Mohandas Karamchand Gandhi (1869-1948)

2 Ekim 1869’da Hindistanın Porbandar kentinde doğan Mohandas "Mahatma" Gandhi, bağımsız birHint devleti kurma yolunda şiddet dışılık, barış ve birlik adına mücadele veren bir dava adamıdır.

Gandhi ilkokula yedi yaşında Rajkot’ta başladı ve daha bu yıllarda, hayatı boyunca tipik birözelliği olacak bir davranış biçimini de sergilemeye başladı. Ürkek bir çocuktu; öyle ki, okula, kimseyle konuşmakzorunda kalmamak için koşarak gidip geliyordu. Ama bu kendi halindeki çocuğun, ürkekliğinden beklenmeyecek bir atılganlığıda vardı. Arkadaşlarını ürkütüyor olabilirdi ama, yanında kimse olmaksızın çevreyi incelemekten, hayvanlarladostluk kurmaktan büyük bir zevk alıyordu. Ona gözkulak olmakla görevli ablası, bu yıllarını anlatırken, Gandhi’yi"civa gibi" bir çocuk olarak nitelendiriyor. (Modern Liderler Ansiklopedisi, s. 681)

1887’de lise bitirme sınavlarını veren Gandhi, kardeşleri arasında eğitimine devam eden tek çocuk olduğundan,bir aile dostu İngiltere’ye giderek orada hukuk öğrenimi görmesini önerdi. Gandhi, Mod Bania kastından kovulmaklatehdit edilmesine rağmen, orada "şaraba, kadına ve ete" el sürmeyeceğine dair yemin ettirilerek İngiltere’yegönderildi. Sonunda kasttan da kovulacaktı. (Modern Liderler Ansiklopedisi, s. 682)

İngiltere’de hukuk eğitimi gördüğü yıllarda kendisini tam bir İngiliz centilmeni olarak yetiştirmeyeçalıştı. Kendine şık kıyafetler alarak, dans ve Fransızca öğrenmeye koyuldu. Batı müziğine kulağını alıştırmakiçin, keman dersleri aldı. Ayrıca bir taraftan da hitabet derslerine devam ediyordu. Asıl amacının İngiltere’de kalmakdeğil de, Hindistan’a dönmek olduğunu hatırlayınca bütün bunlardan vazgeçti. (Modern Liderler Ansiklopedisi, s. 682)

Daha sonra, Güney Afrika’da avukat olarak çalışmaya başladı. Güney Afrika’da geçirdiği yirmi yıl,birçok bakımdan Gandhi için siyasi eğitim yılları oldu. Daha Güney Afrika’ya varır varmaz eşitsizlik ve ırkçılıklatanıştı. 1. sınıf kompartımanda seyahat etmekte olduğu için trenden atıldı. (Modern Liderler Ansiklopedisi, s. 682)Hint işçileri ırk ayrımcılığına karşı korumak için uğraştı. Ancak bütün bunlara rağmen, Gandhi bu dönemboyunca bir İngiliz uyruğu gibi davrandı, taleplerini dile getirirken asla İngiliz egemenliğini sorgulamadı. Aksine GüneyAfrika’daki Hintlilerin durumlarını ancak İngilizler’in yardımıyla düzeltebileceklerine inanıyordu. (Modern LiderlerAnsiklopedisi, s. 682)

Hindistan’a döndüğünde 46 yaşındaydı. İlk defa Güney Afrika’da uyguladığı satyagraha (şiddet dışıdireniş) ve ahimsa (şiddet dışılık) ilkelerini Hindistan’da da yaygınlaştırmaya çalıştı. Hedefi şiddet dışısivil itaatsizlik yöntemleriyle Hindistan’ın sömürücü İngiliz idaresinden kurtulup, bağımsızlığına kavuşmasıydı.30 yılı aşkın bir süre satyagraha eylemlerine liderlik etti. Hapise atılmasına ve şiddete maruz kalmasına rağmendavasından vazgeçmedi. 1930’da binlerce insanın katıldığı 24 gün süren ‘tuz yürüyüşü"nde İngilizlerin tuztekelini protesto etti.

1945 yılında Hindistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra Müslümanlar ve Hindular arasında meydanagelen şiddet olayları karşısında ülke ikiye bölündü. Şiddete ve bölünmeye karşı oruç tutarak mücadelesini sürdürdü.1948 yılında Yeni Delhi’de fanatik bir Hindu tarafından vurularak öldürüldü.

Gandhi’nin en büyük ilkesi ahimsa (şiddet dışılık)’dır. "Ahimsa, yaşamdaki tek gerçek güçtür."(Savaşta ve Barışta, C. I, s. 114) demektedir. Ahimsa’nın eyleme dönüşme şekline verdiği isim ise satyagraha(hakikate tutunma, şiddet dışı yöntemlerle direniş)’dir. Gandhi satyagrahanın iç dünyada elde edilmiş bütünlüğünbir meyvesi olduğunu bilir. (Merton, 2001, s. 20) "Sözlerini ve eylemlerini paylaştığı, insan ilişkilerinin oluşumunadüşünce ve eylemleriyle katıldığı yer kamusal ve siyasal alandır. Kamusal ve siyasal alan sorunların özgürinsanlara yakışır biçimde bir karara bağlandığı yerdir; yani ikna ve sözlerle, şiddetle değil. Şiddet temelde sözsüzdür.Düşüncenin ve mantıklı iletişimin kesintiye uğradığı yerde başlar. Bu nedenle şiddet eylemlerine hazır halegelen bir toplum, sistematik bir mantıksızlık ve ifadesizlik içindedir. (Merton, Kaknüs Yay., 2001, s. 22 )

Gandhi’nin yaşamı ve işinin en önemli gerçeklerinden biri Batı kanalıyla Doğu’yu keşfetmesidir. Batı’nınkendi içinde iyi taraflarının olduğunu ve bu iyi tarafların sadece Batı’ya özgü değil, aynı zamanda Doğu’ya da aitolduğunu farketmiştir. (Merton, 2001, s. 17)

Gandhi Hint halkının kendi içinde uyanıp, canlanacağını anlamıştır. (Merton, 2001, s. 19) Gandhi’yegöre kolonicilik kurumları, Hindistan’ı kalkındırıp özgürleştirmeyi amaçlamaz. "Hükümet okulları bizi hadımetti, çaresiz ve Tanrı’sız bıraktı. Bizi memnuniyetsizlikle doldurup, memnuniyetsizliğimize çare sunmayarak ümitsiz kıldı.Bizi olmak istediği insanlar yaptı: Memur ve tercümanlar." (The Gandhi Reader, 1961, s. 219)

Gandhi, pasif bir durum takınıp haklardan ya da haysiyetten vazgeçilmesini savunmamıştır. Tersine, şiddetdışılığın hakların savunulmasında en asil ve etkin yöntem olduğuna inanmıştır. (Merton, 2001, s. 57) "Şiddetdışılık korkaklığı örten bir kılıf değil, cesurların en yüce erdemidir. Korkaklık şiddet dışılıklakesinlikle bağdaşmaz. Şiddet dışılık kişide savaşma yeteneği olduğunu varsayar." (Savaşta ve Barışta, s.58) "Şiddet dışı direnişte öldürmek değil, ölmek cesaret işidir. (Savaşta ve Barışta, c:1, s. 265)

Gandhi, Tanrı’ya inanmadan böyle bir programın anlamsız ve imkansız olduğunu düşünür. (Merton,2001, s. 65) Şiddet dışı direniş tekniğinin başarısı, diktatörlerin insafına kalmış değildir. Çünkü şiddetdışı bir direnişçi aşamadığı güçlüklere göğüs germede Tanrı’nın yardımına güvenir. (Savaşta ve Barışta,C. I, s. 175) "Satyagrahanın temeli duadır, Satyagrahi (şiddet dışı direnişçi) kaba kuvvetin zorbalığındankorunmak için Tanrı’ya güvenir." (Savaşta ve Barışta, C. II, s. 62)

"Yıllar geçtikçe Tanrı’nın sesi daha çok duyulur olmuştur. En karanlık saatimde bile beni terketmedi. Sık sık beni kendimden kurtardı ve bana bağımsız bir iz bile bırakmadı. O’na olan teslimiyetim arttıkçamutluluğum da artar." (Hindu Dharma, s. 93)

"Kendinden kaynaklanan bir varlığa sahip olan, herşeyi bilen, dünyada bilinen bütün güçlerinkaynağı olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, diğer bütün güçler yok olsa da ya da tükense de var olmaya devam edecakolan bir Tanrı inancının olmadığı yerde, hakikat ve şiddet dışılığın gerçekleşmesi mümkün değildir. Bu herşeyi kucaklayan hayat dolu Nur’a olan inancım olmadan hayatıma bir anlam veremezdim." (Savaşta ve Barışta, C. II,s. 112)

Gandhi gerçek bir demokratı, ‘bütünüyle şiddet dışı yöntemlerle kendi özgürlüğünü, dolayısıylada ülkesinin ve bütün insanların özgürlüğünü savunan’ (Savaşta ve Barışta, C. II, s. 204) şeklinde tanımlar.Gandhiye göre "Dünyadaki hiçbir hükümet kalplarinda özgürlüğü yakalamış insanları istemedikleri halde selamdurmaya zorlayamaz." (Savaşta ve Barışta, C. II, s. 38)

Sonunda Mahatma, kendi şiddet dışılık kampanyasının Hindistan’da başarısızlığa uğradığına tanıkoldu. Ancak Gandhi dünyadaki barışı ve düzeni garanti altına alabilecek gerçek bir şiddet dışılığa olan inancınıson anına kadar sürdürdü. (Merton, 2001, s. 87) "Ben kendi hatamı kabul ettim; mücadelemizin şiddet dışılığadayandığını sanmıştım, gerçekte zayıfların silahı olan pasif direnişten başka bir şey değilmiş. Böyle birhareket, fırsatını bulur bulmaz doğal olarak silahlı direnişe geçer." (Savaşta ve Barışta, C. II, s. 276)"Her gün pasif direnişi şiddet dışı direniş olarak görmemize neden olan o bilinçdışı hatanın ağırbedelini ödüyoruz." (Savaşta ve Barışta, C. 2, s. 325)

Risâle-i Nur’da Gandhi ismi Tarihçe-i Hayat’ta iki kez geçmektedir. Cevat Rifat Atilhan, mektubunda Bediüzzaman’ıngerçek yerinin anlaşılmadığını söyleyerek Nursi’yi anlamayanlar için bir mukayese yapar: "Üstad-ı Azamla (haşa,mason üstadı değil) muasır olan büyük adam ve Hindistan’ın kurtuluş rehberi Mahatma Gandhi. Biri İngiliz ceberutuna,İngiliz emperyalizmine ve onun korkunç istila ve istismarına başkaldırmış ve yıllarca büyük davasına hizmet ederekİngiltere’nin bütün haşmet ve kudretini, azim iradesi önünde âciz ve mefluç bir hale getirmiştir. Bizim bu tipteyetiştirdiğimiz büyük insanın mücadele ve mesai hayatı ve şekli, birincisine çok benzemekle beraber, fazla olarakona Cenâb-ı Hakk’ın bahş buyurduğu Müslümanlık ve iman nuru da kendi ziyasını güneş gibi İslam iklimlerine vediyardan diyara aşıp götürmüştür. Arada sadece büyük ve şayan-ı esef bir fark vardır. Bu fark; birincisine dörtyüz milyona yakın bir insan topluluğunun gösterdiği sarsılmaz inanç, hürmet ve bağlılık… Bizimkine karşı da-mahdut bile olsa- bazı asalet fukarası soysuzların açığa vuran istihfaf ve sinsi hücumları."

Atilhan mektubunu şöyle bitirir: "Ya Rabbi! Neden bizi böyle her kıymet ve fazileti paçavraya döndürecekkadar pespayeleştirdin? Biliyoruz, sana karşı günahımız çok büyüktür. Yeter ya İlahi, yeter bu sûkut bize!"(Tarihçe-i Hayat, 551)

"Kimse Tanrı’yı yargılayabilecek kapasiteye sahip değildir. Bizler o uçsuz bucaksız rahmetdenizinde damlalarız. Ben İlahi İradeye bütünüyle boyun eğmeliyim" (Savaşta ve Barışta, C. II, s. 321) diyenGandhi, dünyadaki birçok insanı da derinden etkilemiştir.

Nelson Mandela, Gandhi hakkında "Gandhi kolonilerdeki devrimcilerin ilk örneğidir. Şiddet dışılıkstratejisi, ancak bize hükmetmek isteyenlerle işbirliği yaparsak hükmedilebileceğimiz iddiası ve şiddet dışı direniş,20. yüzyılda kolonicilik ve ırkçılık karşıtı uluslararası hareketlere ilham kaynağı olmuştur." der.(Merton, 2001, s. 105)

Etiyopya imparatoru Hile Selassie (1891-1975) "Mahatma Gandhi adı, doğruluk ve özgürlükle eşanlamlıolmuştur; bu amçlar adına zulüm gören milyonlarca insana ilham kaynağı olmuş, özgürlük meşalesini yakmıştır."(Merton, 2001, s. 121)

Dönemin İngiltere Başbakanlarından Winston Churcill Gandhiyi ‘yarıçıplak bir Hint fakiri’ şeklindetanımlamış "Bu adam, imparatorluğa meydan okuyan bir sivil itaatsizlik hareketini teşkilatlandırıp uygulamayakoymuştur" demiştir. (Churchill 1930) Gandhi, birçok açıdan Churcill’den daha büyük bir demokrattır. ChurcillGandhi’den nefret ederdi, Gandhi ise kimseden nefret etmezdi. (Merton, 2001, s. 119)

Hayatı mücadele ile geçen Mahatma Gandhi dünyaya şu mesajı vermiştir: Her zaman zalimler ve canilerolmuştur, bir süre için yenilmez görülebilirler ama sonunda hep yenilirler…