On İkinci Gezegene Doğru

"Güneş ile muhtelif on iki seyyârenin muvâzenelerine bak.
Acaba bu muvâzene, güneş gibi,Adl ve Kadîr olan Zât-ı Zülcelâli göstermiyor mu?"
Bediüzzaman Said Nursi

Kur’an’dan aldığı feyizle nurlanan ve ortaya koyduğu fikirlerle çağımızı aydınlatan büyük alimBediüzzaman Hazretleri, zamanın geçmesiyle daha iyi anlaşılıyor ve zaman onun fikirlerini doğrulayan büyükdelillerin ortaya çıkmasına hizmet ediyor.

Bediüzzaman, öğrenime başladığı ilk zamanlardan itibaren dinin ve ilmin imtizaç ettiği bir eğitimsistemini benimsemiş ve savunmuştur. Telif ettiği altı bin sayfalık Risale-i Nur Külliyatında imani bir hakikatiispatlarken matematik, kimya, fizik, astronomi veya biyoloji gibi disiplinlere ait bilgileri kullanması onun eğitimsisteminin elle tutulur örnekleridir. Bu yazının konusunu da Üstadın kullandığı verilerden biri oluşturmaktır. Batıdünyasının henüz 9. gezegen olan Plüton’u bulduğu 1930’lu yıllarda O, yazdığı risalelerin muhtelif yerlerindegezegen sayısını 12 olarak bildirmiştir. Bunlardan ikisini 33. Söz’ün 21. Pencere’sinde yer alan; "Manzume-i Şemsiyedenilen küremizle beraber on iki seyyare.." ve 30. Lem’a’nın 2. Nükte’sinde söylenen; "Güneş ile muhtelif oniki seyyârenin muvâzenelerine bak" ifadeleri ile başlayan yerler oluşturur.

Şüphesiz her şeyin yazılı olduğu Kur’an’da da On iki seyyare (gezegen) konusuna işari olarak değinilmiştir.Yusuf Suresi’nin 4. ayetinde mealen şöyle buyurulmaktadır: "Hani Yusuf babasına demişti ki: Babacığım, ben rüyamdaon bir yıldızın, güneşin ve ayın bana secde ettiklerini gördüm." Yakup aleyhisselamın tabirine göre, Güneşbabasına, ay annesine ve de 11 yıldız 11 kardeşine işaret etmektedir. Yusuf’da(a.s.) eklenince toplam sayı 12etmektedir.

Batı’da Astronomi ile ilgilenen uzmanlar sadece gök cisimlerini, yapılarını ve hareketlerini keşfe çalışmaklayetinmemiş, Güneş Sisteminde yer alan gezegen sayısı üzerine de bir çok araştırma yapmışlardır. Bu araştırmalardanbirisi Zecharia Sitehin’in 1977’de yayımladığı "The 12th Planet" (On İkinci Gezegen) adlı kitapta görülmektedir.Kitapta, ‘Güneş Sisteminde On İki Gezegenin olduğu’ iddiası İncil’den ve Sümer tabletlerindeki yazılı kaynaklardandeliller işlenerek ispat edilmeye çalışılmaktadır. Altı bin yıllık Sümer tabletlerindeki yazılar ve şemalar çözüldüktensonra, Sümerlerin bir fazla gezegenin de içinde bulunduğu şu anki gezegen diyagramına çok benzeyen kabartmaları olduğubelirtilir. Hatta araştırmacı, Sümer kayıtlarında görülen bu gezegenin dönüş devrini 3600 yılda tamamladığınıonların hesapladıklarını kaydediyor. Şunu da belirtmek gerekir ki, kitabın adını aldığı on iki gezegen sayısınagüneş ve ay da dahildir.

Tüm bunları belirttikten sonra şimdi de astronomi dünyasına kısa bir göz atalım. 1846 yılında Neptün’ünLe Verrie tarafından keşfi, Neptün ötesi gezegenlerin arayışlarını hızlandırdı. Bunlardan en ilginci 1909-1915 yıllarıarasında Percival Lovell’in sonuç alamadığı araştırmalardır. Lowell’in gözlemlerinde Plüton’un iki belirsiz görüntüsükayıtlı olmasına rağmen bunlar, 1930 yılında Plüton’un keşfine kadar fark edilmedi.

Güneş sistemindeki gezegen büyüklüğünde cisimler için yürütülen araştırmanın 1930 yılında Plüton’unkeşfiyle sona erdiği sanılıyordu. Gel gelelim kimi astronomlar geçmişten gelen bazı birikimlerin boşa çıkmasınaaldırmadan onuncu bir gezegeni bulma çabalarını inatla sürdürüyorlar. Geçen yılın Ekim ayı başlarında ABD’li veİngiliz araştırmacılar, birbirlerinden bağımsız olarak yürüttükleri çalışmaların sonunda Onuncu Gezegenin yerive büyüklüğü konusunda benzer görüşler ileri sürdüler. Bu görüşlere göre gezegen öyle yakınlarımızda falandeğildi ve üstelik Plüton gibi bir enkaz parçasına da benzemiyordu. Aksine, Onuncu Gezegen Jüpiter’den bile kat kat büyükolabilecek bir gök cismi idi.

Yeni teknolojilerin gelişmesiyle uzmanların gezegen ve uzay araştırmaları artarak devam edecektir. Amaonların on birinciden sonra Kur’an ve Bediüzzaman ile karşılaşınca takınacakları tavrı doğrusu merak ediyoruz.