Ümmü Süleym

Hanım sahabenin ünlülerindendir. Meşhur Enes bin Malik’in annesi, Kıbrıs’ın fethi sırasında şehit düşen ve Kıbrıs’ta “Hala Sultan” olarak bilinen Ümmü Haram ile Peygamber Efendimizin (asm) uğruna şehit düşen Haram bin Milhan’ın kardeşidir. Asıl isminin Sehle, Rümeysa, Gumeysa, Rumeyle, Uneyfe şeklinde olduğuna dair nakiller yapılmıştır. Ancak, kendisi Ümmü Süleym künyesiyle meşhur olmuştur. Peygamber Efendimizin iltifat ve duasına mazhar olmuştur. Risale-i Nur’da, masadak olduğu Peygamber Efendimizin bereket mucizesi ile birlikte ismi zikredilmiştir.

Ümmü Süleym’in Medine’de doğduğu bilinmekle birlikte ne zaman doğduğu hakkında bilgi yoktur. İslamiyet’ten önceki hayatı çok fazla bilinmemektedir. Medine’deki Hazrec kabilesinin Neccaroğulları koluna mensuptur. Babası Milhan bin Halid, annesi ise Melike binti Malik’tir. İslam güneşinin doğuşundan evvel kendi kabilesinden olan Malik bin Nadr ile evlendiği ve bu evlilikten, ilerde büyük bir sahabe olacak olan Enes bin Malik’in doğduğu bilinmektedir.

Ümmü Süleym, İslamiyet’in Medine’de yayılmaya başladığı ilk yıllarda iman edip Müslüman oldu. Ancak, Müslüman olmasına kocası tepki gösterdi ve tekrar eski inancına dönmesini söyledi. Ümmü Süleym, dininden asla dönmeyeceğini söyleyince, duruma çok sinirlenen kocası Malik evi terk edip Şam taraflarına gitti. Şam taraflarına giden Malik’in yolda öldürüldüğü veya Şam’da kısa bir süre kaldıktan sonra öldüğü şeklinde rivayetler vardır. Böylece, Malik’in ölümünden sonra Ümmü Süleym dul kalırken Enes de çok küçük yaşta yetim kaldı.

Dul kalan Ümmü Süleym’e, Medine’deki ailelerin önde gelenlerinden birine mensup olan Ebu Talha talip oldu. Ancak, evlilik teklifi Enes’in yaşının küçük olması ve üvey baba eline bırakılmak istenmemesinden dolayı kabul edilmedi. Bir süre daha bekleyen Ebu Talha, Ümmü Süleym’e yine evlenme teklifinde bulundu. Bu kez de Ebu Talha’nın henüz Müslüman olmamış ve putlara tapıyor olması engel teşkil etti. Müslüman olması üzerine Ümmü Süleym kendisinden mehir olarak hiçbir şey almadan ve iman etmiş olmasıyla yetinerek evlendi.

Her şeyini Mekke’de bırakarak hicret eden Peygamber Efendimiz (sav) ve sahabeye her türlü yardıma koşan Medine halkı ellerinden geldiği kadar destek oldular ve çeşitli hediyeler sundular. Ancak, Ümmü Süleym’in takdim edeceği hiçbir şeyi yoktu. Oğlu Enes’i alıp Peygamber Efendimizin huzuruna çıktı. “Ya Resulallah! Enes, terbiyeli bir çocuktur, zekidir. Müsaade ederseniz, size hizmet etsin! Haddim olmayarak size hediye ettim. Benim oğlum ve sizin de hizmetkarınızdır” dedi. Peygamber Efendimiz çok duygulandı ve Enes’i yanına kabul etti. Peygamber Efendimizin terbiyesinde büyüyen Enes, Peygamber Efendimizin vefatına kadar hizmetinde bulundu. En çok hadis nakleden sahabeler arasında üçüncü sırayı aldı.

Peygamber Efendimiz, Ümmü Süleym için, “Ya Rab, onun çocuklarını ve malını çoğalt ve verdiklerini mübarek kıl,” duasında bulundu. Bu duanın bereketiyle Enes hem uzun bir ömür yaşadı, hem de çok sayıda evladı oldu. Ümmü Süleym’in de bir çok çocuğu dünyaya geldi ve Ebu Talha ile birlikte mutlu bir hayat yaşadı. Önce bir erkek çocukları dünyaya geldi. Evlatları evin neşe ve sevinç kaynağı oldu. Ancak, bir süre sonra hastalandı ve hastalığına hiçbir çare bulunamadı. Babasının evde bulunmadığı bir zamanda vefat etti. Annesi çocuğu yıkayıp kefenledi ve büyük bir sabır örneği göstererek eşi Ebu Talha’ya durumu fark ettirmeden teskin etmeye çalıştı. Çok sevdiği evladının vefat haberini vermeden evvel, emaneten insanın yanında bulunan bir şeyin sahibi tarafından istendiğinde, alınganlık ve vermemezlik yoluna sapmadan, hemen vermek gerektiğini söyledi. Akabinde de, oğullarının Cenab-ı Hakk’ın bir emaneti olduğunu ve emanet sahibi tarafından geri alındığını, bunu sabırla karşılamaları gerektiğini söyledi. Ebu Talha da Cenab-ı Hakk’ın emrine boyun eğerek durumu sabırla karşıladı. Bu sabra mükafaten bir sene geçmeden erkek ve daha sonra bir çok çocukları Cenab-ı Hakk’ın ihsanıyla oldu.

Ümmü Süleym, savaş zamanlarında büyük hizmetlerde bulundu. Uhud Savaşı’nda Müslümanların bozulduğunu duyduğu gibi bazı kadınlarla birlikte hızla cepheye koştu. Bu savaşta bizzat dövüştüğü nakledilmektedir. Kocası Ebu Talha ile birlikte Peygamber Efendimizi korumaya çalıştı. Müşrik ordusuyla savaşan askerlere hizmet etti, yaralıların yardımına koştu. Daha sonraki zamanlarda Mekke’nin fethinde bulunduğu gibi, Huneyn Savaşı’na da iştirak etti.

Maddi açıdan fazla varlıklı olmayan Ümmü Süleym, kanaat sahibi ve cömertti. Peygamber Efendimiz evini şereflendirdiği zaman bir şeyler ikram etmek için can atardı. Peygamber Efendimizin bereket mucizesine vesile olan Ümmü Süleym, Peygamber Efendimizin Hz. Zeynep ile evlendiği sırada, bir-iki avuç hurmayı yağla kavurarak bir kaba koyup Hz. Enes’le gönderdi. Peygamber Efendimiz Enes’e buyurarak, “Filân, filânı çağır. Hem, kime tesadüf etsen davet et." Enes de kime rast geldiyse çağırdı. Üç yüz kadar Sahabe gelip suffe ve hücre-i saadeti doldurdular. Ferman etti: Yani, "Onar onar halka olunuz." Sonra, mübarek elini o az taam üzerine koydu, dua etti, "Buyurun" dedi. Bütün o üç yüz adam yediler, tok olup kalktılar. Enes'e ferman etmiş: "Kaldır." Enes demiş ki: "Bilmedim, taam, kabını koyduğum vakit mi çoktu, yoksa kaldırdığım vakit mi çoktu, fark edemedim." (Mektubat, 1994, s. 114)

Ümmü Süleym ve bütün ailesi, kardeşleri İslam’a gönül vermiş ve büyük hizmetlerde bulunmaktaydı. Hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak çalıştıklarından Peygamber Efendimiz de onlara çok değer verir ve iltifatlarda bulunurdu. Ümmü Süleym’i çok sever ve evini ziyaret ederdi. Bu durum sahabenin dikkatinden kaçmadı ve sebebini sordular. Bunun üzerine, “Ben Ümmü Süleym’e acıyorum. Kardeşi Haram bin Milhan beni korurken şehit oldu,” diye buyurdu. Yine başka bir seferinde, “Bana cennet gösterildi. Orada Ebu Talha’nın hanımını gördüm.” buyurdu.

Hadis ilminde önemli bir birikime sahip olan Ümmü Süleym, bir çok dini meseleyi halleder, sahabenin cevap veremediği bir çok mahrem meseleye cevap verirdi. Bu birikiminden dolayı aralarında oğlu Enes, Ebu Hureyre, Zeyd bin Sabit, Amr bin As gibi sahabenin ileri gelenlerinin bulunduğu bir çok kimse kendisinden hadis nakletti. Son derece haya sahibi olmasının yanında, Peygamber Efendimize mahrem meseleleri sormaktan çekinmez ve böylece özellikle hanım sahabelerin bilgilenmeleri konusunda büyük faydası olurdu. İslam’a büyük hizmetlerde bulunan Ümmü Süleym’in doğum tarihi gibi vefat tarihi de kesin olarak bilinmemektedir.