Prens Sabahaddin (1878-1948)

Prens Sabahaddin, liberal fikirleriyle dikkatleri çeken, liberalizmin Türkiye’ye girişinde etkili olanOsmanlı aydınlarındandır. Risale-i Nur açısından önemi, onun "adem-i merkeziyet" ve "tevsi-imezuniyet"e dair görüşlerine Bediüzzaman’ın verdiği cevaptan kaynaklanır. Ayrıca Prens’in akıl hocalığı yaptığıAhrar Fırkası, Risale’nin siyaseti ele alışında kullanılan önemli örneklerden biridir.

Sabahaddin’in annesi, II. Abdülhamit’in kız kardeşi Seniha Sultan, babası ise Mahmut Celaleddin Paşa’dır.Hanedana yakınlığından dolayı "prens" lakabıyla anıldı. Bir Batılı gibi eğitim gören Prens, babasıMahmut Celaleddin Paşa ve Prens Lütfullah ile birlikte 1899’da Avrupa’ya kaçarak, Abdülhamit yönetimine karşı olanlarınöncülerinden biri oldu. Bir süre babasıyla birlikte Mısır’da kaldıktan sonra Paris’e yerleşti.

Le Play’ın kurduğu "Science Sociale" okulunun ileri gelenlerinden Edmond Demolins ile tanıştı.Toplum ve siyaset hakkındaki görüşlerini, teorilerini bu okulun ilkelerine dayandırdı. Osmanlı toplumununilerleyebilmesi için "teşebbüs-ü şahsi" ve "adem-i merkeziyet" fikirlerine ağırlık veren İngiliz-Amerikanmodelinin benimsenmesini savundu. Toplumun yapısı değiştirilmediği için reform girişimlerinin başarılı olamadığını;Osmanlı insanının memur gibi değil girişimci gibi yetiştirilmesini, eğitim sisteminin ferdiyetçiliği esas alan biçimdeyeniden gözden geçirilmesini önerdi.

Onun yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasına dair görüşleri çok tartışıldı. Bu tartışma ogünün şartlarında Sabahaddin’in değişik şekillerde suçlanmasına neden oldu. Bu konuya dair bir mektup yayınlayanBediüzzaman Said Nursi, Sabahaddin’in yanlış anlaşıldığını yazdı. "Prens Sabahaddin Bey’in su-i telakki olunangüzel fikrine cevap" başlıklı mektubunda fikirlerinin güzel olduğunu fakat ayrılıkçı hareketlerin yoğun olduğubir dönemde bu fikirlerin uygulanmasının yanlış sonuçlar getireceğini, Osmanlı devletinin parçalanmasını kolaylaştıracağınıbelirtti. Ayrıca bu mektupta Sabahaddin’in siyaset ve eğitime dair görüşlerinin analizini yaptı. (İçtima-i Reçeteler-II,253) "Adem-i merkeziyet" fikrinin uygulanabilmesi için Osmanlı devletinde yaşayan toplulukların "aynı kültürve düşünce seviyesine" erişmesi gerektiğini savunan Bediüzzaman, bu şartların oluşmadan "adem-imerkeziyet" fikrinin uygulanmasının zararlı sonuçlar doğuracağını savundu. Bunları dört başlık altındatoplayabiliriz:

I- Merkezden nefret eden unsur ve milletlerde ayrılık fikirleri bütün bütün alevlenir; onları tatbike dökme imkanı bulurlar.

II- Bu ayrılık fikirlerinin tatbike dökülmesi sonunda, öyle bir vahşet doğar ki, "adem-i merkeziyet" ve "tevsi-i mezuniyet" fikri kabına sığmayıp patlar.

III- Oluşan bu vahşet, Osmanlılığın ümit bağladığı meşrutiyet perdesi üzerine öylesine bir baskı yapacak ki, bu perde tazyike dayanamayıp yıkılacaktır. Bunun sonucu olarak da muhtariyete kapı açılacak, sonra da istiklaliyete dönüşecektir.

IV- Daha sonra da krallıklar halinde sayısız küçük devletçikler oluşacaktır. Bu devletçikler arasında bir rekabet hissi ve eşitsizliğin sonucu istila fikriyle keşmekeş bir mücadele başlayacaktır.

Prens Sabahaddin, Avrupa’daki Türkleri II. Abdülhamit yönetimine karşı örgütlemek için babası vekardeşinin yardımlarıyla 1902’de Paris’te Birinci Osmanlı liberalleri kongresini (Jön Türk kongresi) topladı. Ahmet RızaBey’in Terakki ve İttihat cemiyetine karşı Teşebbüs-ü Şahsi ve Adem-i Merkeziyet cemiyetini kurdu. Önce Meşveretgazetesinde, 1906’dan sonra da Terakki dergisinde görüşlerini yaymaya başladı. Gizlice Türkiye’ye gönderilen dergi aydınlararasında etkili oldu.

Adem-i merkeziyete dair görüşlerinden dolayı Terakki ve İttihat grubu tarafından eleştirildi.

Ahrar Fırkası programında Sabahaddin’in görüşlerine yer verdi. Görüşlerinden etkilenen gençler"Nesl-i Cedit" kulübünü kurdular (1908-1911). Hürriyet ve İtilaf fırkası da adem-i merkeziyet ve özel girişimcilikgörüşlerini savundu. Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesi olayına adı karıştırıldığı için yeniden Avrupa’yakaçmak zorunda kaldı. 1918’de İstanbul’a döndü; yazılarıyla Kurtuluş savaşını destekledi. 1924’te Osmanlı hanedanıyurtdışına çıkarılınca İsviçre’ye yerleşti. Orada yoksulluk içinde yaşadı. İsviçre Alplerinin yamacındakiColombier köyünde 1948’de vefat etti. Öldüğünde yastığının altından Türk bayrağı ve Kur’an-ı Kerim çıkmıştı.1952’de mezarı nakledilerek Eyüp mezarlığındaki babası Mahmut Celaleddin Paşa’nın kabri yanına defnedildi.Cenazesinin üzerinde İsviçre hükümetinin şu klişesi vardı: "Büyük Türk sosyolog ve vatanperveri Prens MehmedSabahaddin."

Eserleri:

Teşebbüs-ü Şahsi ve Tevsi-i Mezuniyet Hakkında Bir İzah. (1908)
Teşebbüs-ü Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Hakkında İkinci Bir İzah.(1908)
Mesleğimiz Hakkında Üçüncü ve Son Bir İzah. (1911)
Türkiye Nasıl Kurtarılabilir. (1918)