Sokrat (Sokrates) (M.Ö.470-400)

Risale-i Nur’da kurtuluşa erenler arasında sayılan Sokrat, günümüzden yaklaşık iki bin beş yüz yılönce yaşamış olmasına rağmen, günümüze kadar fikirleri ve düşünceleri ulaşmış filozofların ilerigelenlerinden birisidir. Fikirleriyle yaşayıp fikirleri uğruna, hiç tereddüt etmeden ve gözünü kırpmadan hayatınıfeda eden mümtaz şahsiyetlerden biridir. Devrin müstebitlerini kaale almadığı gibi onlarla alay etmiştir. Sokrat’ınhayat hikayesi ile ilgili muhtelif nakiller mevcuttur. Değişik kesimlerce farklı farklı değerlendirmelere rastlamak mümkündür.

Sokrat, M. Ö. 470 (bazı kaynaklar da 469, 468 tarihlerini gösterirler) yılında doğdu. Hayatı boyuncasadece üç kez Atina’dan ayrıldı. Gelişi güzel giyinir, kendi evinden çok başkalarının evinde zaman geçirirdi. Savaştaen öne atılacak kadar gözü pekti. Her sınıftan insanla rahatça dost olur, her konuyu açık bir şekilde tartışırdı.Devletin yanlış politikalarını eleştirmekten çekinmezdi. Her zaman açık yüreklilikle bilgisinin yetersizliğiniifade ederdi. Yazılı eser bırakmadı ancak, başta Eflatun (Platon) olmak üzere talebeleri tarafından fikirleri kayda geçirilerekgünümüze kadar ulaşmasını sağladılar. Dolayısıyla bilinen ve tanınan Sokrat, Eflatun’un yazdığı ve bildirdiğiSokrat’tır. Kendisi yazı yazmaktan çok, konuşmayı seven ve yazmayı pek sevmeyen bir kişiliğe sahipti.

Sokrat önceleri tabiatla, canlıların çoğalma ve ölümleriyle ilgilendi. Bununla beraber matematikle deilgilendi. Bu arada insanların inançlarıyla ilgilenip bunları sorgulamaya başladı. Yanlış olarak gördüğü şeylerieleştirdi. Bilahare bu davranışı idam edilişine kadar sürüp gidecek bir serüveni de başlatmış oldu. Bilim ve bilgikonusunda insanların eksik taraflarını göstermeye ve sahip olduklarını zannettikleri bilgilerin yetersizliği veeksikliğini göstermeye çalıştı.

Yazma yerine konuşmayı tercih eden Sokrat, bu işi yalnız değil de insanlarla birlikte ve onları düşünmeyeyönlendirerek yapmaya çalıştı. Karşısındakine sorular sormak suretiyle konuşturmaya çalıştı. İnsanın kendisinitanıması üzerinde kafa yordu. Bilginin amacının pratik veya teorikten öte bir yaşama sanatı olduğuna inandı.

En çok değer verdiği ve üzerinde durduğu konuların başında "erdem" gelir. Kendisi de çoğukez erdemli kişilere örnek olarak gösterilmiştir. Erdemsizliği bilgisizliğe bağlar ve erdemi bilgiyle eşdeğer tutar.Ona göre bilerek ve isteyerek kötülük edilmez. Sokrat, karşılıklı konuşmalarda iyilik, doğruluk, cesaret v.b. değerlerüzerinde ayrı ayrı durur. Bunların her birine sahip olmanın bilgiye dayandığını ve bilgi sahibi olmanın gereğinevurgu yapar. İnsanları mutluluğa götürecek yegane unsurun erdem olduğunu ifade eder. Sokrat’a göre cemiyet, erdemliinsanlardan teşekkül eden bir topluluktur.

Sokrat’ın yaşadığı dönemdeki Atina demokrasisinde, kanunlar güçlülerden yanadır. İnsanlar eşit doğarlarama, kanunlar güçlülerin elinde güçsüzleri ezmenin bir aracı halindedir. Adeta güçlünün güçsüzü yenmesi tabiikarşılanmakta ve hakkı olarak telakki edilmektedir. Dolayısıyla herkes kuvvetli olmaya çalışmaktadır. Yaklaşık 400bin nüfusun olduğu ülkede hiçbir hakkı olmayan kölelerin sayısı 250 bin civarında idi. 150 bin olan vatandaşlardanda çok azı yönetime katılabiliyordu. Sokrat’ın "herkes yönetime katılabilmeli" fikri idarecilerin hoşunagitmedi. İktidarlarını sarsıcı fikirlerinden, farklı inanca sahip olmasından, tanrılara saygı göstermemesinden,herkesi ve her şeyi eleştirmesinden dolayı, idareciler tarafından cezalandırılmasını netice verdi.

Diğer yandan devlete ve mevcut yasalara bağlılığını sürekli devam ettirdi. Kendisini idama mahkumetmeleri üzerine baldıran zehrini içerek ölüme gitti. Kendisini mahkum edenlere karşı yaptığı savunmasında haklılığınıve gittiği yolun doğruluğunu savunmaya devam etti. Kendisini idam etmekle cezalandırılanın kendisi değil idama kararverenler olduğunu, kendisinin onlara Tanrının bir lütfü olduğunu, bu hareketleriyle günah işlediklerini, halkıniyiliği için uyarılarda bulunduğunu ve sadece iyiliklerini düşündüğünü ifade etti. Ahiret hayatının varlığınainandığını sözlerine ekledi.

Sokrat, insanları farklı inanç ve tanrılara yöneltmek, geleneklere karşı gelip sarsmak, gençliğiyoldan saptırmak şeklindeki ithamlarla yargılanarak idama mahkum edildi. Mahkeme bu kararı 275’e karşı 281 oyla aldı.Bu gelişmeler karşısında kaçabilme imkanı varken kaçmadığı gibi, idamdan kurtulmak maksadıyla düşüncelerindenödün de vermedi. Ölümü gülümseyerek karşıladı ve o zamanın kuralları gereği, idama mahkum edilenlere içirilenbaldıran zehrini, şerbet içer gibi içti. (M.Ö. 400 veya 399.)

Aslında Sokrat, ne isyan etmişti, ne de halkı isyana kışkırtmıştı. Yani mevcut iktidara karşıherhangi bir eyleme girişmemişti. Yaptığı tek şey doğru bildiklerini söylemek, yanlış gördüklerini eleştirmekti.Yani hür düşünceden yana idi. Bu durum yöneticilerin, halkı kendi istedikleri gibi yönetenlerin hoşuna gitmiyor,kendi düzenlerinin sarsılmasından endişe ediyorlardı. Düzenin devamı Sokrat gibilerinin yaşamamalarını icapettiriyordu. Nitekim öyle de yaptılar ve yaşamaması gerektiğine hükmettiler. O, güçlülerin değil, akıllılarıniktidarını savundu. Bu fikrinden de hiçbir güç onu vazgeçiremedi. Maddeten yok edildiyse de fikirleriyle yaşamayadevam etti.

Bediüzzaman Hazretlerini, hayatı boyunca hapishane ve zindanlarda yok etmeye çalışanlar başarılıolamadıkları gibi, fikirlerinin ve eserlerinin daha fazla kişinin (hakim, savcı, mahkum, adliye mensubu, sade vatandaşv.s.) istifade etmesine vesile oldular. Meydana gelen muhteşem Nur Külliyatı bir çok insanın ufkunu açtı ve dünyasınıaydınlattı. Açılan ufuklardan bir tanesi de, Hz. Adem (as)’dan bu yana insanlığa faydası dokunan şahsiyetlerle ilgilibilgilerdir.

Risale-i Nur’a göre Sokrat, kurtuluşa erenlerdendir ve kendisi takdire değer bir hayat sürmüştür.Felsefe yolundan gidip inanç noktasında bataklıklarda boğulan çok sayıda filozofa rağmen, kurtulabilen sayılı düşünürlerdendir.O, Garbın hakikatli filozoflarındandır. Onu yücelten değerlerden bir tanesi ve belki de en önemlisi, fikirleri uğrunahayatı hakir görmesidir. (Sözler, 680-712; Tarihçe-i Hayat, 545.)

Eflatun, hocası Sokrat’ın mahkemesi, savunması ve idam anına kadar yaşananla ilgili olarak da teferruatlıbilgi vermektedir. Sokrat, zehiri içmeden önce yıkanmak için izin ister. Sonraya bırakmak istemez. Bir dileğinin olupolmadığını soran dostlarına, kendinize iyi bakın, karşılığını verir. İstedikleri gibi kendisini gömebileceklerini,öldükten sonra kendisini tutamayacaklarını ve ellerinden kaçacağını söyler. Çocuklarıyla da görüşüp çeşitlivasiyetlerde bulunur.

Henüz zehrin içilme vakti gelmemesine rağmen, getirmelerini ister. Kendisine acele etmemesi, henüzvaktinin olduğu, başkalarının zehiri içmeden önce güzel yemekler yedikleri, şarap içtikleri ve dilediklerini yaptıklarısöylenir. Sokrat, o insanların böyle davranmakta haklı olduklarını, bir şeyler kazanacaklarını sandıklarınıancak, kendisinin de yapmamakta haklı olduğunu, bir şey kazanmayacağını bildiğini söyler. Zehiri içmeyigeciktirmekle kendisini gülünç duruma sokmak istemediğini, hayata boşuna yapışmanın anlamsızlığını, tükenmekteolan bir şeyi tutmayacağını ifade eder. Daha sonra zehri getiren uşağa nasıl yapması gerektiğini sorar ve söyleneniyerine getirerek zehiri içer.