Yakub Aleyhisselam

Yakub Aleyhisselam, İshak Peygamberin (as) iki oğlundan birisidir. Babasının vefatından sonra Kenan’dakalmaya devam etti ve burada Peygamberlikle vazifelendirildi. Babasından sonra insanları irşat etme vazifesi kendisineverildi. Babasının iki oğlu varken, Cenab-ı Hak kendisine on ki erkek evlat verdi. Kendisi gibi peygamber olacak olanYusuf (as), bunlardan birisidir. Bu evlatları arasındaki olaylar, hayatında çok önemli gelişmelere ve sıkıntılarasebep olacaklartır.

Peygamberlik vazifesinin ilk yıllarında evlatlarını bir araya toplayarak; Allah’ın kendilerine dinlerinen güzelini ihsan ettiğini, şükür etmeleri gerektiğini, kamil bir insan olarak yaşamaya çalışmalarını tavsiyeetti. Oğulları da tavsiyelerine uyacaklarına dair söz verdiler.

Yakub Aleyhisselamın, Yusuf’a gösterdiği aşırı muhabbet ve annesinin farklı olması diğer kardeşleritarafından kıskanılmasına sebep oluyordu. Bu kıskanma onun vücudunu ortadan kaldırmaya kadar vardı. Ancak, öldürmektençekindikleri için kuyuya atmaya karar verdiler. Bu arada Yakub (as), Yusuf’u kendileriyle oynamak üzere istediklerindeonlara vermemek için; "Biliyorsunuz, Yusuf’u çok severim. Onun ayrılığına dayanamam. Siz Yusuf’un yanından uzaklaştığınızve kendi aranızda oynayıp gezmeye koyulduğunuz bir sırada, onu kurdun yemesinden endişeliyim. Bunun için, siz onu götürmesenizdaha iyi olur" karşılığını verdi. "kurt yemesi" sözü kardeşlerin planlarını gerçekleştirmesindekolaylık sağladı. Nitekim onu kuyuya attıktan sonra gelip kardeşlerini bir kurdun yediğini söylediler.

Uzun süre devam edecek olan evlat hasreti, Yakub (as)’ın, İlahi Kaderin kendisi için takdir ettiği birimtihandı. Yusuf’un hasretiyle yanıp tutuşurken ümidini yitirmediği gibi hiçbir zaman Allah’a şikayette bulunmadı. Buacısı dinmeden çok sevdiği diğer oğlu ve Yusuf ile anne-bir kardeş olan Bünyamin’in de Mısır’da tutulması üzüntüsünüdaha da arttırdı. Henüz kendisine Allah tarafından bildirilmediği için, Yusuf’un Mısır Azizi (vezir) olduğundan ve Bünyamin’ibilerek yanında tuttuğundan haberi yoktu. O, Cenab-ı Hakk’ın iki evladını da iade edeceğine olan ümidini hiçbirzaman yitirmedi. Her şeyin takdirinde olduğunu bilerek Allah’tan sabır diledi ve takdir-i İlahiye boyun eğdi. Bu aradasessiz sessiz ağlamaya devam etti.

Yakub (as)’ın Yusuf’a olan muhabbetinin derecesini merak eden Resul-i Ekrem (sav) Cebrail’e sordu."Evladını kaybetmiş yetmiş ana şefkati" karşılını aldı. Ecri ne kadardır? diye sorunca da "Yüz şehitecridir. Çünkü O, Allah’a karşı bir an bile kötü zanda bulunmamıştır" diye cevaplandırdı (Bünyamin Ateş;Peygamberler Tarihi, Yeni Asya Neşriyat, s. 362).

Hazreti Yakub’un Yusuf Aleyhisselam’a olan şefkati, muhabbet ve şefkat arasındaki üstünlüğe konu olmuştur.İmam-ı Rabbani Hazretleri, "Mehâsin-i Yusufiye, mehâsin-i uhreviye nevinden olduğundan, ona muhabbet ise mecazîmuhabbetler nevinden değildir ki, kusur olsun" (Mektubat, s. 36) fikrini ileri sürer. Bediüzzaman Hazretleri ise,"Hazret-i Yâkup Aleyhisselâmın Yusuf Aleyhisselâma karşı şedit ve parlak hissiyatı, muhabbet ve aşk değildir,belki şefkattir. Çünkü, şefkat, aşk ve muhabbetten çok keskin ve parlak ve ulvî ve nezihtir ve makam-ı nübüvvete lâyıktır"der. Aşkın mecazi mahbup ve mahluklara karşı derecesi ne kadar yüksek olursa olsun nübüvvete layık düşmediğini söyler.Yakub (as)’ın, Cenab-ı Hakk’ın Rahim ismine yönelen yüksek derecedeki şefkati olduğunu belirtir. Aşk ise, Züleyha’nınYusuf (as)’a karşı muhabbetidir. Kur’an-ı Kerim, bu iki histen Yakub (as)’ın şefkatini, Züleyha’nın muhabbetinden üstüntuttuğuna dikkat çeker. Bediüzzaman, Yakub (as)’ın duygusu için, muhabbetten yüz defa daha parlak ve geniş olan şefkatolduğunu söyler

Şefkatin geniş olduğunu, bir babanın evladını sevmesinin yanında, bütün yavrulara sevgibesleyebileceğini, hatta bütün ruh sahiplerini kaplayan şefkatin, Rahim isminin bir tecellisi olduğunu ifade eder. Bunakarşılık aşkın, sadece mahbubuna yöneldiğini, bütün nazarlarını ona yönelttiğini ve bazen diğer yaratılmışlarakarşı hürmetsizlik yapabildiğini kaydeder. Aşık, mahbubundan karşılık görmediği zaman küser, mukabele ister, ağlamalarlabir çeşit talepte bulunur. Şefkat ise halistir. Mukabele istemez. Karşılık beklemez (Mektubat, s. 36).

Evlat acısıyla yanan Yakub (as)’ın gözlerine ak indi ve göremez oldu. Oğulları kendisine,"Allah’a and olsun ki, sen hala Yusuf’u arıyorsun. Sonunda ya hasta olacaksın yada büsbütün helak olacaksın"dediler. Yakub (as) ise onlara, "Ben sadece gam ve kederimi Allah’a arz ediyorum. Ve ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleriAllah tarafından (vahiy ile) biliyorum" dedi (Yusuf Suresi/85, 86). Daha sonra, "Ey oğullarım! Gidin de Yusuf’uve kardeşini iyice araştırın, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah’ınrahmetinden ümit kesmez" diyerek onları Mısır’a geri yolladı.

Mısır’a gittikten sonra tekrar Aziz’in huzuruna çıktılar ve kendisini kuyuya attıkları, köle olaraksattıkları kardeşleri Yusuf olduğunu öğrendiler. Yusuf (as), gömleğini kardeşlerine verip babalarına götürmelerinisöyledi. Babamın yüzüne koyun gözleri görecek, dedi. Bütün aileyi de alıp tekrar yanına dönmelerini söyledi.

Kafile Mısır’dan ayrıldıktan sonra evladının kokusunu almaya başlayan Yakub (as) yanındakilere;"Eğer bana bunamış demezseniz inanın ben Yusuf’un kokusunu alıyorum" deyince, onlardan "Vallahi sen halaeski şaşkınlığındasın" karşılığını aldı (Yusuf Suresi/94, 95). Çünkü, aradan çok uzun zaman geçmişHz. Yakub hariç, herkes Yusuf’un varlığından ümidini kesmişti.

Yakub Aleyhisselam’a; "Niçin Mısır’dan gelen gömleğinin kokusunu işittin de, yakınında bulunanKenan kuyusundaki Yusuf’u görmedin?" diye sordular. Şu karşılığı verdi:

"Bizim halimiz şimşekler gibidir; Bazen görünür, Bazen saklanır. Bazı vakit olur ki, en yüksekmevkide oturup her tarafı görüyoruz gibi oluruz. Bazı vakitte de ayağımızın üstünü göremiyoruz" (Mektubat,s.56). Bu cevapla her şeyin Allah’ın takdirinde olduğunu ancak, kendilerine bildirdiklerini bileceklerini ifade etti. Sözkonusu olan mesafeden çok, kendilerine bildirilip bildirilmemesidir. Nitekim, Peygamber Efendimizin (asm) "Mirac"mucizesine inanmak istemeyen müşrikler, Mescid’i Aksa’nın kaç tane kapısı olduğunu sorduklarında önce durdu. Dahasonra Cenab-ı Hakk’ın izniyle manen, mescit gözü önüne getirilince tek tek kapıları sayarak bildirdi.

Yusuf’un, daha önce kanlı gömleğini götürüp babasını hüzne boğan büyük kardeş bu sefer müjdelihaber getirdi. Gömleği verdikten sonra yaptıklarından pişman olduklarını söyleyerek babalarından af dilediler.Babaları da, Allah’tan günahlarının affını dileyeceğini söyledi. Tekrar görmeye başlayan Yakub (as) tüm ailesiylebirlikte Mısır’a gitti. Yusuf (as) onları büyük bir halk topluluğu ile karşıladı. Anne ve babasını tahtınaoturttu. Birbirlerine kavuştukları için hep birlikte Cenab-ı Hakk’a şükür secdesi yaptılar.

Oğlunun yanında yirmi dört yıl yaşadıktan sonra Yakub (as) vefat etti. Vasiyeti uyarak Şam’dadefnedilmiş bulunan babası İshak (as)’ın yanına defnettiler.