Sıddık-ı Ekber Hz. Ebubekir (ra) (573-634)

Peygamber Efendimizin (asm) kendisi için, "Peygamberler müstesna, insanların en faziletlisi"dediği, her kesin puta taptığı cahilliye devrinde hiçbir puta tapmayan, güzel ahlakı ve temiz soyu ile tanınan, İslamiyet’leşereflenenlerin ilklerinden olan mümtaz şahsiyet sahibi büyük insan. Fil Vakası’ndan üç yıl kadar önce veResulullah’tan iki üç yaş küçük olmasından dolayı 572 veya 573 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Mekke’de doğdu.Babası Ebu Kuhafe, annesi de Ümmü’l-Hayr Selma bint Sahr’dır. Anne ve babası Teym Kabilesi’ne mensup olup, nesepleri Mürreb. Ka’b’da Peygamber Efendimizin soyu ile birleşir.

Hz. Ebubekir İslamiyet’ten önce de dürüstlüğü, temiz soylu, güzel ahlaklı olarak tanındı. İslamiyet’tenevvel de kendisi için kullanılan ve azat edilmiş manasına gelen "atik" lakabıyla anıldığı rivayetedilmekle beraber Peygamber Efendimizin "Sen Allah’ın Cehennemden azat ettiği kimsesin" mealindeki iltifatındansonra bu lakabın daha çok kullanıldığı bilinmektedir. Asıl adı Abdülkabe’dir. Peygamber Efendimiz tarafındanAbdullah olarak değiştirildi. O Sıddık-ı Ekber olarak tanındı ve hep öyle yaşadı. Künyesi Ebu Bekr Abdullah b. EbuKuhafe Osman b. Amir el-Kureyşi et-Teymi şeklindedir.

Çocukluğu ve İslamiyet’ten evvelki hayatı ile ilgi fazla bir bilgi mevcut değildir. Ticaretle uğraştığıve İslam’ı kabul ettiği sıralarda önemli bir servete sahip olduğu bilinmektedir. Suriye ve Yemen’e düzenlenen ticaretkervanlarına iştirak ederek önemli bir gelir elde etti. Peygamber Efendimizin katıldığı Suriye ticaret kervanına Hz.Ebubekir’in de katıldığı tahmin edilmektedir.

Hz. Ebubekir ilk Müslümanlardandır. İslamiyet’e dehalet edenlerin bulunmadığı ve Peygamber Efendimizinyalnız olduğu bir dönemde İslamiyet’i kabul etti. Hadisi Şerif’te, herkesin yalanladığı bir sırada o inanarak ve herşeyini feda eden kişi olarak gösterildi. Hz. Muhammed’in en önemli tasdikçisi, sadık dostu olarak Sıddık-ı Ekbermertebesine yükseldi. Sadece kendisi Müslüman olmakla kalmadı. Aynı zamanda aralarında, daha hayatta iken cennetle müjdelenenHz. Osman, Talha b. Ubeydullah, Sa’d b. Ebi Vakkas, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf ve Ebu Ubeyde b. Cerrah başta olmaküzere bir çok kişinin İslamiyet’e girmesine vesile oldu.

Peygamber Efendimiz ile olan dostlukları İslamiyet’ten sonra eşi bulunmaz bir seviyeye yükseldi. Müslümanlarbir bir hicret ederken kendisi de hicretten söz açınca biraz beklemesi istendi. Bu bekleme, Eşrefi Mahlukat ve en büyükpeygamber olan Habibullah’a hicret arkadaşı olacağı içindi. Nitekim Peygamber Efendimiz ile beraber hicret ettiler. Bu mübarekikili hicretten sonra da hiçbir zaman ayrılmadı. Hz. Ebubekir, kumandanlığını Peygamber Efendimizin yaptığı bütünsavaş ve seferlere katıldı. Uhud Savaşı’nın en şiddetli anlarında kendi vücudunu siper ederek Hz. Muhammed’ikorumaya çalıştı.

Hz. Ebubekir büyük feraset sahibi bir insandı. Peygamber Efendimizin, "Allah kulunu dünya ileahireti tercih hususunda serbest bıraktı; kul, ahireti tercih etti" sözleri üzerine, Peygamber Efendimizin vefatınınyakın olduğunu anlayarak ağlamaya başladı. Ağlamamasını söyleyen Hz. Muhammed, "Eğer Allah’tan başka bir dostedinecek olsaydım, Ebu Bekir’i dost edinirdim. İslam kardeşliği ve sevgisi şahsi dostlukların üzerindedir" demeksuretiyle acısını dindirdi. Daha sonra Ebu Bekir’in hariç, mescide açılan tüm kapıların kapatılması emrini verdi.Hastalığı şiddetlenince de kendisinin yerine Hz. Ebubekir’in namaz kıldırmasını buyurdu.

Hz. Ebubekir’in sadakat ve İslam’a teslimiyetinin örnekleri çok fazladır. Bunlardan bir tanesi deMekke’li müşriklerle girdiği, Bizans ve Sasani devletleri arasındaki savaşı kimin kazanacağı iddiasıdır. 611 yılından619 kadar süren savaşta Sasani’li ateşperestler üstün gelerek Bizans’ı mağlup ettiler ve onlardan Suriye ile Filistintopraklarını aldılar. Ateşperest olmaları hasebiyle galibiyetleri Mekkeli putperestleri sevindirdi. Buna karşılıkEhl-i Kitap olan Bizans’ın yenilmesi de Müslümanları üzüyordu. Mekke’liler, Sasani’ler gibi kendilerinin de Müslümanlarakarşı üstün gelecekleri iddiasını ortaya atmaya ve Müslümanları rencide etmeye başladılar. İşte tam bu sıradanazil olan Rum Suresi üç ila dokuz yıl içinde Bizans’ın galip geleceğini haber verdi. Kur’an-ı Kerim’in gelecekleilgili bu haberin doğruluğundan asla şüphe etmeyen Hz. Ebubekir, hemen hiç zaman kaybetmeden putperestlerin ilerigelenlerinden olan Übey b. Halef ile, Bizans’ın on yıl içinde Sasani’lere karşı galip geleceğini söyleyerek 100deveye karşılık bir iddiaya girdi. On yıl geçmeden meydana gelen Nineva Savaşı’nda (627) Bizanslılar Sasanileri mağlupettiler. Böylece Kur’anın mucizesi gerçekleşirken, Hz. Ebubekir da o sırada ölmüş bulunan Übey b. Halef’in mirasçılarından100 deveyi alarak, Peygamber Efendimizin emriyle fakirlere dağıttı.

Sıddık-ı Ekber’in, Peygamber Efendimiz ile ilgili olarak en meşhur sözü "O söylediyse doğrudur"şeklindeki ifadedir. Bunu bir çok kez söylemiştir. Mirac mucizesi gerçekleşip Peygamber Efendimiz tarafındanbildirilince, bunu dar düşüncelerine sığdıramayan müşrikler hemen koşup Hz. Ebubekir’e şaşkınlıklarınıbildirip tepkisini almayı ümit ettiler. Ona arkadaşının, geceleyin Mescid-i Aksa’ya gidip namaz kıldığını veMekke’ye geri döndüğünü, söylediğini aktardılar. Bunun üzerine Hz. Ebubekir "Eğer bunu Muhammed söylüyorsaşüphesiz doğrudur" karşılığını verdi. Bu cevap müşrikleri hayal kırıklığına uğratırken, fazlasıylasevinen Resulullah mübarek arkadaşına "Sıddık" lakabını verdi.

Kur’an-ı Kerim’i çok iyi anlar ve çok güzel okurdu. Aynı zamanda da hıfzetmişti. Peygamber Efendimizinher hal ve hareketini titizlikle takip ederek yaşamaya çalıştı. Kur’an-ı Kerim’i en iyi bilen ve en güzel şekildeokuyanların imamlık yapmasını tavsiye eden Hz. Muhammed, kendisinin yerine namaz kıldırmaya Hz. Ebubekir’ivazifelendirmesi, söz konusu vasıfları taşıdığının delilidir.

Yumuşak huylu ve mütevazı bir kişiliğe sahip olan Hz. Ebubekir, halifelik dönemi dahil hiçbir zaman buözelliğini kaybetmedi. Kendini beğenenleri sevmez, fakirlere zor durumda kalanlara yardım etmek ve misafir ağırlamaktanson derece mutluluk duyardı. Esir bir çok Müslüman’ın kurtulmasına yardım edip, köle sahiplerine önemli miktarda ödemeleryaparak onları özgürlüklerine kavuşturdu. Az konuşur, görev verdiği vali ve kumandanlarına da az konuşmalarınıtavsiye ederdi.

En zor zamanlarda en önemli davranışı kendisi gerçekleştirirdi. En büyük hizmetlerinden bir tanesi,Peygamber Efendimizin vefatı sırasında Müslümanların içinde bulundukları şaşkınlık, üzüntü ve çaresizliktenkurtarmasıdır. Hz. Ömer gibi büyük bir sahabenin kılıcını çekip "Muhammed öldü diyenlerin kafasını uçururum"derken, O, Müslümanlara seslenip " Eğer Allah’a ibadet ediyorsanız ve tapıyorsanız, biliniz ki Allah bakidir. EğerMuhammed’e ibadet ediyorsanız, biliniz ki O vefat etmiştir" mealindeki sözleriyle her kesin kendine gelmesini sağladı.

Hz. Ebubekir’in ilk halife olması ve liyakati noktasında Ehl-i Sünnet hemfikir olup bu konuda aykırı birgörüş yoktur. Ancak, Şiiler Hz. Ali’nin halife olması gerektiği ve bu konuda ilahi emir bulunduğu, Hz. Ebubekir’inbuna uymadığı ve hemen halife seçildiği, halifeliğin Hz. Ali’den gasp edildiği iddialarını ortaya atmışlardır.Her şeyden önce böyle bir iddiada bulunmak hepsinden önce Hz. Ali için bir iftira ve hakaret manasını taşır. İlahibir emir olması söz konusu olsaydı buna uymak için elinden geleni yapardı. Diğer üç halife de asla halifeliği kabuletmezlerdi. Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi "Hazret-i Ali (radıyallahu anh), yirmi sene hürmet ettiğive onlara Şeyhülislam mertebesinde onların hükmünü kabul" etmiş ve "Ebu Bekir, Ömer, Osman a (radıyallahuanhüm)" ilişmeyerek hürmet etmiştir (Emirdağ Lahikası s. 70).

Sıddık-ı Ekberi yücelten hadiselerden birisi de inanlar için sarf ettiği sözlerdir. Risale-i Nur’da dageçen "Mü’minler Cehenneme gitmemek için Allah’tan isterim, benim vücudum Cehennemde büyüsün ki, onların yerineazap çeksin" (Emirdağ Lahikası s. 377) şeklindeki ifadeler, ne kadar merhamet ve sevgiyle dolu bir kalbe sahip olduğununönemli bir tezahürüdür. Faziletlerine sınır biçmek adeta imkansızdır. Peygamber Efendimizin " Ey Allah’ım EbuBekir’in derecesini Kıyamet Günü benimle beraber eyle" şeklindeki sözleri ve duası her şeyi özetlermahiyettedir.