Dünyadan

Soruşturma ve Şüpheler

Üstad Said Nursi, siyasetle ilgisinin olmadığını açıklasa da Hükümet, Nursi ve talebelerinin peşinibırakmadı. İktidar güçleri Nursi ve talebelerinden şüphelendikleri için onları tutukluyor, sorguluyor ve hapse mahkûmediyorlardı. Klasik polis devleti mantığı içerisinde düşündüklerinden "üstad ve talebeleri" şeklinde birdurumu kabul etmiyorlar, mutlaka bir örgüt ve cemiyetin varlığından şüpheleniyorlardı.

Nursi ve talebelerine sordukları sorulardan bazısı şunlardı: Örgüt kurmak için gerekli parayınereden buluyorsunuz? Yurt dışı bağlantılarınız var mı? Siyasi bir örgüt müsünüz? Örgütünüzün adı nedir?Ne zaman kurulmuştur? Nasıl bir araya geliyorsunuz? Elden ele dolaştırarak okuduğunuz bu kitaplar nedir?

Üstad, 10 yıl kaldığı Isparta’da bu çeşit sorulara muhatap oluyordu. Hizmetçisinden ya da on gündebir gelen misafirinden başkasıyla görüştürülmüyordu.

İktidardaki güçlere göre Nursi, gizli bir plan çeviriyor, onlar da hadiseyi çözüp duruma el koyamıyorlardı.Nursi’ye uydurma suçlamalar yöneltiliyordu.

Bunlar devam ederken bir yandan da Risaleler her evde çoğaltılıyor, her yere yayılıyordu. Her gün yenikalpler kazanıyor, onun nuru, içinde inkarcılık ve maddecilik bulunan hasta kalpleri içine alıyordu. Belki de bütünbu engelleyici ve üzücü durumlarda, Nursi’nin ruh asaleti ve vakarı sayesinde, Risale-i Nur’lar yazılmaya ve talebedentalebeye yayılmaya devam etti.

Nursi ne ümitsizliğe, ne kararsızlığa düştü ve ne de yenildi. O elindeki meşaleyle kalp ve akıllardakikaranlıkları aydınlatmaya devam etti.

Ve Mahkeme Sonuçlanır

Risale-i Nur’un onu yazanların, okuyanların ve dağıtanların soruşturmaları devam etmektedir. HükümetinNur talebelerini muhakeme etmesi artık olağan hadiselerden biri haline gelmiştir.

Nursi’ye yöneltilen suçlamalardan biri şuydu:

-Said-i Kürdi dini siyasete alet ediyor.

Said Nursi bu asılsız iddiayı şöyle reddediyor.

"Biz, dini siyasete alet değil, belki, rıza-yı ilahiden başka hiç bir şeye, hatta dünyaya vesaltanata alet etmemek bizim esas mesleğimiz olduğundan, düşmanlarımızca da tahakkuk etmiş ki …bizi mahkumedemiyorlar."

Risale-i Nur, Kur’an-ı Hakim’in kıymetli bir tefsiridir. Tefsirler de iki çeşittir.

Birincisi: Kur’an-ı Kerim ibarelerinin cümle ve kelimelerinin manalarını açıklayıp beyan eden malumtefsirlerdir.

İkincisi: İman hakikatlerini izah eden tefsirlerdir. Risale-i Nur bu ikinci çeşide dahildir.

O, Kur’an-ı Kerim’in manevi tefsiridir.

Yeni ve gelenek dışı bir tefsir olduğundan, hükümeti hayrete düşürür ve ilim mahfillerinde tartışılacağıyerde kanun dışı bir esermiş gibi mahkemelerde münakaşa edilir.

Afyon Mahkemesi, bilirkişi heyeti oluşturarak Risale-i Nurların suç unsuru taşıyıp taşımadığınıöğrenmek ister. Yıl 1948’dir. Durumu değerlendiren bu mahkeme 8 yıl sürer. Sonunda mahkeme, 1956’da bilirkişiheyetinden gelen rapora dayanarak kararı verir. Mahkeme, Risale-i Nur’un suç unsuru içermediğini karara bağlar.

Bu karar, Risale-i Nur’un serbestçe basımı ve yayımı anlamını taşıyordu. Sonunda hak zafere ulaştı.Said Nursi bu karara çok sevindi ve şöyle dedi: "Bugün Risale-i Nur’un bayramıdır. Ben bu günü bekliyordum. Görevimtamamlandı, öyleyse yolculuğum yaklaştı."