Mehdi (742-785)

Abbasi Devleti’nin üçüncü halifesidir. Kendisi gibi halife olan Mansur’un oğlu ve meşhur Harun Reşid’inde babasıdır. Halifeliği, iç huzurun ve düzenin sağlandığı, dışarıda da önemli başarıların elde edildiği birdönemdir. Abbasilerin en önemli ve değerli halifelerinden olup Risâle-i Nur’da kuvvetli itikad ve takva sahibi olarak vasıflandırılmaktadır(Mektubat s. 100). Künyesi Ebu Abdullah Muhammed Mehdi bin Mansur şeklindedir.

Mehdi’nin doğum tarihi 742-44 yılları arasında farklı şekillerde nakledilmektedir. Kırk üç yaşındavefat ettiği gözönüne alındığında 742 veya 743 tarihinde doğduğu söylenebilir. Halife Mansur’un oğlu olupHumeyme’de doğdu. Babası eğitimine özel önem verdi. Bilgili ve kültürlü yetişmesi için tanınmış hocalardanistifade ederek özel dersler aldırdı.

Mehdi, Mufaddal ed-Dabi’den Arap dili ve edebiyatına dair dersler aldı. Hocasının teşvikleriyle belagatve şiire özel ilgi gösterdi. Hocası, Arapların meşhur şairlerinin eserlerinden taramalar yaparak ve seçme eserleralmak suretiyle "El-Mufadaliyat" adlı derleme eseri vücuda getirdi. Mehdi aldığı eğitimin neticesinde güzelşiirler yazdı, düzgün bir ifadeye sahip oldu.

Halife Mansur, oğlunun askeri açıdan da iyi yetişmesi için küçük yaştan itibaren eğitimini sağladığıgibi çocuk denecek yaşta komutanlıklar vererek çok önemli seferlere de gönderdi. Bazı ayaklanmaların bastırılmasıiçin hazırlanan birliklere komutan olarak atadı. Horasan’da çıkan Ali el-Cabbar bin Abdurrahman el-Ezdî’nin isyanınıbastırmakla görevlendirildi. Çıkan çarpışmalarda üstün gelerek isyanın bastırılmasına muvaffak oldu. Önemli başarılarelde ettikten sonra babası tarafından veliaht olarak tayin edildi. Kendisi ve askerleri için Rusafe şehri kuruldu. Bir süresonra da hac emiri olarak tayin edildi.

Mansur, hacca gitmek üzere yola çıkınca yerine oğlu Mehdi’yi vekil bıraktı (775). Kısa bir süresonra vefat etmesi üzerine Mehdi’ye biat edildi ve böylece vekaleti asliyete dönüşmüş oldu (775). Halifeliği vefatınakadar on yıl sürdü. Mansur döneminde istikrarsızlık tam olarak giderilemediğinden ve yeni devlet henüz tam olarak düzenisağlayamadığından iç karışıklıklar devam etmekteydi. Mansur, hem istikrarı sağlamak hem de düşmanlarına karşıüstünlük sağlamak maksadıyla sert bir tutum izlemekte olup halka karşı da iyi davranmamaktaydı.

Mehdi’nin halifeliği ile birlikte devlette istikrar sağlandı. İçerde ve dışarıda düzen sağlandı.Devlet maliyesi düzeldi. Dolayısıyla bolluk ve rahatlığın olduğu bir döneme girildi. İmar faaliyetlerine hızverildi. Yol ve su kanalları yaptırıldı. Devletin merkezi olan Bağdat çok önemli gelişmelere sahne oldu. Posta teşkilatııslah edildi. Halife alim ve sanatkârları himayesine alarak onlara büyük değer verdi. Yabancı eserlerin tercümeedilmesi için büyük gayret sarf edildi. Halife; merhametli, zeki, insaflı bir halife olarak tarihe geçti.

Mehdi’nin ilk icraatlarından birisi de cezaevlerinde bulunan bazı mahkumları serbest bırakmak oldu. Gerikalan mahkumlara yiyecek tahsis etti. Çünkü, o zamana kadar mahkumlara aileleri bakmak zorunda idiler. Yiyecekleriaileleri tarafından karşılanmakta idi. İhtiyacı karşılanamayanlar ise açlıkla karşı karşıya kalmakta idiler.Adli düzenlemelere de gidilerek ilk defa yargı işlerine bakacak mahkemeler ihdas edildi.

Halife, yolcuların rahat bir şekilde seyahat etmeleri, barınma ve konaklama imkanlarına kavuşabilmeleriiçin Mekke yolu üzerinde konaklama yerlerinin yapılmasını emretti. Su ihtiyacının karşılanabilmesi için yenikuyular açıldı ve daha önce mevcut olanların da ıslah edilmesi yoluna gidildi. Bağdat ile diğer şehirler arasındakiposta işlemleri düzene sokuldu. Diğer taraftan daha önceden mallarına el konan bazı kimselere malları iade edildi.

Mehdi’nin yaptığı önemli faaliyetlerden biri de halkın üzerindeki vergi yükünü azaltmak oldu. Farklıpara birimi uygulamasını kaldırdı. Vergi oranlarını düşürdü. İnsanlara zulmetmekten Allah’a sığındığınıbelirterek adil olmayan vergi sistemine son verdi. Bu yolla hazinenin zarara sokulduğunu ve önemli miktarda gelir kaybınınolacağını belirten devlet görevlilerine; "Devlet hazinesi ne kadar zarar ederse etsin, benim görevim hakkı gerçekleştiripzulmü gidermektir" (Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, 3. C. s. 106) karşılığını verdi. Devlet görevlilerine;halka zulmetmeden, kolaylık sağlayarak vergi toplamalarını emretti. Bu maksatlar bütün valiliklere talimat yazdırttı.

Mehdi, bir taraftan büyük bir cömertlik göstererek halka bol miktarda para dağıtırken diğer taraftanda haksızlığa uğrayanların haklarını elde etmelerine imkan sağladı. Devletin elindekini halka dağıtmasına rağmen,hazineye büyük miktarda gelir sağlandı. Halifenin yaptığı icraatlar neticesinde halk arasında büyük bir itibarkazandı ve herkes tarafından sevildi.

Bediüzzaman, Ehl-i Beyt’e saltanatın nasip olmamasının hikmetlerini anlatırken, dünyevi saltanatınaldatıcılığına dikkat çekmektedir. Bediüzzaman’a göre bu mübarek silsilenin en önemli vazifesi, Kur’ân’ın hükümlerinimuhafaza etmektir. Dolayısıyla saltanata geçen birisi bir nebi kadar masum olmalı diyen Bediüzzaman; " veyahutHulefâ-i Râşidîn ve Ömer ibni Abdülâziz-i Emevî ve Mehdî-i Abbâsî gibi harikulâde bir zühd-ü kalbi olmalı ki,aldanmasın" (Mektubat, s. 100) ifadelerine yer vermektedir. Bu ifadeler saltanat ve hilafetin çok ağırmesuliyetlerinin olduğunu, bu makamların hakkıyla ifa edilmesinin ne kadar zor olduğunu gösterdiği gibi, Mehdi’nin sözkonusugörevleri bihakkın yerine getirdiğine de işaret etmektedir.

Risâle-i Nur’da, Halife Mehdi’nin isminin zikredildiği yerlerden birisi de ahirzamanda gelmesi beklenilen"Mehdi"nin anlatıldığı bir bölümdür. Ahirzamanda gelmesi beklenilen Mehdinin siyaset, diyanet, saltanat,cihad gibi çok dairelerde vazifeleri vardır. Her asırda, meyusiyete düşen insanların "kuvve-i maneviyeleriniteyid" edecek, Al-i Beytten "bir nevi mehdiye" hükmünde zatlar çıkmıştır. Bunlar her alanda farklıfarklı insanlardır. İşte Mehdi-i Abbasi’den bu bağlamda sözedilir. Mesela, diyanet alanında Gavs-ı Azam ve Şah-ıNakşibend, Aktab-ı Erbaa [Dört büyük kutup: Abdülkadir-i Geylani, Ahmed-i Bedevi, Ahmed-i Kutai, ve Seyyid İbrahimDesuki’dir.] ve Oniki İmam’dır. Siyaset alanında da Mehdi-i Abbasidir. (Şualar, s. 509)

Halife Mehdi, Ehl-i Beyt ile aralarındaki bağı kuvvetlendirmek ve yakınlaşmayı sağlamak maksadıyla büyükgayret gösterdi. Tutuklu olanları serbest bıraktı. Elinden geldiği kadar sıkıntılarını gidermeye çalıştı.Hazret-i Ali soyundan gelenlerin bir kısmını devlet görevlisi olarak muhtelif yerlere gönderdi. Bazılarıyla görüşerekonların sevgisini kazanmaya çalıştı.

Mehdi’nin halifeliği sırasında ülke genelinde düzen sağlandıktan sonra Bizanslılarla önemli mücadeleleregirişildi. Bizanslıların yağma ve saldırılarına karşı askeri tedbirler alınarak istihkamlar güçlendirildi vehudutlara gereken önem verildi. Bizans ordularının saldırıları üzerine bir ordu hazırlanarak harekete geçildi. İslamordusu Ankara yakınlarına kadar ilerledi (779). Bizanslıların Suriye üzerinden ilerlemelerine karşı İslam ordusu daharekete geçti ve bazı kaleler fethedildi. 780 tarihinde de Halifenin oğlu Harun komutasındaki bir ordu Bizans üzerine gönderildi.Halife de Haleb’e kadar orduya refakat etti. Harun komutasındaki ordunun muhtelif akınları sonucunda İslam orduları Üsküdaryakınlarına kadar ilerlediler. Bizanslılar barış yapmak zorunda kaldı. Bu başarılarından ötürü Harun’a"er-Reşid" unvanı verildi.

Mehdi on yıl süren halifeliği boyunca çok büyük başarılar sağladı. İçerde muhalif güçlerietkisiz hale getirdiği gibi dış devletlere karşı da devleti güçlü hale getirdi. Vatandaşlarına karşı gösterdiğimerhamet ve adalet her kesimin saygı ve takdirini kazandı. Halkın büyük sevgisine mazhar oldu. 785 yılında Hakk’ınrahmetine kavuştu.