Batılı Bir Kurgu Olarak Siyasal İslam

Risale-i Nur Enstitüsü tarafından çıkarılan üç aylık fikir dergisi Köprü, yeni sayısını “İslam'ınSiyasallaşması Sorunu”na ayırdı. Dergide, son yıllarda yoğunca tartışma gündeminde bulunan siyasal İslamkavramı enine boyuna analiz ediliyor.

20. yüzyılın son çeyreği boyunca yoğunca tartışılan siyasal İslâm, Müslüman toplumlarındevlete dair yaklaşımlarını açıklamada kullanılan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Batılıoryantalistler/İslamologlar bunu yaparken İslam toplumlarının farklı yapılarını dikkate almadan toptancı sonuçlarçıkarmışlardır. Halbuki, Müslümanların devlete dair tasavvurları siyasal İslam kavramının bizlere sunduğuimkanlardan ibaret değildir. Ayrıca çeşitli İslamî metinler de bu imkanları doğrulamamaktadır. Köprü dergisinin Güz/2000sayısında Selim Sönmez'in yazısı, bu kaygıları gidermeye dönük net mesajlar vererek, siyasal İslam'a Ehl-i sünnetdışında çeşitli adresler göstermektedir. “Siyasal İslam” başlığını taşıyan bu yazıda Müslümantoplumların iktidara ilişkin tasavvurlarının iki şekilde görüldüğü belirtiliyor. Bunlardan birisi din adınaiktidar talebinde bulunan anlayışlar; diğeri ise, ferdi esas alarak altyapıya önem veren yaklaşımlardır. BirincisiEhl-i Sünnet anlayışına da uymamaktadır. Buna rağmen Sünni Müslümanlar arasında yaygınlaşmasını yazar üçnedenle açıklıyor. Bunlar; Batı modernleşmesinin etkisi, Velayet-i Fakih anlayışını içinde barındıran Şiimezhebinin etkisi ve sert bir şekilde iktidarı ele geçirmeyi önceleyen Harici anlayışının bazı motiflerinin İslamtoplumlarında hayat bulmasıdır. Bediüzzaman, bu etkilerin dışında kalarak İslam'ın Hz. Peygamber dönemindeki özgünyapısını çağdaş formlarla açıklarken, ferdi esas alan ikinci yolun çağdaş temsilcisi olmuştur. Bu durum Risale-iNur'da da açıkça belirtilerek, Risale-i Nur'un Hz. Hasan'ın yarım kalan hilafetini tamamlayacağı belirtilmiştir. Sönmez'inbelirttiği ikinci çizgi, Mustafa Özcan'ın İmam-ı Rabbani ile Bediüzzaman arasındaki benzerliklere dikkat çektiğiyazısı ile daha da zenginleşmektedir.

Yazılarında siyasal İslam'ı, iman-siyaset bağlamında ele alan Hakan Yalman ve Senai Demirci popüler kültürleme'luf bugünün insanına perdeyi aralayarak hakikati görmelerine imkan verecek bakış açısı sunuyorlar. Bu yazılar,esbabperestliğin Müslüman'ın dem ve damarlarına işlediği bu zamanda, siyasal algılayışları da belirlediğinisavunuyor. Modern bilimin belli sebeplere bağlı olarak belli sonuçlara ulaşılır tezini, İslam siyasi düşüncesinde içselleştirenbazı Müslümanların davranışlarını eleştiriyorlar.

“X” yaparsak “Y” sonucuna ulaşılacak şeklindeki determinist yaklaşımın her zamanvaki olmayacağını belirten Yalman, böyle bir anlayışın itikadî problemleri beraberinde getireceğini belirtir.Demirci'de aynı konuya vurguda bulunarak, insanın vazifesini yapmakla sorumlu olduğunu belirtip; sonucu verecek olanın,Cenab-ı Allah olduğunu ifade ediyor. Sebebi de sonucu da verenin Cenab-ı Hak olduğunu belirten Demirci, sebeplere yaratıcılıkvasfı verilmesini imanî bir problem olarak sunuyor.

İbrahim Özdemir, Tarık Ş. Nişancı ve Murat Çetinkaya yazılarında siyasal İslam odaklı hareketlerinİslam'ın yanlış anlaşılmasına sebep olduğunu belirtiyorlar. Son zamanlarda hızla gelişen dini ve demokratik gelişmelerevurgu yapan Özdemir, bu olumlu gelişmelerin yanlış okunmasından doğan problemlere dikkat çekiyor. Dinin belli Müslümantoplulukların cemaat ya da partinin tekelinde gibi gösterilmesinin, dine yapılabilecek en büyük kötülük olduğunubelirtiyor. Çetinkaya da İslam'ın inhisar altına alınmak istenmesinin ortaya çıkardığı sorunları inceliyor. Türkiye'debirilerinin din adına parti hareketine girişmesinin İslamî hareketi savunmasız hale getirdiğini belirten Çetinkaya, budurumun binlerce masum insanın zarar görmesine sebep olduğunu belirtiyor. Ayrıca, İslam adına ortaya çıkan birsiyasal partinin ilkesiz tavırlar sergileyerek bütün Müslümanları incittiğini ifade ediyor. Yazısını geleneksel İslammodern İslam ikileminin analizine ayıran Tarık Ş. Nişancı, İslamcılığı geleneksel İslam'dan ayıran fark olarak,Batının (akültürasyon) kültürlendirme sürecinin etkisi ile dinin kendisini doğrulama/meşrulaştırma biçiminin değişmesiolduğunu ifade ediyor. Nişancı, bu durumun, İslam toplumlarının dünyevileşmesine imkan sağladığını belirterek; Müslümanlarıngündelik hayatlarını kurgularken dünyevi gereklere uygunluğu ön plana almalarını bu gelişmelerin tabi bir sonucuolarak görüyor.

İmam-ı Rabbani'den Bediüzzaman'a dinin siyasallaşmasını tartışan Mustafa Özcan, İslam dünyasına nüfuzedebilmenin avantajıyla konuyu derinlemesine inceleme imkanı bulmuş. Ayrıca İmam-ı Rabbani ve Bediüzzaman'ın farklızamanlarda fakat aynı çizgide bulunduklarını, tahrip değil tamir yaptıklarını, iktidarı ele geçirmeyi değil rıza-yıBariye ulaşmayı hedeflediklerini belirtiyor.

Bahadır Eroğlu bu sayıdaki yazısında, çok tartışılan ehven-i şer konusunu incelemiş; ehven-i şerrinyanlış yorumlandığını ve yeterince anlaşılamadığını vurgulayan müellif, bu kavramın tarihi ve İslamîmetinlerdeki yerini aramış. Adalet-i mahza/adalet-i izafiye kavramları ile de ilişkisi kurulan bu kavramın Yalman'ınyazısı ile beraber düşünülmesi halinde konunun değişik boyutlarını görme imkanı elde edilecektir. Yazısında İslamadına oluşturulan bir derneğe dikkat çeken Kemal Gurulkan, Osmanlı devletinin son zamanlarında Müslüman alimler tarafındankurulan Teâli İslam Cemiyetini incelemiş; bu yazıda Bediüzzaman Said Nursi'nin de kurucuları arasında olduğunu öğrendiğimizCemiyet-i Müderrisin'in Teali İslam Cemiyetine dönüşüm sürecini hakkında bilgi veriliyor. Kurtuluş savaşı yıllarındakiMüslüman aydının faaliyetlerini öğrenmek açısından önemli olan bu yazı, sahasında tek olan bir tez çalışmasınınözeti niteliğinde.

Köprü dergisinin bu sayısındaki tartışma bölümü, Ahmet Turan Alkan'ın bir eleştirisine ayrılmış;Alkan, İslam Yaşar'ın Köprü dergisinin 70. sayısında çıkan “Said Nursi Türkçesi” adlı makalesini eleştiriyor.Türkçe, dil ve Risale-i Nur'la ilgili konulara ilgisi olan insanlar için oldukça önemli olduğu açık olan bu tenkidyazısı, büyüyecek bir tartışmanın da habercisi gibi görünüyor. Bu tenkide konu olan yazının yazarı İslam Yaşar'ın,gelecek Köprü sayılarında yöneltilen eleştirileri cevaplaması sağlıklı bir fikir ortamının oluşmasını sağlayacaktır.

Siyasal İslam'la ilgili derli toplu bir dosya sunan Köprü dergisi, siyasal İslam'a ister taraf istermuhalif olsun her kesimin okuması gereken bir kaynak niteliğinde. Fikirlerini yeni görüşler karşısında test etmekisteyenlerin okuması gereken bir muhtevaya sahip.

Kendini ve fikirlerini sorgulamaktan çekinmeyen insanlara, Köprü satırlarıyla yüzleşmelerini tavsiyeediyoruz.