Gayr-i Münteşir

Kardeşlerim,

Her ihtimale karşı ihtiyaten bir arama olsa ve nüshalarınız görünse, diyeceksiniz ki: "Vahdet-i mes’ele itibariyle bu iki risale her birimizin tam müdafaasıdır. Elbette her birimizin elinde bulunması hakkımızdır. Madem Ankara makamatına resmen gitmişler. Elbette o iki müdafaaya elimizde ilişilmez. Her birimizin elinde bulunması hakkımızdır." Eğer denilse: "Neden bu kadar çok yazıyorsunuz ve çok uzun saded haricinde imanî mes’eleleri müdafaat içinde yazıyorsunuz?" Onlara cevaben deyiniz ki: "Biz altmış adamız. Çoğunun yazısı yok. Hem binler masum Risale-i Nur şakirdlerinin ve yüzotuz risalenin müdafaanamesi elbette o nisbette çok uzun olması lâzım gelirken mecburiyetle kısa kalmış. Tarihlerde böyle bu çeşitten imanî ve ilmî mahkeme ve hakaik üzerine böyle muhakeme emsali vuku bulmamış. Onun için risaleler şeklinde böyle yazıyoruz. Eğer kardeşimiz Said serbest olsa idi ve görüşmekten tecrid edilmese idi, bu ilmî ve imanî hakikatları müdafaa için on-yirmi risale yazılacaktı." dersiniz. Bununla beraber ihtiyat etmek lâzımdır. Gerçi lehimizde bulunan çokturlar. Fakat aleyhimizdekiler çok dessas ve alçaktırlar ve hâindirler.

(Çok ehemmiyetlidir)

Ankara’ya Reis-i Cumhur’a gönderilen Müdafaa, Meyve Risaleleri inceden inceye tedkik ettiklerini Başvekil bize diyor. Hem Reis-i Cumhur’dan gelen o müdafaalar Başvekil Adliye Vekili’ne verdiğini, bize neticesini bildireceğini bir mektubla haber veriyor. Risale-i Nur hesabına inceden inceye tedkiklerine pek çok memnun oldum. Ve bundan sonra en ağır cezaların hiç bir ehemmiyeti kalmaz. O risalelerin kuvvetli hakikatları elbette binler adamı tehlike-i ebediyelerinden kurtarmalarına meydan açtığı için, başımıza ne gelirse gelsin medar-ı şükrandır. İnceden inceye okunması gayet mühimdir.

***

Aziz kardeşlerim!

Sizin komşunuzdaki mahpus arkadaşlar dahi Risale-i Nur dairesi içinde manevî kazançlarımıza hissedardırlar. Şimdiye kadar size benzemekle istihkaklarını gösterdiler ve bize de bazan yeni huruf yazılar ile yardım ettiler. Mükemmel Meyve’yi bize yazan Homa’lı Sezai gibi, talebe dairesine girmeye hak kazandılar. Size Başvekil’in mektubunu gönderdim. Bakınız, sonra bana gönderiniz. Demek Ankara ziyade ehemmiyet vermeye başlamış. Gönderdiğimiz yedi takımın alındığına dair posta makbuzu yedi parça Ankara’dan geldi.

***

Yüksek Cumhurreisliğine sunup Başvekâlete tevdi buyurulan, haksız bir sebebden dolayı uzun müddetten beri mevkuf bulundurulmanızdan şikayeti hâvi bulunan 16 Mart 1944 tarihli dilekçeniz incelenerek neticesi size bildirilmek üzere 7 Nisan 1944 3/912 numaralı yazı ile Adliye Vekili’ne gönderilmiştir.