?), buranın şimdiye kadar, Muş Mutasarrıfı olan Enis Efendiden başka kimse tarafından daha iyi idare edilmediğini ve Enis Efendinin tekrar buraya tayin edilmesini istemiştir.
Enis Efendi, 8 Eylül 1892de Mardin Mutasarrıflığına ikinci kez ve Rumeli Beylerbeyi rütbesi ile tayin edildi. Burada düzeni sağlama, tahsilattaki başarı ve mesaisinden dolayı 3 Mayıs 1894te, kendisine İkinci Rütbeden Osmani Nişanı verildi. Bu görevini sürdürürken 1 Ekim 1895 tarihinden itibaren Diyarbakır Vali vekilliğini de sürdürdü. Daha sonra 13 Nisan 1896da Diyarbakır Valiliğine tayin edildi. Yaklaşık altı ay bu görevi sürdürdükten sonra 10 Ekim 1896da istifa etti.
Diyarbakır Valiliğinden istifa eden Enis Efendi, 10 Mart 1898de Basra Valiliğine tayin edildi. 20 Eylül 1898de ise kendisine Birinci Dereceden Mecidi Nişanı verildi. 20 Şubat 1899da Basraya yeni vali tayin edilince kendisi açıkta kaldı. Yeni vali Hamdi Paşanın göreve başlayıp, gerekli devir-teslim merasiminden sonra buradan ayrılması istendi. Ancak, kendisi dönüş masraflarını karşılayamayacağını bildirmesi üzerine harcırah çıkarıldı. Açıkta kaldığı süre zarfında emekli ödeneği aldı.
Enis Efendi 25 Haziran 1900 tarihinde Halep Valiliğine tayin edildi. Buradaki görevi sırasında, kötü idaresinin ortaya çıktığı gerekçe gösterilerek 14 Eylül 1902de görevinden azledildi. Enis Efendi ile ilgili olarak tamamen arşiv vesikalarına dayanan bu bilgiler burada kesilmektedir. Son azil olayından sonra bir daha görev verilip verilmediği, ne zaman vefat ettiği hakkında henüz elimizde bilgi yoktur.
Selanikli Mehmet Enis Efendinin ismi direkt olarak Risale-i Nurda geçmemektedir. Tarihçe-i Hayatta, Molla Said çok genç yaşta iken siyasî hayata atılır, vatan ve millete hizmete başlar. İlk hayat-ı siyasiyesi Mardin'de başlamıştır. Bunun üzerine bir mutasarrıfın pençe-i kahrıyla, elleri bağlı, muhafız nezaretinde Bitlis'e nefyedildi (Tarihçe-i Hayat, 1996, s. 39) denilmektedir. Tarih belirtilmeyen bu bilgiler dışında, Abdülkadir Badıllı tarafından; Bediüzzamanın içtimai meselelerle alakadarlığı ve hürriyet mücadelesi verenleri desteklemesi ve bu yönde halk arasındaki pervasız ikazkar faaliyetleri ile, Mardin Mutasarrıfının nazarı dikkatini üstüne çekmeğe sebep oldu. Bundan dolayı istibdat devrinin Mütasarrıfı, Mardinde herhangi muhtemel bir dalgalanmayı önlemek ve kendi başını da olması muhtemel bir dertten halas etmek için çareyi Molla Saidi Mardinden uzaklaştırmakta buldu. Böylece mutasarrıf Nadir(?) Bey tarafından elleri ve ayakları kelepçelenerek, Savurlu jandarma neferi Mehmet Fatih ile İbrahim adındaki bir arkadaşı nezaretinde Mardinden Bitlise nefyedilmiştir. (Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi Mufassal Tarihçe-i Hayatı, I. C., İstanbul 1998, s. 122) ifadelerine yer verilmektedir. Devamında, Mardinden Bitlise sürgün tarihi, Hicri 1312 ve Miladi 1895 olarak verilmektedir.(Aynı Eser, s. 123).
İşte, bu tarihte Mutasarrıf Nadir Bey değil, ikinci kez burada görev yapan Selanikli Mehmet Enis Efendidir. Çünkü, 8 Eylül 1892de ikinci kez Mardin Mutasarrıflığına tayin edilen Enis Efendi, 13 Nisan 1896 tarihine kadar bu görevi sürdürmüş, 1 Ekim 1895ten itibaren de ilaveten Diyarbakır Vali vekilliğini de yapmıştır. Dolayısıyla Bediüzzamanı Bitlise sürgün gönderen Enis Efendiden başkası değildir. Ayrıca, bu tarihlerde, Mardinin durumunun karışık olması, özellikle Enis Efendinin buraya tayin edilmesi ve otoriter kimliğinin ön plana çıkması, tarihçede verilen bilgileri doğrulamakta ve kuvvetlendirmektedir.