Mektubat-ı Samedaniye

Risale-i Nurdan Bir Kavram

Mektubat-ı Samedaniye’yi kısaca, "Samed olan Allah’a ait mektuplar" diye tanımlamak mümkündür.Fakat, bunun da ötesine geçip biraz daha ayrıntılı bir şekilde anlama gayreti içine girdiğimizde, bu terkibi meydanagetiren "mektubat" ve "Samedani" kelimelerinin üzerinde ayrı ayrı durulması daha faydalı olacaktır.

Mektubun çoğulu olan "mektubat", genel anlamıyla "yazılanlar", özel anlamıyla ise"bir yerden başka bir yerdeki muhataba gönderilen ve aradaki iletişimi sağlayan yazılı bilgiler" anlamlarınagelmektedir.

Mektubun sözlük anlamından hareket ettiğimizde öncelikli olarak, bir mektubun yazılma amacının neolduğu sorusu önemlidir. Bunun cevabı ise aralarında belli bir uzaklık olan iki muhatap arasındaki iletişimi teminetmek olacaktır. İletişim sağlanabilmesi için ise, mektubun yazıldığı dilin önemi ortaya çıkar. Eğer, karşıtaraftaki muhatap o dili bilmiyor ve anlayamıyorsa, mektup yazılmasının her hangi bir anlamı olmaz. Ayrıca, aynı dilikullanıyor olmak da bazen yeterli olmayabilir. Mektubun ulaştığı kimse, sizin duygu ve düşüncelerinizi paylaşmakistediğiniz bir dostunuz olmalıdır. Hiçbir kimse, tanımadığı, dilini bilmediği bir insana mektup yazmadığı gibi,samimiyetinin olmadığı insanlara da mektup yazmayı aklının ucundan geçirmez.

Cenab-ı Hak dahi, zaman ve mekandan münezzeh olması itibariyle, her şeyden ve insanlardan nihayetsizderecede uzaktır. Zatı, yetmiş bin perde arkasında tesettür etmiştir. Fakat, bütün varlıkların yanında isimleriyleve fiilleriyle tasarruf ederek, her şeye nihayetsiz derecede yakındır. İşte, her biri ayrı bir sanat harikası olan bütünvarlıklar, binlerce perdeler arkasındaki mukaddes Zatından haber getiren mektuplardır. Onun Zatının bilinmesi, kemalineve cemaline muhabbet edilmesi, ancak Ondan haber veren sanat eserlerinin görülmesiyle mümkündür.

İnsan, Allah’a muhatap olabilecek bir kabiliyette yaratılmıştır. Allah’ın bu kadar kıymet verdiği veşereflendirdiği bir kuluyla konuşmaması mümkün değildir. Nitekim, bütün peygamberleriyle vahiy yoluyla konuştuğugibi, bütün insanlarla da ilhamlar vasıtasıyla özel olarak konuşmaktadır. Fakat, sohbetini yalnız vahiy ve ilhamlarlasınırlı bırakmamıştır. Her varlığı, birer mektup mahiyetinde yaratmasıyla her an için iletişimin devam etmesinisağlamıştır. Baharın geniş sayfasından çiçeklere, bulutlardan yağmur damlalarına kadar her şey Onun birermektubudur, Ondan birçok mesajlar getirir. Fakat, o mesajları okuyabilenler, insan gibi akıl ve şuur sahibi olan varlıklardır.İnsan her varlık üzerinde yazılan, Allah’ın güzel isimlerinin cilvelerini ve mukaddes sıfatlarının nakışlarınıokumakla, yani tefekkür etmekle ve böylece Halıkını tanıyıp muhabbetini ziyadeleştirmekle vazifelendirilmiştir.

Cenab-ı Hak, her varlığı birer mektup gibi, o kadar harika bir tarzda kudret kalemiyle yazmaktadır ki,her satırı, her kelimesi, hatta her bir harfi binlerce manayı ifade etmektedir. Mesela çiçekli güzel bir bahçe Onunbir mektubudur ve içinde ağaçlardan meyvelere kadar yine iç içe mektuplar yazılmıştır. Bir çekirdek ince yazılarlakoskoca ağacın programını saklayan harika bir mektuptur. Elbette, bu kadar harika programları kudret kalemiyle yazan, gücüher şeye yeten Zat-ı Ehad-i Samed olabilir.

‘Samedani’ kelimesi sözlüklerde, "Samed olan Cenab-ı Hak ile alakalı" diye tarif edilmektedir.Allah’ın Samed ismi ise, "hiçbir şeye muhtaç olmaması, hazinesinden hiçbir şeyin eksilmemesi ve kudretine hiçbirşeyin ağır gelmemesi" manasına gelmektedir. ‘Samedaniyet’ ise bu halin ünvanıdır.

Yeryüzünde, özellikle de bahar mevsiminde yaratılan bitki ve hayvan türlerinde müthiş bir çeşitlilikvardır. Bu varlıkların hepsinin, çekirdeklerden, yumurtalardan ve bulanık bir su olan nutfe gibi basit bir maddedenyaratılmaları da Cenab-ı Hakkın Samedaniyetini göstermektedir. Sayıları Yüz binleri bulan canlı türlerininbirbirine benzememesi gibi, aynı türden olan her bir ferdin de farklı bir şekilde yaratılması ve tamamının mükemmelbir sanat eseri olması Allah’ın sonsuz derecede zenginliğini gözler önüne sermektedir. Ayrıca, bir çekirdekten dağgibi ağacı yaratmak, şekilsiz, bulanık bir sudan canlıları halk etmek Cenab-ı Hakkın kudretine hiçbir şeyin ağırgelmediğini apaçık bir şekilde göstermektedir. Bütün bu çeşitlilik içindeki sanatlı ve kolay yaratılış, mükemmelbir programın ve programın arkasında ise harika bir yazılma gerçeğinin varlığını ilan etmektedir.

Her bir şey varolmadan önce tohumlarında, çekirdeklerinde ve yumurtacıklarında yazıldığı gibi,varolduktan sonra da meyvelerinde ve çekirdeklerinde yazılıyor. Hatta canlıların her bir organının belli sınırlarariayet ederek sabit bir şekli koruması, mükemmel bir kaderî programın kudret kalemiyle yazıldığını göstermektedir.

Artık günlük hayatta yerini alan bilgisayarlar, kader ve program benzeşmesine en güzel örneği teşkiletmektedir. Bilindiği gibi bilgisayar yazılımı (program), bilgisayara bir işi yaptırmak için verilen komutlar kümesidir.Hepimizin yakından bildiği Windows’95-98 ve Windows NT gibi işletim sistemleri; MS Word, Photo-Shop ve bilgisayar oyunlarıgibi uygulama programları, bilgisayar yazılımı ile ortaya çıkmıştır. Bu programlar ise, genel olarak üç dilkategorisinde yazılmaktadır. Bunlar; makine dilleri, assembly dilleri ve yüksek seviyeli programlama dilleridir. Bizim sürekliolarak kullandığımız bu programlar, aslında çok karmaşık yazılımların sonucunda ortaya çıkmıştır. Örneğin,makine diliyle en basit bir toplama işleminin yapılması için ve küçük bir bilginin saklanabilmesi için 1 ve 0’lardanoluşan 110001010101110110001001 biçiminde bir ifadenin yazılması gerekmektedir. Yani ekranda gördüğümüz bütün görüntülerve duyduğumuz bütün sesler, makineye 1 ve 0’lardan oluşan uzun yazılımlarla kaydedilmektedir. Öyle ise denilebilir ki,ekranımızda karşımıza çıkan bütün programlar ve internet vasıtasıyla misafir olduğumuz sitelerdeki bütün ses vegörüntü efektleri, bir programcının maharetini ve kabiliyetini gösteren, onu bizlere tanıtan gelişmiş mektuplardır.

Güneşlerden, hava moleküllerine kadar bütün varlıklar da Allah’ın birer mektubudurlar. Özellikle dehava moleküllerini ve hareketlerini biraz dikkatle inceleyecek olursak, havanın, insanı hayretler içinde bırakan"yazılma, silinip yeniden yazılma" faaliyetlerinin çabuk değişen bir sayfası olduğunu kolaylıkla farkederiz. Her bir hava molekülü bir bilgisayarın hard-diskinden daha fazla bilgiyi, ses ve görüntüyü taşıyabilmektedir.Havanın her bir zerresine radyo istasyonları sayısınca frekanslardaki farklı dillerle ve şivelerle konuşan insanlarınseslerinin ve televizyon kanalları sayısınca anlık değişikliğe uğrayan görüntülerin yazılması, başlı başınabir kudret mu’cizesidir. Aynı hava zerresini sesleri, görüntüleri, ışığı, sıcaklığı iletmek gibi birçokvazifeleri yaptığı bir anda, hangi canlının vücuduna girerse girsin, hangi azasında görev yaparsa yapsın, hiçbir şeyinşaşırtmadığı görülecektir. Böyle, kendi gücüyle taşıyabileceğinden çok fazla yükleri kaldırması, büyük işleribaşarması kendi namına hareket etmediğini, her şeye gücü yeten Cenab-ı Hakkın sonsuz kudreti hesabına hareket ettiğinigöstermektedir. Yalnızca bir hava molekülü bile, bu kainatın perdesi arkasında ne kadar mükemmel bir Programcınınvar olduğunu ve her bir varlığın Onun Samediyetini gösteren bir mektup olduğunu görmek için yeterli olmaktadır.