İbrahim Hakkı (Erzurumlu) (1703-1780)

On sekizinci yüzyılda yaşamış büyük İslam alimi ve şairlerindendir. Risale-i Nur’da da yer alan,"Mevlâ görelim neyler / Neylerse güzel eyler" veciz sözlerin yazarıdır. Hem din ilimleri hem de müsbetilimlerle uğraşan bir alimdir. Asırlar öncesinden vermiş bulunduğu ilmi bilgiler günümüzdeki bilgilerle önemli ölçüdeparalellik arz etmektedir.

İbrahim Hakkı, 18 Mayıs 1703 tarihinde Erzurum’a bağlı Hasankale ilçesinde dünyaya geldi. DervişOsman Efendi ile Hasankale’nin ileri gelenlerinden birinin kızı olan Şerife Hanife’nin oğludur. Dokuz yaşında ikenamcası tarafından babasının da bulunduğu Tillo’ya götürüldü. Babası daha önceden buraya gelip İsmail Fakirullah’abağlanmış ve burada kalmaktaydı. İbrahim Hakkı Tillo’ya gelince hem uzun zamandan beri görmediği babasını gördühem de Fakirullah Hazretleri ile karşılaşınca ona karşı derin bir sevgi ve hayranlık duygusu kendisinde uyandı. Uzunbir süre Tillo’da kaldı ve Fakirullah’ın ilim ve irfanından istifade etti.

İbrahim Hakkı, babasının vefatından sonra Erzurum’a geri döndü. Burada Arapça ve Farsça başta olmaküzere eğitimine ve ders almaya devam etti. Eğitimini tamamladıktan sonra tekrar Tillo’ya gitti. Bir süre burada kalarakFakirullah Hazretlerinin vefatına kadar hizmetinde bulundu. Bundan sonra tekrar Erzurum’a döndü ve bir süre imamlık yaptı.Bu arada hac farizasını yerine getirmek maksadıyla hacca gitti. Hac dönüşü Lübbü’l-Kütub adlı eserini yazdı. Bueserde kendi manzumeleri yer aldığı gibi Feridüddin, Sadi Şirazi, Nizam-ı Aruzi, Ömer Hayyam gibi meşhur şairlerinşiirlerini eserinde bir araya getirdi.

İbrahim Hakkı, 1747 yılında İstanbul’a gitti. Padişah I. Mahmud ile görüşerek takdirini kazandı.Saray kütüphanesinde çalışarak özellikle astronomi konusunda araştırmalarda bulundu. İstanbul’da bulunduğu sürezarfında kendisine müderrislik payesi de verildi. Daha sonra Erzurum’a geri döndü. Daha önce yaptığı gibi imamlıkvazifesine devam etti. Akabinde ilmi faaliyetlere daha fazla zaman ayırmak maksadıyla imamlık vazifesinden ayrıldı.Zamanının çoğunu Hasankale’de geçirdi. 1755 yılında tekrar İstanlbul’a gitti. Öncekine nazaran daha fazla kalarakilmi çalışmalarını devam ettirdi.

İstanbul dönüşünde yaptığı çalışmalarının da katkısıyla Marifetname’yi kısa sürede tamamladı.1763 yılında tekrar Tillo’ya gitti. Fakirullah Hazretlerinin oğulları tarafından ilgiyle karşılandı. Tillo’da kalmasınısağlamak ve babalarının yerine geçmesini temin etmeye çalıştılar. Kız kardeşlerini kendisiyle evlendirdiler. Birkez daha hacca gidip döndükten sonra Tillo’da talebe yetiştirmeye başlayarak dersler verdi. Ders verdiği gibi eserleriniyazmaya devam etti. Bir ara tekrar hacca gidip dönüşte Erzurum’a gittiyse de akabinde tekrar Tillo’ya döndü. Aynızamanda Fakirullah Hazretlerinin kızı olan hanımın, akabinde yine kayınbiraderi ve Fakirullah Hazretlerinin büyük oğluolan Hamza Ganiyullah’ın vefatları kendisini çok etkiledi. 22 Haziran 1780 yılında Hakkın rahmetine kavuştu. CenazesiFakirullah Hazretlerinin türbesine defnedildi.

İlme ve okumaya son derece ehemmiyet veren İbrahim Hakkı Hazretleri "İnsaniyye" adlı eserinde;"Bu zamanda en dürüst dost, en uygun meclis arkadaşı, en seçkin yoldaş, yârların en hayırlısı ve sevgililerinen sevgilisi kitaplar olduğu için bunların sohbetlerine meylimi salmışımdır" (Mustafa Çağrıcı; "İbrahimHakkı Erzurumî", TDVİA. 21. C. s. 306) sözlerine yer vermektedir. Gösterdiği büyük gayret ve yaptığı araştırmalarlakendisini çok iyi yetiştirdi. Arapça’ya hakim olduğu gibi Türkçe’yi de çok güzel kullandı.

Din ilimleriyle müspet ilimleri bir arada götürerek çok yönlü bir alim olarak tanındı. Sadece aklındoğrultusunda giderek yarı aydın bir alim olmadığı gibi, fen ilimlerini ihmal etmek suretiyle mutaassıp bir din adamıda değildi. Aklını fen, vicdanını da din ilimleriyle aydınlatmak suretiyle gerçeği bulmuş bir alimdi. Yoğun birbilgi birikimine sahip olup tıp, astronomi, anatomi, geometri, aritmetik, fizik, fizyoloji, felsefe, psikoloji,trigonometri, ahlak gibi muhtelif ilim dallarında geniş bir bilgiye sahip oldu.

Anatomi ve insan fizyolojisi ile ilgili verdiği bilgiler ve eserindeki kayıtlar bu günün bilgileriyleparalellik arz etmektedir. Bu meyanda on iki kaburganın yönleri, fonsiyonel özellikleri, bel kemiği ve bölümleri,bilek, el kemiklerinin görevleri gibi konularda vermiş bulunduğu bilgiler dikkat çekicidir. Diğer taraftan astronomiilmi ile ilgili dikkat çekici bilgiler vermektedir. Dünyayı çevreleyen hava tabakaları ve aralarında meydana gelen gelişmeler,güneş ısısının yerden yansıdığını, yansımaya yakın yerlerin daha sıcak olacağı, yüksek yerlere çıkıldıkçasıcaklığın düşeceği, yıldırım ve gök gürültüsünün mahiyetleri, ışık dalgaları ile ses dalgalarının yayılışındakizaman farkları vb. gibi konularda aktardığı bilgiler kendinden önceki alimlerin nakillerine dayandığı gibi, önemliölçüde kendi gözlemlerine de dayanmaktadır.

İbrahim Hakkı, geleneksel ilimleri takip ettiği gibi yeni gelişmeleri de takip etti. Özellikle astronomialanındaki yeni gelişmelerden haberdar oldu. Ona göre astronomi ile ilgili yeni hiçbir ilmi gelişme Allah’ın evreniyaratıp yönetmesi gerçeğine aykırı değildir ve olamaz. Bütün ilmi gelişmeler bu çerçeve içinde yorumlanabilir.Zaten, ilmi gelişmeleri din adına reddetmek çok büyük tehlikeleri ihtiva etmektedir. Bediüzzaman Hazretleri, dünyanınküre şeklindeki yuvarlaklık yorumuna şüphe ile bakanlara çeşitli alimlerin eserlerine müracaat etmelerini tavsiyeetmektedir. İsimleri zikredilip eserlerinin okunması tavsiye edilenlerden birisi de İbrahim Hakkı Hazretleridir. Dünyanınyuvarlak olduğunu aklına sığıştıramayana İbrahim Hakkı’nın arkasına düşmesini tavsiye eder (Muhakemat s. 49).Bediüzzaman devamla İmam-ı Gazali’nin çok şiddetli olan ikazını hatırlatır; "Kim küreviyet-i arz gibi bürhan-ıkat’iyle sabit olan bir emri dine himâyet bahanesiyle inkâr ve reddetse, dine cinayet-i azîm etmiş olur. Zira bu sadâkatdeğil, hıyânettir".

İbrahim Hakkı, hayatın en yüksek gayesini marifet ve marifetin en yüce derecesini de Marifetullah olarakaçıklar. Marifetullahın anahtarı kendini bilmektir. Kendini bilmenin anahtarı da alemi bilmektir. Kendini hakkıylaokuyabilen Cenabı Hakkın fiil ve sıfatlarına vakıf olabilir. İnsan, emrine verilenler üzerinde tasarrufta bulunmaimkanına sahip olduğu gibi, hem kendisini hem de kainatı tasarrufu altında bulunduran birinin varlığını anlayarakRabbine ulaşabilir. Ebedi kurtuluşa ermenin yegane yolu Kur’ân-ı Kerim ve Resulullah’ın sünnetiyle amel etmektir. Buaynı zamanda her türlü ferdi ve sosyal problemlerin çözülmesini de sağlar.

İbrahim Hakkı, ilmi sonuçlarla çatışır gibi görünen hadislerin tevili yoluna gidilebileceğini söyler.Öküz ve balık kıssasının tevilini yaparken, bunun öküz ve balık burcu olarak yorumlanması gerektiğinibelirtmektedir. Diğer taraftan her şeyin din alimlerinden sorulmasının gerekmediğinden söz eder. Meselâ, dinîmeseleler dışındaki dünyevi işlerin din alimlerinden sorulmasına gerek olmadığına hükmeder. Bu ifadelerle pozitifilimler konusunda uygulanacak metoda açıklık getirir.

Eserleri:

Eserlerini Türkçe, Arapça ve Farsça dillerinde yazdı. Bir kısım eserleri manzum şeklindedir. Kaside,gazel, rubai ve kıtalarında dini ve ilmi konuları işledi. Bu konulardaki fikirleri ustalıkla dile getirdi. En meşhureseri Marifetname’dir. Gerek dini gereksi din dışı konuları ihtiva eden ansiklopedik bir eserdir. Bu eser dini ve ilmianlayışını yansıtması açısından da ayrı bir öneme sahiptir. Bu eserin bir çok yazması olduğu gibi çok sayıdabaskısı da yapılmıştır. Muhtelif bölümlerden oluşan Divan’ı oğlu İsmail Fehim için tertip edilmiştir. Bu eser366 gazelden oluşmaktadır. Bu eserde Arapça ve Farsça şiirler de yer almaktadır.

İnsaniyye adlı eseri çok geniş hacimlidir. Bu eser üç ayrı dilden ve yüz kırk kitaptan toplananbilgilerle vücuda getirilmiştir. Bu eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesinde bulunmaktadır. Mecmuatü’l-İrfaniyyederleme bir eserdir. Bazı ayet ve hadislerle ilgili olarak İslam alimleri ve düşünürlerinin fikirleri nakledilmektedir.

Çok sayıda eser vermiş olup bazıları şunlardır: Mecmuatü’l-Maani, Meşariku’l-Yûh, Sefinetü’r-Ruh,Kenzü’l-Fütûh, Urvetü’l-İslâm, Hey’etü’l-İslâm, Tuhfetü’l-Kirâm vs.