Hazret-i İsanın Doğumu

Kur’an-ı Kerim’de Hz. İsa ve Doğumu

Hz. İsa Kur’ân-ı Kerim’de "İsa", "ibn-i Meryem", "Mesih" ünvanlarıyla zikredilen,kendisine İncil (Müjde, iyi haber anlamında) diye anılan kitabın gönderildiği, "Allah’tan bir ruh ve kelime"olarak tanıtılan peygamberdir. Kur’ân-ı Kerim’e göre İsa Peygamber babasız dünyaya gelmiş, Allah tarafından mübarekkılınmış (Maide, 5-75; Meryem, 19-30), hayatı boyunca insanları bir olan Allah’a itaate çağırmış, Tevrat’ın hakolduğunu tasdik etmiş fakat bazı hükümlerini neshetmiştir. Hz. İsa, resullerin en büyükleri kabul edilen "ulu’lazm" peygamberlerden birisidir. Hz. İsa’nın doğumu ve göğe yükselmesi maddi sebepler gerçekleşmeden vuku bulmuş,İlahi Kudret ve İrade bu olaylarda adetullahın dışında bir tecelliyi tercih etmiştir.

Hz. İsa’nın annesi Meryem, Kur’ân-ı Kerim’de mümtaz ailelerden birisi olarak tavsif edilen İmran ailesine mensuptur. İmranailesi Allah’ın emir ve yasaklarını titiz bir şekilde yerine getirmeleri ve güçlü iman sahibi olmaları ile tanınıyordu.Kur’ân-ı Kerim’in 3. suresi olan Al-i İmran Suresi, adını bu mübarek aileden almaktadır. Hz. Meryem, İsrailoğullarıiçerisinde saygın bir yeri olan İmran’ın kızıdır. İmran Hz. Davud’un soyundan gelmektedir. Meryem’in annesinin adıHanna’dır. Hanna dünyaya bir evlat getirmek istiyor ve bu çocuğun Allah’a samimi bir şekilde ibadet eden birisi olmasınıdiliyordu: "Ey Rabbim, ben karnımdaki çocuğu dünya meşguliyetlerinden uzak bir kul olarak Senin ibadetine adadım.Bunu benden kabul buyur. Şüphesiz Sen her şeyi işiten, her şeyi bilensin!" (Al-i İmran, 35) şeklinde duaetmekteydi. Bir süre sonra hamile kalır ve erkek evlat beklerken Hz. Meryem’i dünyaya getirir. İmran henüz Hz. Meryem doğmadanvefat eder. Al-i İmran suresinde anlatıldığına göre Hz. Meryem Hz. Zekeriya’nın himayesine verilmiş ve ayettekitabirle "çiçek gibi yetiştirilmişti".(Al-i İmran,37) Kur’ân-ı Kerim’de İsrailoğullarının Hz. Meryem’e"ey Harun’un kızkardeşi…" şeklinde hitap ettikleri görülmektedir. (Meryem Sûresi, 28). Müfessirlerin büyükkısmı burada bahsedilen Harun’un Hz. Musa’nın kardeşi olmadığı hususunda ittifak halindedir. Tefsirlerde bu kişininHz. Meryem ile muasır bir zat olduğu belirtilmektedir. Hz. Meryem insanlık alemi içinde en hayırlı insanlardanbirisidir. Peygamber olmamasına rağmen Cebrail ile görüşme şerefine nail olmuştur ve Hz. İsa gibi büyük birpeygamberin dünyaya gelmesine vesile olmuştur. Hz. Meryem Kur’ân-ı Kerim’de "Ey Meryem! Allah seni seçti; senitertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti" (Al-i İmran, 42) şeklinde övülmüştür. Hz.Meryem’in bu özellikleriyle tavsif edilmesi O’nun Allah katında ne kadar makbul bir kul olduğunu ispatlamaktadır.

Hz. Meryem belli bir olgunluğa eriştikten sonra Mescid-i Aksa’nın doğu tarafına, insanlardan uzak bir yere çekilerekorada Allah’a ibadette bulunmaktaydı. Yine böyle bir günde Hz. Cebrail insan suretinde görünmüş ve Meryem’in yanınagelmişti. Hz. Meryem hiç tanımadığı bu şahsı görünce "senin şerrinden Allah’a sığınırım. Eğer Allah’tankorkun varsa, yanımdan çek git. Şerrinden emin kıl beni…" diye mukabelede bulunmuştur. (Meryem Sûresi, 18). Hz.Cebrail, "ben, sana temiz bir oğlan bağışlamak için, Rabbinin gönderdiği bir elçiyim" (Meryem Sûresi, 19)şeklinde mukabele ederek Allah tarafından gönderildiğini ifade etmiştir. Hz. Meryem’in kendisine hiç erkek eli değmediğini,sözü edilen nitelikte bir çocuğu nasıl dünyaya getireceğini sorması üzerine Cebrail, Meryem’in iffetli geçmişinionaylayan içerikte şu cevap verir: "Bu, dediğin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki: Bu (babasız çocuk vermek), banaçok kolaydır. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet kılacağız. Hem, bu önceden (ezelden) kararlaştırılmışbir iştir". (Meryem Sûresi, 21) Al-i İmran suresinde Hz. Meryem’in İsa (a.s)’yı babasız dünyaya getirecek olmasışu şekilde anlatılır: "(Meryem): ‘Ey Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?’ dedi.Allah buyurdu ki: ‘Evet öyledir. Lakin Allah dilediğini yaratır, bir şeyin olmasını dilediğinde O’nun işi sadece"ol" demektir; o da hemen oluverir’" (Al-i İmran, 47) Buna göre Hz. İsa’nın dünyaya geliş şartlarıAllah’ın kâinatta vaz ettiği kanunlardan farklı şekilde gerçekleşmiştir: Canlıların dünyaya gelmesi Allah tarafındanbazı maddi sebeplere bağlı kılınmıştır. Allah’ın kudretinin ve iradesinin adetullah çerçevesindeki biyolojik şartlarataalluk etmesiyle canlılar yaratılmaktadır. Bir başka anlatımla bir canlının zuhur etmesi Allah’ın kudret veiradesinin taallukuyla mümkün olmakta, fakat Allah’ın hikmetinden dolayı bazı maddi sebeplerle ilişkilendirilmektedir.Yoksa sebeplerin herhangi bir icadı söz konusu değildir. Allah’ın azameti ve izzeti sebeplerin perde olarak halkedilmesini gerektirmiştir. Hz. İsa’nın dünyaya gelmesinde ise bu maddi sebeplerin bir kısmı ortadan kaldırılmıştır.Kâinatın "kün" emriyle İlahi Kudret tarafından yaratılması nasıl sebeplerin icadda etkisiz olduğunu gösteriyorsa,Hz. İsa’nın doğumunun bazı maddi sebepler gerçekleşmeden vuku bulması da, "kün" emriyle gerçekleşmiş veAllah sebeplerin yalnızca bir perde olduğunu bu tasarrufuyla insanlara göstermiştir.

Hz. İsa’yı dünyaya getirdikten sonra İsrailoğulları’nın yanına dönen Hz. Meryem, iftiraya ve sözlü tacize uğrar.Kavmi İsa’nın (a.s.) gayr-i meşru bir şekilde dünyaya getirildiğini düşünerek, " Ey Meryem! And olsun ki sen çirkinbir şeyle geldin. Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi, annen de iffetsiz değildi."(Meryem Sûresi, 27-28) şeklinde iftirada bulunurlar. Hz. Meryem beşikteki Hz. İsa’yı işaret edince, İsrailoğulları"beşikteki bir çocukla nasıl konuşalım" derler. Bunun üzerine henüz yeni doğmuş olan İsa (a.s), "BenAllah’ın kuluyum. O bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım O beni mübarek kıldı; hayattabulunduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti. Beni anneme hürmetkar kıldı. Beni bedbaht bir zorbayapmadı. Doğduğum gün de, öleceğim gün de ve diri olarak haşredileceğim gün de selamet üzerimedir." şeklindekonuşur. (Meryem Sûresi, 29-33) Bu ayet-i kerimelerdeki kat’i naslarla Hz. İsa’nın Hz. Meryem’in gayr-i meşru çocuğuolduğu görüşleri Allah tarafından yalanlanmakta, Meryem oğlu İsa olayı hakiki manasına kavuşturulmaktadır.

Hıristiyanlıkta İsa’nın Doğumu

Havariler ve Hıristiyan din adamlarının görüşlerine göre şekillenmiş Hıristiyan akidesinde Hz. İsa’ya uluhiyetisnat edilir. Hıristiyanlık inancına göre İsa Allah’ın bedenleşmiş kelamıdır, dolayısıyla tanrıdır. Hz. İsa’nınhenüz yeni doğmuş iken konuşması, ölüleri iyileştirmesi, gözleri kör olanların gözlerini açması, çamurdannesneler yapıp üflediği zaman bu nesnelerin canlanması gibi mucizeler Allah’ın İsa’da vücut bulması görüşününkaynağı olmuştur. Tahrif edilen Hıristiyanlık akidesinde Tanrı’nın yaratılmamış olan ezeli mesajı bedenleşmiştirve İsa olarak insanlar arasında yaşamaktadır. Bu, Latince’de "incarnation" terimiyle ifade edilmektedir."Incarnation", Tanrı’nın İsa’da vücut bulması manasına gelmektedir.

Hz. İsa ile ilgili inanç ve telakkiler üzerine sistemleştirilen Hıristiyanlıkta Hz. İsa, Hz. Meryem tarafından babasızolarak dünyaya getirilmiştir. Her ne kadar tahrif edilmiş olsa da hala İlahi emirlerin özünün hissedildiği İncillerdeİsa (a.s)’nın doğumu hakkında bölümler bulunmaktadır. Matta İnciline göre Hz. Meryem, Nasıra kasabasında birmarangoz olan Yakup’un oğlu Yusuf’la nişanlıydı. (Matta, 1:18) Luka İnciline göre Cebrail, Yusuf ile nişanlı olanMeryem’e bir oğlan doğuracağını müjdeler ve adının İsa olacağını bildirir. Ona yüce Allah’ın oğlu deneceği,Rab Allah’ın O’na saltanat vereceği anlatılır. (Luka, 1/26-34) Meryem kendisinin evli olmadığını, dolayısıyla böylebir doğumun olamayacağını belirtince melek, "Kutsal Ruh senin üzerine gelecek ve en yüce olanın gücü sana gölgesalacak; onun için de doğacak olan Kutsal’a Allah’ın Oğlu denecek diye cevap verir." Melek, doğum olayının maddisebepler olmaksızın gerçekleşeceği hususunda şüphesi olan Hz. Meryem’e bilinen bir olayı anlatarak bu şüpheleriortadan kaldırır: "Ve işte akraban Elizabeth (İncil’de Hz. Zekeriya’nın (a.s) hanımı olarak anlatılır) de yaşlılığındabir oğula gebe kaldı; ve kendisine kısır denilenin bu altıncı ayıdır" şeklinde cevap verir ve ekler; "çünküAllah katında imkansız hiçbir şey yoktur." (Luka, 1/35-37). Hz. Zekeriya’nın çocuk sahibi olması Kur’ân-ıKerim’de Meryem Sûresinde anlatılmaktadır. Buna göre Hz. Zekeriya ve hanımı tıbben imkansız görünmesine rağmenilerlemiş yaşlarında çocuk sahibi olmuşlardır. İncil’de bu olağanüstü durum ile Hz. İsa’nın babasız dünyayagelmesi arasında ilişki kurulmuştur.

İncil ve Kur’an-ı Kerim’in Hz. İsa’nın Doğumu Olayında Karşılaştırılması

Kur’ân-ı Kerim ve İncil Hz. İsa’nın doğumu açısından karşılaştırıldığı zaman bazı benzerliklere rastlanıldığıgibi, bazı farklılıklara da rastlanılmaktadır. Hz. Meryem hem Kur’ân-ı Kerim’de hem de İncil’de bakire olarak tavsifedilmiştir. İncillere göre Meryem Yusuf adlı birisiyle nişanlıdır. Kur’ân-ı Kerim’de ise Hz. Meryem’in nişanlısıolup olmadığı anlatılmamaktadır. Luka İncilinde (1/26-35) Meryem’e müjde veren melek Cebrail ile hamile kalmasınasebep olan Ruhülkudüs aynı değildir. Hıristiyanlar meleğin yalnızca müjde için geldiğine, İsa’nın Allah’ınbedenleşmiş kelamı olduğuna inanırlar. Meryem’in, babasız doğumun nasıl gerçekleşeceğini sorması üzerine meleğinLuka İncilinde yer alan cevabı, Hıristiyanlığın karakteristik inancını yansıtır. Buna göre, melek, doğacak çocuğunAllah’ın Oğlu olacağını ifade eder. Bu inanç pek tabiidir ki, İslam’ın temeli olan Tevhid ile bağdaştırılamaz. İttifakedilen husus Hz. İsa (a.s)’nın Hz. Meryem tarafından babasız olarak dünyaya getirilmiş olduğudur. İncil’in bundansonraki bölümleri "teslis" inancının gerektirdiği düzenlemeleri yansıtmaktadır.

Kur’ân-ı Kerim’de ise Allah Meryem’e gönderilen melekten "bizim ruhumuz" diye bahseder ve bu meleğin Cebrailolduğu hakkında sağlam kanaat vardır. (Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ömer Faruk Harman, C: 22, s. 469).Kur’ân-ı Kerim’de İsa (a.s)’nın babasız doğumunun Hz. Adem’in yaratılışıyla karşılaştırılması Hıristiyanların"Hz. İsa Allah’ın oğludur" akidesine reddiye niteliğindedir. Al-i İmran Suresi’nin 59. ayetinde, "DoğrusuAllah katında İsa’nın (yaratılışındaki) durumu, Adem’in durumu gibidir; onu topraktan yarattı, sonra ‘ol’ dedi, o daoluverdi " sözleriyle ifade edildiği üzere, İsa’nın yaratılması tıpkı Hz. Adem’in yaratılmasında olduğu gibibiyolojik sebeplerin mevcudiyetine bağlı kılınmamıştır. Hz. Adem nasıl Allah’ın kulu ise Hz. İsa da Allah’ınkuludur. Onun biyolojik şartlar gerçekleşmeden dünyaya gelmiş olması, O’nun Allah’ın oğlu olduğunu göstermez.Bilakis Allah’ın sebeplerle bağlı olmaksızın yaratma sıfatına malik olduğunu ispatlar ve Allah’ın kudretinin veiradesinin alışılmışın dışında bir tecellisini gösterir.

Hz. İsa’nın doğum tarihi kesin bilinmemektedir. Miladi başlangıç olarak kabul edilen tarihin doğruluğu kesin değildir.Milat olarak kabul edilen (Sıfır yılı) tarihten en az üç veya dört yıl önce dünyaya geldiği konusunda tarihçilerinciddi delilleri bulunmaktadır. Doğum günü konusunda da önemli ayrılıklar vardır. Batı kiliselerinde kabul edilen 25Aralık tarihi ilk defa dördüncü yüzyılda doğum günü olarak kutlanmıştır. Doğum tarihinin değişik Hıristiyanalimleri tarafından farklı kabul edildiği görülmektedir. Bu tarihler 25 Aralık, 19 Nisan, 29 Mayıs ve 28 Mart’tır.Gregoryen Ermeni kiliselerinde ise Hz. İsa’nın doğum tarihi, yani "NOEL" 6 Ocak olarak kabul edilmiştir. Bu yüzdenHıristiyan dünyasında Hz. İsa’nın doğum günü olarak kutlanılan "Noel"in kesin bir tarihi göstermektenziyade, Hıristiyanların kültürel birlikteliğini gösteren bir ritüel olduğunu söylemek mümkündür. Batıkiliselerinin büyük bir çoğunlukla kabul ettiği doğum günü kutlamalarının 25 aralıkta yapılması Roma İmparatorluğudöneminde Hıristiyanlık öncesi yaygın inanç sisteminin (mitra dini) yıldönümü ayin gününe tekabül etmesi tesadüfideğildir. Antropologlara göre Roma İmparatorluğu, yönetimi altındaki insanlara Hıristiyanlığı benimsetmek içineski ritüel ve inançların bir şekilde sürdürülmesine imkan sağlamıştır.

Kur’ân-ı Kerim’in dört esasından biri olan ve İslamiyet’in temeli olan "Tevhid" inancı Allah’tan başka birilahın varlığını reddeder. Bu yüzden Kur’ân-ı Kerim’de Hz. İsa’ya Allah’ın oğlu yakıştırması yapan Hıristiyanlar,şiddetli bir üslupla tehdit edilmişlerdir. Tevbe Suresinin 30. ayetinde "…Hıristiyanlar da, Mesih (İsa) Allah’ınoğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. Sözlerini daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerinebenzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da haktan batıla döndürülüyorlar!" şeklinde "irşadibelagatin" zecredici üslubu tercih edilmiştir.

Risâle-i Nur’da Hz. İsa’nın Doğumu

Bediüzzaman Hz. İsa’nın babasız dünyaya gelmiş olmasını kâinattaki İlahi kanunlardan birisi olan kanun-u tenasülün(üreme ve neslin devam ettirilmesi kanunu) bir istisnası olarak yorumlamaktadır. Canlıların ilk yaratılması nasılkanun-u tenasülün haricinde gerçekleşmişse, Hz. İsa’nın babasız dünyaya gelmesi de aynı şekilde gerçekleşmiştirAl-i İmran Suresinde, "Allah katında İsa’nın hali Adem’in hali gibidir" ayet-i kerimesi ile Hz. İsa’nın babasızdünyaya gelmesi, yani bu vakıanın maddi sebepler olmaksızın vuku bulması nass-ı kati (kesin hüküm) ile bildirildiğinegöre bu vakıadan şüphe etmek ve tevillere sapmak gereksizdir. (Lem’alar, s. 88) Hz. İsa’nın doğumunun akılilkeleriyle kavranamayacağını söyleyenlere, ilk yaratılışa ve her yıl bahar aylarında hiç yoktan yaratılan canlılarabakmalarını tavsiye eden Bediüzzaman, bu gözlem sonucunda Hz. İsa (a.s)’nın babasız dünyaya gelişinin anlaşılabileceğinisöylemektedir. Maddecilerin kanun-u tabii diye adlandırdıkları düsturların ancak Allah’ın emrinin ve iradesinin küllicilveleri olan adetullah kanunları olarak mana kazanacaklarını belirten Bediüzzaman, Cenâb-ı Allah’ın bu kanunlarıbazı hikmet için değiştirdiğini ifade etmektedir. Allah’ın bu tasarrufu ile her şeyde ve her kanunda irade ve ihtiyarınınhükmettiğini gösterdiğini belirtir. "Allah katında İsa’nın hali, Adem’in yaratılısı gibidir." (Al-i İmran,59) ayet-i kerimesi bu hakikati ispatlamaktadır. (a.g.e., s. 89) Bediüzzaman 28. Lem’a adlı eserinde, "O doğmamışve doğrulmamıştır" (İhlâs Suresi, 3) ayet-i kerimesinin doğrudan Hz. İsa’nın uluhiyetini reddettiğinibelirtir. Zira "Valide ve veledi bulunanlar ilah olamazlar". (Lem’alar, s. 364)

Hülâsa: Hz. Meryem’in Hz. İsa’yı babasız olarak dünyaya getirmiş olması, bir başka deyişle İsa’nın doğumunun İlahihikmet tarafından alışılmışın dışında bir tarzda vuku bulması Hıristiyanların ve Müslümanların ittifakettikleri bir gerçektir. Tartışma ve farklılıklar Hıristiyanların teslis inancı gereği olarak İsa’ya uluhiyet isnatetmelerinde yatmaktadır. Tevhid esası üzerine bina edilen İslamiyet ise, "Allah birdir. Sameddir; her şey Ona muhtaçtır,O ise hiçbir şeye muhtaç değildir. Doğurmamış ve doğrulmamıştır. Hiçbir şey de Onun dengi değildir" (İhlâsSuresi, 1-4) hakikatine teslim olmayı gerektirmektedir.