Mektubat

Mektubat, Hakikat Işıkları, 708. sayfadasınız.

Hakikat Işıkları
 
Herkes bilmez gökte ne var,
Görür onu göz sahibi
Parıldıyor güneş kadar
Hakikatı ummân gibi.
 
İster gönül elbet huzûr
Âhir demde etmiş zuhûr,
Âlemlere doğmuş o nûr;
Gökten inen fermân gibi.
 
Ferdiyeti elhak ayân,
Odur gönüllere sultân,
Var mı bilmem ulu bürhân;
Bu Bediüzzaman gibi.
 
Lisânından saçılır nûr,
Cinnî okur, insan okur,
Hûr-u Cennet işte bu "Nûr";
Gönüllerde cânân gibi.
 
Âhir zamân esrârını,
İhbâr-ı gayb envârını,
Attı âlem ekdârını,
Doğdu şems-i tâbân gibi.
 
Semâvâttan rahmet indi.
Akan göz yaşları dindi,
Küfr ü dalâl yıldı, sindi;
Görünmeyen şeytân gibi.
 

Hakikat Işıkları   Herkes bilmez gökte ne var, Görür onu göz sahibi Parıldıyor güneş kadar Hakikatı ummân gibi.   İster gönül elbet huzûr Âhir demde etmiş zuhûr, Âlemlere doğmuş o nûr; Gökten inen fermân gibi.   Ferdiyeti elhak ayân, Odur gönüllere sultân, Var mı bilmem ulu bürhân; Bu Bediüzzaman gibi.   Lisânından saçılır nûr, Cinnî okur, insan okur, Hûr-u Cennet işte bu "Nûr"; Gönüllerde cânân gibi.   Âhir zamân esrârını, İhbâr-ı gayb envârını, Attı âlem ekdârını, Doğdu şems-i tâbân gibi.   Semâvâttan rahmet indi. Akan göz yaşları dindi, Küfr ü dalâl yıldı, sindi; Görünmeyen şeytân gibi.