Risâle-i Nur’da maddî âleme dair bilgileri, meselâ; ‘zeminin yüzünde dört yüz bin muhtelif taifeden ibaret olan bütün hayvanat ve nebatat envaının ordusu’nda geçen ‘dört yüz bin’ sayısı, ‘üç yüz binden ziyade enva-ı mahlûkat’ ifadesindeki ‘üç yüz binden ziyade’ sayısı, ‘dünyanın güneşe uzaklığı’ hakeza nasıl değerlendirmeliyiz?. Bu bilgilere nasıl bakmalıyız ve hakikati nedir?

Soru: Risâle-i Nur’da maddî âleme dair bilgileri, meselâ; ‘zeminin yüzünde dört yüz bin muhtelif taifeden ibaret olan bütün hayvanat ve nebatat envaının ordusu’nda geçen ‘dört yüz bin’ sayısı, ‘üç yüz binden ziyade enva-ı mahlûkat’ ifadesindeki ‘üç yüz binden ziyade’ sayısı, ‘dünyanın güneşe uzaklığı’ hakeza nasıl değerlendirmeliyiz?. Bu bilgilere nasıl bakmalıyız ve hakikati nedir?

Cevap: Risâle-i Nur’da esas maksat, Kur’ân’da olduğu gibi, her şeyde Cenâb-ı Hakkın azametini ve emirlerini nazara vermektir. Muhtelif yerlerde anlatıldığı gibi, mevcudata mevcudat hesabına değil, Sanî, yani Yaratıcı hesabına bakmaktadır. Tüm varlıklar, Halık-ı Küll-i Şey ve Sanî-i Zülcelâl olan Allah’ın birer eseridir, sanatıdır.

Risâle-i Nur’da, Cenâb-ı Hakkın azamet ve büyüklüğünü nazara vermek için zaman zaman sayılar verilir. Bu sayıların büyüklüğü, her birinin ayrı ayrı sanatlarla yaratılmaları, unutulmadan, ihmal edilmeden rızıklandırılmaları gibi açılardan bakıldığında Cenâb-ı Hakkın da azametini gösterir.

Malumunuz, bazı şeyler sayılabilirken, pek çok şey de sayılamayacak kadar hem çoktur, hem de insan olarak sayma imkânına sahip değiliz. Ayrıca pek çok şeye de henüz ulaşmış değiliz. İşte bitki ve hayvan türlerinin gerek sayısı ve gerekse sınıflandırılması gibi çalışmalarda modern ilim nihaî noktaya ulaşamamıştır ve ulaşılamayacaktır da… Daha yeni keşfedilen birçok tür olduğu gibi, sınıflandırmada da yeni kriterler ortaya konulmaktadır.

Bu sebeplerle, Risâle-i Nur’da bahsedilen üç yüz bin, dört yüz bin gibi rakamlar, yedi, yetmiş, bin, on sekiz bin gibi çokluktan kinaye sayılardır.

Çoklukla ilgili ifadelerin de başlangıçta birer esasları olabiliyor. Fakat daha sonra başlangıçtaki esas terk edilip ve çokluktan kinaye olarak genel kabul görebiliyor. Yedinci Şua’da geçen şu ifade: “fenn-i nebatat ve hayvanatın şahadetiyle, dört yüz bin nevi zihayatın suretlerinin mükemmel ve kusursuz şekilde açılmasında görünen Fettahiyet” bu sayıların da başlangıçta bir esası olduğunu ima eder. Ancak bilindiği gibi, bu sayı her geçen gün daha da artmakta, fakat çokluktan kinaye olarak ifade edilmektedir.

Diğer bir husus ise, bu sayı hadislerde de geçmektedir. Miraç ile ilgili hadisler incelenecek olursa, Hz. Cebrail Peygamberimize (asm) bazı tabakalardaki melekleri anlatırken ‘dört yüz bin melek’ ‘üç yüz bin melek’ veya her birine bağlı aynı miktarlarda meleklerden yâ da ‘dört yüz bin’ yılda yaratılan ‘dört yüz bin’ yıldızdan bahsedilmektedir. Bu ifadeler çokluktan kinaye olacağı gibi, gerçek sayı da olabilir.

Ayrıca meleklerin, tesbihatlarını Cenab-ı Hakk’a arz için mevcudata ‘müekkel melek’ olmaları sebebiyle, meleklerin sayısı ile bitki ve hayvanların sayısı arasında da bir irtibat bulunabilir.