Ömer İbn Abdülaziz (682-720)

Emevilerin sekizinci ve en mümtaz halifesi. Çok kısa süren halifeliği döneminde büyük hizmetler ifaeden harikulade bir şahsiyet. Emevilerin yanlış politikalarına son veren ve her şeye adaletle hükmeden örnek birdevlet adamı. Üstün vasıflarından ötürü 2. Ömer ve 5. halife olarak vasıflandırılan bahtiyar insan. Risale-iNur’da "harikulade zühd-ü kalb" sahibi olarak nitelendirilen mümtaz sultan.

Ömer, 682 yılında Medine’de doğdu. Anne tarafından Hazreti Ömer’in (ra) soyuna mensuptu. Babası Abdülazizuzun süre Mısır valiliği yapmıştı. Oğlu Ömer’in iyi yetişmesi için kendisini Medine’ye gönderdi. Burada uzun yıllarkalarak Peygamber Efendimizin (asm) mübarek şehrinde çok iyi bir eğitim ve terbiye aldı. Babasının vefatına kadarMedine’de kalmaya devam etti (704).

Ömer, babasının vefatından sonra amcası ve aynı zamanda Emevi halifesi olan Abdülmelik tarafından Şam’a(Dımaşk) getirildi. Abdülmelik onu kızı Fatıma ile evlendirdi. Akabinde de Hicaz valiliğine tayin etti. Böylece ayrılmışbulunduğu Medine’ye tekrar gelerek yerleşti. Doğup büyüdüğü mübarek şehre tekrar kavuşmuş oldu.

Ömer, ilk iş olarak keyfi idareye son verdi. İşe hadis bilen on alimden bir meclis oluşturmakla başladı.Bütün işleri bunlara danışarak karara bağladı. Söz konusu meclisin isimden ibaret kalmaması için bazı yetkilerledonattı. Onlara kontrol yetkisi de verdi. Haccac-ı Zalim’in zulmünden kaçanlar için Mekke ve Medine adeta bir sığınakhaline geldi. Bu gelişmeler Haccac ile aralarının açılmasına sebep oldu. Emevilerin nezdinde çok etkili olan Haccac,Ömer’in azledilmesini sağladı.

Hicaz valiliğinden azledilmesine rağmen itibarından hiçbir şey kaybetmeyen Ömer, bir süre sonraveliaht tayin edildi. Ömer’in, asıl halifeliğin devam ettirildiği kola mensup olmamasına rağmen ve Abdülmelik’in iki oğludururken veliaht tayin edilmesi dikkate şayandır. Halife olan Süleyman’ın vefatı üzerine Abdülmelik’in oğulları Hişamve Yezid Ömer’in veliahtlığı ve şimdi de halife olmasına itiraz ettiler. Ancak, etkili olamadılar. Çok sevilen ve büyükbir hürmet gösterilen Ömer’e herkes bağlılığını bildirerek biat etti. Böylece 717 yılında Ömer Emevilerinsekizinci halifesi olarak göreve başlamış oldu.

717-720 tarihleri arasında yaklaşık iki buçuk yıl süren bu dönem Emevi tarihinde ayrı bir yere sahipolup, İslam Dünyasına büyük bir huzur ve sükunetin getirildiği bir dönemdir. Bediüzzaman, dünya saltanatınınaldatıcı olduğunu ve bunu hakkı ile ifa etmenin çok zor olduğunu belirtmektedir. Halifelerinin görevleri adaletle hükmedipKur’an’ın hükümlerini muhafaza etmek, harfiyyen yerine getirmektedir. Ancak, aldatıcı dünya saltanatı bu ulvi vazifeyiyerine getirmeyi güçleştirmektedir. Bu vazifeyi hakkıyla yerine getirebilmek için ya nebi kadar masum veya Hülefa-i Raşidingibi olmak gerektiğini belirten Bediüzzaman, bu bağlamda, harikulade bir takva ve kalbe sahip olan iki halifeyizikretmektedir. Bunlar, Emevilerde Ömer bin Abdülaziz ve Abbasilerde de Mehdi’dir. (Mektubat, s. 100).

Ömer, halife olmadan önceki hayatta diğer şehzadeler ve halife çocukları gibi yaşamadı ve çok sağlamakideye bağlı olması itibariyle nefse hoş gelen yaşam tarzından uzak durdu. Halife seçildikten sonra sağlam yaşantısındanşaşmadı. Sadeliğe önem verdi. Dünya zevklerini terennüm eden sultan ve halifeleri öven şairler, yanında yer bulamadılarve onun döneminde saraydan uzak durmak zorunda kaldılar.

Ömer, savaş ve fetih yoluyla değil, tebliğ ile İslamiyet’i yaymaya çalıştı. İlk önce İstanbul’umuhasara altında tutan ve epey zamandan beri yıpranmış orduyu geri çekerek muhasarayı kaldırdı. Oluşturduğuheyetlerle komşu ülke ve beldelerde İslamiyet’i yaymaya çalıştı. İslamiyet’i seçeceklerin diğer Müslümanlardan hiçbirfarklarının olmayacağını, aynı haklara sahip olacaklarını bildirdi. Bu yola gitmesinin sebebi, İslamiyet’i seçenbazı topluluk ve kavimlere karşı Emevilerin daha önceden izledikleri ayrımcılık politikasıdır. Çünkü, Emevilerkendi saltanatlarına bir nebze de olsa kavmiyetçiliği alet etmelerinden ve Arapları diğer Müslüman topluluklardan vekavimlerden üstün tutmalarından ötürü Arap olmayan Müslümanlar arasında önemli ölçüde hoşnutsuzluğa sebebiyetvermişlerdi. Yeni halife ayrımcılığı ortadan kaldırmakla başta Berberî’ler olmak üzere bir çok kavmin İslamiyet’egirmesine vesile oldu. Türklerden de önemli ölçüde İslamiyet’i kabul edenler oldu.

Halife Ömer, kendi başına buyruk ve özellikle Emevi soyuna mensup bir çok valiyi görevden aldı. Haksızkazanç elde edenlere, ellerinde bulundurdukları halkın ve devletin malını iade etmelerini emretti ve buna uymayanıhapsettirdi. Daha önce göreve atanmalarda büyük ölçüde Emevi soyuna mensup olanlara öncelik tanınırken, bu dönemdeise tamamen kişilerin ehil olup olmamasına dikkat edildi. Başta bulunan aileye mensup olanlar ve kendilerine görevverilmesini bekleyenlerin tepkilerine rağmen bu tavırdan vazgeçilmedi. Halife, görevlendirdiği kişileri görevleri sırasındada başıboş bırakmadı ve sürekli onları denetledi. Çünkü, devletin en ücra köşesinde herhangi bir vatandaşagelecek bir zarardan kendisinin mesul tutulacağı bir inanca ve takvaya sahipti.

Halife, dahili siyasette çok önemli girişim ve teşebbüslerde bulunarak vatandaşlar arasındakidengesizlik ve adaletsizliği ortadan kaldırmaya çalıştı. Araplardan farklı muameleye tabi tutulan ve Müslümanoldukları halde bazı vergilere tabi tutulan uygulamalara son verdi. Arap olmayan Müslümanlar savaş ve seferlere katılmalarınarağmen haraç verme mecburiyetinde idiler. Savaşlarda elde edilen ganimetlerden de Araplara oranlara daha az hisse almaktaidiler. Maaştan da mahrum idiler. Tüm bu yanlışlardan vazgeçildi. Arap olan ve olmayanlar aynı muameleye tabi tutuldu.Hangi ırka mensup olduklarına bakılmaksızın tabi tutuldukları vergi mecburiyetinden kurtarıldılar. Bu uygulamayladevletin vergi kaybına uğrayacağını söyleyenleri Halife, "Hazreti Muhammed (sav) bir vergi memuru olarak gönderilmedi"(Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, 2. C., s. 406) diyerek sert bir şekilde azarladı.

Ömer, halife ve aile fertleri için her türlü eşyanın hazineden alınması uygulamasını da ortadankaldırdı ve yasakladı. Hiç kimsenin, hakkı olmayan hiçbir şeyi almasına izin vermedi. Horasan ve Sicitan’a tayin ettiğiCerrah bin Abdullah kendi kabilesini kayırınca hemen görevden aldı. Halife, mensubu bulunduğu Umeyye Oğullarının bilekayrılmasına asla müsaade etmedi. Tayinlerde imtiyazlı olmaları gerektiği şeklindeki taleplere izin vermeyerek Arapkavmiyetçiliğinin kök salmasına engel olmaya çalıştı. Emevi ileri gelenleri ile aralarında sert tartışmalar yaşanmasınarağmen asla doğru bildiğinden ve takvadan şaşmadı.

Halife Ömer’in en büyük hizmetlerinden bir tanesi de hadislerin toplanması konusunda yaptırdığı çalışmadır.Halifeliği sırasında hadislerin derlenip toplanması emrini verdi. Dağınık bir şekilde bulunan hadislerin derleniptoplanmasını valilere emreden ve yazı gönderen ilk kişi odur. Peygamber Efendimizin (asm) hadislerine büyük ehemmiyetveren Halife bunların öğretilmesi konusunda da önemli çalışmalarda bulundu. Hatta çöllerde yaşayan insanlara bilehadis öğretmek maksadıyla görevliler tayin etti. Diğer taraftan Emeviler arasında mevcut olan Ehl-i Beyt’e karşımenfi tutumlara son vererek, bu mübarek silsileye hak ettikleri hürmetin gösterilmesini sağladı.

Allah korkusunu sürekli bir şekilde üzerinde hisseden Halife, hareketlerini bu his doğrultusunda yönlendirdi.İnsanlara karşı merhametli ve adil davrandı. Halife olmadan önce olduğu gibi halife olduktan sonra da örnek bir hayatsürdü. Hadis ilmindeki vukufiyetinden ötürü vermiş bulunduğu fetvalar İslam Dünyasında büyük kabul gördü vekaynaklık teşkil etti. Hanımı Fatıma, onun kadar oruç tutan ve namaz kılan başka bir kimseyi görmediğininakletmektedir. Bütün iş ve faaliyetlerini Cenab-ı Hakk’ın emir ve yasakları çerçevesinde yerine getirdi.

Halifenin halka karşı yumuşak ve merhametli bir tutum takınmasının en önemli göstergelerinden birtanesi Haricilere karşı yaptığı muameledir. Hariciler İslam dünyasında büyük fitne ve karışıklıklara sebep olmuşlardır.Değişik dönemlerde karışıklıklar çıkardıkları gibi bu dönemde de bir grup Harici Irak’ta karışıklık veayaklanma çıkardı. Olayı haber alan Halife Irak valisine gönderdiği emirde; onları tahrik etmemeyi, kan döküp fesatçıkarmadıkları sürece sert davranmamasını, aksi takdirde faaliyetlerine mani olmasını tembih etti. Akıllı vebilgili iki adam bulup onlara göndermesini ve bunların da kendi emirleri doğrultusunda hareket etmelerini emretti. Irakvalisi de halifenin emrine uyarak asilere adam gönderdi. Halifenin mektubu da reislerine verildi.

Halife mektubunda, Allah’a ve Resulüne kızarak dinden çıkmış olduklarını belirtmekte ve bu konudakendisinden daha fazla bilgi sahibi ise yanına gelip kendisi ile tartışmaya davet etmekteydi. Haricilerin reisi deHalifeye bir mektup yazıp tartışmaları için de iki adamını gönderdi. Halifenin huzuruna gelen adamları uzun bir tartışmayagiriştiler. Tartışma sonunda her iki kişi de Halifeyi tasdik edip adaletine hükmettiler. Birisi Halifenin yanındakalmayı tercih edip geri dönmezken, diğeri tasdik etmekle beraber daha önceki bilgilerinden ayrılmayacağınıbildirerek ayrıldı. Halife, böylece en sert ve katı muhaliflere karşı bile sulh yolunu tercih ederek fikri mücadeleyitercih etti ve başarılı da oldu.

Bediüzzaman, Ömer bin Abdülaziz’in halifeliğinden ve kişiliğinden övgüyle söz etmektedir. Sultan Abdülhamid’eömrünün geri kalan kısmında Ömer-i Saninin yolunda gitmesini tavsiye etmektedir. Kansız bir şekilde Meşrutiyetinilanını kabul etmekle gösterdiği iyi niyeti, Yıldız’ı, insanların kalbinde yer edinmesi için bir üniversiteye dönüştürmesinitavsiye etmektedir. Yıldız’da oluşturulacak bir ulema meclisi ile İslam ilimleri ihya edilmeli, şeyhülislamlık vehalifelik hakiki mahiyetine kavuşturulmalıdır. "… milletin kalb hastalığı olan za’f-ı diyanet ve baş hastalığıolan cehaleti servet ve iktidarınla tedavi etmekle Yıldız’ı süreyya kadar a’lâ et. Tâ hanedan-ı Osmanî ol burc-u Hilâfet’tepertevnisar-ı adalet (adalet nuru saçan) olabilsin…" (İçtimâî Reçeteler, II, s. 273-274).

Halife Ömer çok kısa süren bir dönemde halife olarak büyük hizmetler yaptı. Çok genç yaştayakalandığı yirmi günlük bir hastalıktan sonra 720 yılı başlarında Hakk’ın rahmetine kavuştu. Naaşı Halep yakınlarınadefnedildi.