III. Risale-i Nur Kongresi

Risâle-i Nur Külliyatı ve müellifi Bediüzzaman Said Nursî'nin daha iyi anlaşılması ve tanıtılması için yapılacak her türlü ilmi faaliyette bulunmak maksadıyla kurulan Risâle-i Nur Enstitüsü üç sene önce Bediüzzaman'ın vefat günü olan 23 Mart gününü içine alan haftayı "Bediüzzaman Haftası" olarak ilân etmişti.

Bu seneki Bediüzzaman Haftası 18-26 Mart tarihleri içinde icra edilecek. Yine haftanın kapanış programı olan III. Ulusal Risâle-i Nur Kongresi de 25-26 Mart tarihlerinde yapılacak.

Haftanın ve Kongre'nin ana konusu "Ahlâk".

18 Mart'tan başlayarak bütün bir hafta boyunca 26 merkezde kongre, panel ve seminerler düzenlenmek suretiyle Bediüzzaman Haftası idrak edilecek.

III. Ulusal Risâle-i Nur Kongresi ise İstanbul'da 25 Mart Cumartesi günü masa çalışmalarıyla başlayacak, 26 Mart Pazar günü saat 14:30'da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında yapılacak olan Panel ile sona erecek.

Yaklaşık 60 kişinin katılacağı masa çalışmaları şu başlıklar altında yürütülecek. I. Masa: Ahlâkın Kaynağı; II. Masa: Kamusal Alanda Ahlâk ve Değişim; III. Masa: Kişisel Hayat ve Ahlâk; IV. Masa: Bilim ve Ahlâk; V. Masa: Evrensel Ahlâk ve Kur'an. Bir buçuk günlük çalışma sonunda her masa kendi konusuyla ilgili bir sonuç bildirisi hazırlayacak. Bu bildiriler Pazar günü kamuoyuna açıklanacak.

Kongrenin kapanış oturumu ise yine Ahlâk konusunun ele alındığı panel ile yapılacak. Panelistler Ali Bulaç, Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Prof. Dr. Mehmet Altan ve Taşkın Tuna.

***

İnsanoğlu, varoluşuyla birlikte, "ahlâkilik kaygısını" içinde taşımıştır. Kendisini "iyi" ve "kötü" olana dair sorgulamalara tabi tutarak, bunların "ne" olduğu sorusunun cevabını aramıştır. İşte bu aşamada ahlâkilik problemi ile karşılaşmıştır. Çevresinde gördüğü insanlar ve etrafındaki fizik nesnelerle ilişki kurarken karşılaştıklarının, bir takım değerlerle anlam taşıdığını görmüştür. Bu değerler de o insanın ahlâkî kodlarını belirlemiştir. Değerlerin dikkate alınmadığı anlarda, farklı eylem imkânlarıyla karşılaşıldığı zaman, neyi yapmanın doğru olacağına dair çeşitli ikilemler içerisine girilmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu ikilemlerin tabiî bir sonucu olarak da doğru ve iyi olana dair çeşitli tasavvurlar ileri sürülmüştür.

"Doğru" ve "iyi"nin "ne" olması gerektiğine dair bilgiler insanlığın ilk kültürel bulgularına kadar götürülebilir. Çeşitli kabartma resimler, destanlar, yazılı taşlar ve yazılı eserlerde buna dair motifler vardır. "İyi"nin "ne" olduğu üzerinde durarak diğer insanlara öncülük eden en önemli kişiler hiç kuşkusuz filozoflar ve peygamberlerdir.

Filozoflar, felsefenin tabiatı gereği "iyi"nin "ne" olduğunu tartışmakla beraber somut davranış biçimleri vermekten kaçınmışlardır; peygamberler ise, iyinin ne olduğu üzerinde durarak, insanlara "model davranış biçimleri" sunmuşlardır. Peygamberler bu misyonlarını vahiy ve vahyi açıklayıcı sözler yoluyla yerine getirmişlerdir. Son peygamber Hz. Muhammed (asm) "Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." diyerek hayatın bütün alanlarını kuşatan bir değerler sistemi sunmuştur.

Aynı problem bugün de insanlığı meşgul etmektedir. Teknolojinin gelişmesi ve sosyo-ekonomik hareketliliğe bağlı olarak daha karmaşık hale gelen gündelik hayatlar, "iyi"nin "ne" olduğu sorusunu cevaplamayı daha da zorlaştırmıştır. İnsanlık, hayatın değişik alanlarında, bu soruya doğru cevaplar bulabilmek için "etik kodlar"a ihtiyaç duymuştur. Bilim adamları, mühendisler, siyasetçiler, hukukçular, tüccarlar, doktorlar, iş adamları ve meslek odaları yaşadıkları problemleri çözebilmek için bir değer yargıları sistemine dayalı teamüller oluşturmuşlardır. Bilgisayar alanında, internet kullanımında, enformasyon teknolojisinde, şirketlerin rekabet alanında ahlâka uygun olanla olmayan bilinmek istenmiştir.

Bu arayışlara cevap verebilmek için Bediüzzaman Haftası boyunca ahlâka dair tasavvurlarımızı yeniden gözden geçireceğiz. İslâm ahlâkının günümüz formları içerisindeki görünümünü arayacağız. Bu bağlamda Bediüzzaman Said Nursî'nin Risâlelerinin önemli bir kaynaklık fonksiyonuna sahip olacağını düşünüyoruz. İslâmî nasların çağdaş form ve tasavvurlar içerisinde nasıl yaşanabileceğini izah eden Nursî'nin, günümüz ahlâk anlayışlarının oluşmasına katkısının ipuçlarını bulabilmek düşüncesiyle aşağıdaki sorulara cevap arayacağız.

Etik nedir? Etik ve ahlâk kavramları arasında benzerlik ve farklılıklar nelerdir? Felsefe tarihi boyunca etiğe dair yapılan tartışmalar hangi temel kodlar çerçevesinde şekillenmiştir? Çeşitli etik teorilerine göre, ahlâkî ilkelerin temelleri nereye dayanır? Dinden bağımsız etik ilkeleri geliştirmek mümkün müdür? Din-ahlâk ilişkisine dair neler söylenebilir? Etik teorileri içerisinde geleneğin yeri nedir? Kültür-etik ilişkisi nasıl ele alınabilir? Etik kavramı İslâm düşünürleri tarafından hangi kelime veya kavramlarla izah edilmiştir? İslâm düşünürlerinin ahlâk görüşleri hakkında neler söylenebilir? Risâle-i Nur'da İslâm'ın ahlâkî değerlerine dair hangi tesbitler yapılmıştır? Risâlelerde etik/ahlâk tartışmalarının karşılığı olabilecek kavramlar nelerdir?