Yayınlanmamış mektuplardan…

Madem her hâdisede en hakikî sebep ve en büyük hisse, kader-i İlahinindir. Ve madem kader, adalet eder.Ve adalet vechi güzeldir. Ve madem rahmetin her şeyde bir izi, bir yüzü var. Ve madem haklı ve mazlum olanın arşakadar çıkar. Ve bire mukabil on derece mükâfatı var. Ve madem biz bu belayı tahrik etmedik. Ve madem kudsî hizmetimizzâyi olmadı. Ve belki bir cihette tevakkuf da etmedi, başka sahada tezahüratı var. Ve madem bu işsiz ve sıkıntılı kışta,hakikî ve hakikatli ve samimî ve halis dostlarla sohbet ve dertleşmek gayet hoştur. Ve madem koca âlem-i İslâm’ın enbüyük bir vazifesini milyonlar adam yerinde, Risale-i Nur’un mahdud şakirdleri yapıyorlar. Ve aldıkları manevî nur vesürur ve şeref, zahmetlerini rahatlatır. Akşamda büyük bir ücret alan adamın, ikindideki şiddetli çalışmasındameşakkati lezzet vermesi gibi, sıkıntılar bir cihette lezzetlenir. Elbette ve elbette bize lâzım, sabır içinde daimaşükür etmektir. Ben hadsiz şükür derim.

Ve bu hizmetimizin bir neticesi olan bu fedakârlık ise, doğrudan doğruya hakikat-ı Kur’an namına vehakaik-ı iman hesabına ve siyasetsiz hakkaniyet-i din-i İslâm niyetine olduğu cihetle umum âlem-i İslâm’ı alâkadareden ve bu vatandaki milletin ve hususan Türk’ün eskiden beri fedakârane hizmet ettiği kudsi dinine daima sahip veperestişkârı bulunmasına kuvvetli bir hüccet gösteren ve istikbalde takdir ve tahsinlerle tebrike lâyık olan buimtihanlı musibette ve çok manidar vaziyette ne kadar zarar olsa ve ne kadar masraf edilse ve ne kadar zahmet çekilse yineucuzdur, yine kıymeti çok ve fiyatı azdır diye kanaatim var.

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Ankara’ya Reis-i Cumhur’a ve saireye gönderilen Müdafaa ve Meyve Risaleleri inceden inceye tedkikettiklerini Başvekil bize diyor. Hem Reis-i Cumhur’dan gelen o müdafaalar Başvekil Adliye Vekili’ne verdiğini ve bizeneticesini bildireceğini bir mektupla haber veriyor. Ben Risale-i Nur hesabına inceden inceye tedkiklerine pek çok memnunoldum. Ve bundan sonra en ağır cezaların hiçbir ehemmiyeti kalmaz. O risalelerin kuvvetli hakikatleri elbette binler adamıtehlike-i ebediyelerinden kurtarmalarına meydan açtığı için, başımıza ne gelirse gelsin medar-ı şükrandır. İktidarve ihtiyarımız haricinde en ehemmiyetli makamlarda Risale-i Nur’un yüksek dersleri inceden inceye okunması gayet mühimdir.

Aziz, sıddık kardeşim ve hizmet-i Kur’aniyede çalışkan ve kuvvetli arkadaşım Ahmed Nazif!

Risale-i Nur’un kolayca hüsn-ü intişarı, senden üç şey istiyor:

Birincisi: İtidal-i dem. Yani hilm ve teenni ve ulüvv-ü cenab göstermek.

İkincisi: Vazife-i hizmette kanaat etmek, müşkilpesend olmamak. Yani bu acib hâlât-ı ruhiyede ve ahlâkbozulması bir zamanda bazı zâtların Risale-i Nur’dan cüz’î istifadelerini kabul etmek. Sair kusurlarına binaenreddetmemek.

Üçüncüsü: Kendi vazifemizi yapmak, Cenab-ı Hakk’ın vazifesine karışmamak. Yani muvaffak etmek vehalklara kabul ettirmek ve hüsn-ü tesir vermek Cenab-ı Hakk’ın vazifesidir, bize ait değildir. Biz yanlış bir tedbirile kaçırmamak şartıyla ne kadar onlar kaçsalar, çekilseler belki de itiraz etseler, biz me’yus olmamalıyız, şevkimizkırılmamalı. Belki daha ziyade ihlas ile çalışmalıyız.

Kardeşim! Risale-i Nur’un verdiği manevî kazanca mukabil lüzum olsa hayat ve ruh verilmek lâzım iken,bazı hissiyat-ı dünyeviye ve bazı ahlâk dahi onun için feda edilmeli. Ve asabiyet ve hiddet-i haysiyet gibi damarlar buulvî işe karıştırmamalı, belki feda edilmeli. Bu vilayette Risale-i Nur’u orada yerleştirmek, esaslandırmak hizmetiniCenab-ı Hak sana ihsan ettiği için, bütün Risale-i Nur şakirdleri seni çok kıymetdar bir rükün, bir sahib-i Nurtelakki etmiştir. Bu hizmeti tam muhafaza ise; tam bir ulüvv-ü cenab, tam bir tevazu ve teenni ve ihtiyat ve dikkatgerektir.