Medinenin Hazrec Kabilesine mensuptur. On sekiz yaşında Müslüman olup sahabenin ileri gelenleri arasında yer almıştır. Peygamber Efendimizin (asm) dua ve iltifatlarına mazhar olmuştur. Yüce Peygamber kendisi için, Ümmetimin alimlerindendir ve çok yüksektir. İnsanlar arasında, Allahın helal ve haram kıldığı şeyleri en iyi bilen olarak vasıflandırılmıştır. Yemene elçi olarak gönderilmiş ve burada önemli hizmetlerde bulunmuştur. Hz. Ebu Bekir (ra) zamanında danışmanlık yapmıştır. İnsanlara Kuran-ı Kerimi öğretmiş ve dini bilgiler vermiştir. Risale-i Nurda ismi zikredilmiş ve kendisi için, Sahabenin ileri gelenlerinden, tespitine yer verilmiştir. 157 hadis rivayet etmiştir. Künyesi Ebu Abdullah Muaz bin Cebel bin Amr el-Ensarî el-Hazrecî şeklindedir.
Muaz ibn Cebelin doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, muhtelif kaynaklarda 601 ila 605 yılları arasındaki tarihler gösterilmektedir. Medinede dünyaya gelmiş olup Hazrec Kabilesine mensuptur. Henüz küçük yaşlarda iken babası vefat etmiştir. Annesi Sehl bin Cüheyne, Medine bölgesinde yaşayan kabilelerden biri olan Benî Selimeoğulları kabile reisinin oğlu ile evlenmiştir.
Muaz, Müslüman olduğunda on sekiz yaşında bulunuyordu. İkinci Akabe Biatına katılan yetmiş Medineli arasında yer aldı. Medineliler, bu sırada kendi can ve mallarını korudukları gibi, Peygamber Efendimiz ve Müslümanlara yardım ederek hizmet edeceklerine söz verdiler. Muaz bazı arkadaşlarıyla birlikte, Müslüman olmayan Beni Selime kabilesine mensup kişilere ait putları kırmakta veya gülünç duruma sokmaktaydı. Böylece, onların gücünün hiçbir şeye yetmeyeceğini ve acizliklerini göstermek istedi. Hicretten sonra diğer Müslümanlar gibi tüm mal ve mülklerini Mekkede bırakan Abdullah bin Mesud ile arasında kardeşlik bağı kuruldu.
Bedir başta olmak üzere bir çok savaş ve sefere katıldı. Uhud ve Hendek savaşlarına katıldı. Beni Kureyza Savaşına katılırken, Hayberin fethinde de bulundu. Mekkenin fethinde bulunma bahtiyarlığına erişti. Ancak, Huneyn Savaşına katılamadı. Çünkü, Peygamber Efendimiz tarafından Mekkede emir olarak bırakılmıştı. Bu görevinin yanında insanlara Kuran-ı Kerimi öğretmesi ve dini konularda insanları bilgilendirmesi vazifesi de verildi. Katıldığı savaş ve seferlerde kabilesinin bayraktarlığı ve temsilciliğini yaptı.
Peygamber Efendimiz, Müslümanların yaşadığı yerlere vali ve zekatı toplamakla görevli memurlar gönderirken, 631 yılında Ebu Musa el-Eşari ile birlikte Onu Yemene elçi olarak gönderdi. Bu görevi ile birlikte aynı zamanda kadı ve zekat memuru olarak da gönderilmekteydi. Bununla birlikte heyet başkanlığına da getirildi. Peygamber Efendimiz, Himyer meliklerinden ve İslamiyeti ilk kabul edecek olan Haris bin Abdükülâle iletilmek üzere bir de mektup verdi.
Muaz, Peygamber Efendimiz tarafından uğurlandığı sırada; Ya Muaz! Sen belki bu seneden sonra beni bir daha göremezsin. Döndüğünde belki de benim mescidime ve kabrime ziyarete gelirsin hitabı karşısında gözyaşlarını tutamadı. Peygamber Efendimiz; Ağlama ya Muaz!.. Bana yakın ve bağlı olanlar nerede olursa olsunlar, Allaha hakkıyla kulluk edenlerdir buyurarak teskin etti. Bu arada, Yemende kadılık yapacağı sırada karşılaşacağı muhtemel sorunlara karşı nasıl davranması gerektiği konusunda, Yüce Peygamberle ilgi çekici bir görüşme gerçekleşti.
Peygamber Efendimizin, Sana bir dava getirildiğinde insanlar arasında hüküm verirken ne ile hüküm vereceksin? buyurması üzerine; hüküm vermeden evvel Kuran-ı Kerime bakacağını, bulamazsa Resül-i Ekremin sünnetinde arayacağını, orada da bulamazsa kendi kanaatine göre hüküm vereceğini söyledi. Bu cevabı Peygamber Efendimizi memnun etti ve Cenab-ı Hakkın onu her taraftan gelecek musibetlere karşı muhafaza etmesi, insanlarla cinlerin şerrinden koruması, insanların hidayetine vesile olması duasında bulundu. Peygamber Efendimiz, Muaz ile birlikte gidecek olan heyettekilere; halka kolaylık göstermeleri, zorluk çıkarmamaları, nefret ettirmemeleri bilakis müjdeleyici olmalarını tembihledi.
Risale-i Nurda ismi zikredilen Muaz için, meşâhir-i Sahabeden (ünlülerinden, ileri gelenlerinden) ifadesi kullanılmış ve naklettiği, Peygamber Efendimizin bir mucizesine yer verilmiştir; Gazve-i Tebük'te bir çeşmeye rast geldik; sicim kalınlığında, güçle akıyordu. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm emretti ki: “Bir parça o suyu toplayınız.” Avuçlarında bir parça topladılar. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, onunla elini yüzünü yıkadı. Suyu çeşmeye koyduk. Birden çeşmenin menfezi açılıp kesretle aktı, bütün orduya kâfi geldi. (Mektubat, 1994, s. 122-123 ). Bir başka yerde ise, Peygamber Efendimiz tarafından vali bulunduğu Yemene gönderilen Yüce Peygamberin hizmetkarı Sefinenin yaşadığı hadise vesilesiyle ismi zikredilmiştir; Sefine, Yemen Valisi Muaz ibn Cebel'in yanına gitmek için, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdan emir alıp gitmiş. Yolda bir arslan rast gelmiş. O Sefine, ona demiş: Ben Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın hizmetkârıyım Arslan ses verip ayrılmış, ilişmemiş. Diğer bir tarikte haber veriyorlar ki: Sefine döndüğü vakit yolu kaybetmiş. Bir arslana rast gelmiş; arslan ona ilişmemekle beraber, yolu da göstermiş. (Mektubat, s. 154)
Muaz (ra), Yemende uzun süre kalarak büyük hizmetlerde bulundu. Buradaki vazifesini tamamlayıp döndüğünde Peygamber Efendimizi göremedi. Çünkü, Yüce Peygamber Hakkın Rahmetine kavuşmuştu. Bu sırada halife olarak Hz. Ebu Bekir (ra) bulunmaktaydı. Medinede bulunduğu süre zarfında Büyük Halifenin danışma heyetinde yer aldı.
Suriyeye sefer hazırlıkları yapıldığı esnada, orduya katılmak isteyen Muaz, Hz. Ebu Bekirden izin istedi. Ancak, bu isteğe Hz. Ömer (ra) karşı çıktı. Muazın bilgisine büyük önem veren Hz. Ömer, gitmesi halinde kendisine ihtiyaç duyulacağı gerekçesiyle sefere katılmasını istemiyordu. Ancak, Halife, savaşa katılıp şehit olmak isteyen bir kimseye karşı çıkılamayacağını belirterek izin verdi. Yermük ve Ecnadeyn savaşlarına katıldı Ecnadeyn Savaşında ordunun sağ kanadına komutanlık etti. Dımaşkın fethinde de bulundu. Henüz buradan dönmeden Hz. Ömer (ra) halife oldu. Diğer taraftan ordu komutanı olan Ebu Ubeydullah (ra) veba salgınından vefat etti. Bunun üzerine Muaz ordu komutanlığına getirildi.
Muaz, Hz. Ömerin halifeliği sırasında Kilaboğullarına zekat memuru olarak gönderildi. Akabinde, Suriye taraflarında Kuran-ı Kerimi öğretmek ve dini bilgiler vermek üzere gönderildi. Bu hizmetini ifa ettiği sırada Filistinde veba salgını ortaya çıkmıştı. İki oğlu ve iki hanımı ile birlikte bu salgından dolayı 638 yılında çok genç yaşta vefat etti.