Bismarck (1815-1898)

"Sana Muâsır Bir Vücud Olamadığımdan Müteessirim Ey Muhammed! (a.s.m)"

BediüzzamanHazretlerine, Osmanlı Devleti’nin akıbeti sorulduğunda; bir Avrupa devletine hamile olduğunu ve doğuracağını beyanetmişti. Diğer yandan, Avrupa’nın da İslami bir devlet doğuracağını yıllar öncesinden beyan etmişti. Avrupa’damuazzam inkılapların olacağını ve oralarda İslam güneşinin parlayacağına dair çeşitli deliller göstermiştir."… Amerika ve Avrupa’nın zeka tarlaları Mister Carlyle ve Bismarck gibi böyle dahî muhakkikleri mahsulat vermesineistinaden, ben de bütün kanaatimle derim ki: Avrupa ve Amerika İslamiyetle hamiledir; günün birinde bir İslamî devletdoğuracak…" (Tarihçe-i Hayat s. 82).

Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur’da Bismarck’ ın "on dokuzuncu asrın en akıllı ve en büyük birfilozofu ve siyasetin ve içtimaiyat-ı beşeriyenin en mühim bir şahsiyeti" olduğundan bahsederek İslamiyet hakkındakimüjdelerle süslü ifadelerine yer vermektedir: "Başka kitaplar, hiçbir cihette Kur’ân’a yetişemez. Hakiki sözodur, onu dinlemeliyiz" (Emirdağ Lahikası, s. 234)

Bismarck’ın İfadeleri

Alman devlet adamı ve şansölyesi, Alman ulusal birliğinin kurulmasında, belki de en önemli rolü oynamışkişi olan Prens Bismarck’ın Hz. Muhammed ve Kur’an’ı Kerim ile ilgili sözleri, hakikatlere hayranlığının güzelifadesidir (İşaratü’l-İcaz, s. 262):

"Sana Muâsır Bir Vücud Olamadığımdan Müteessirim Ey Muhammed! (a.s.m)

Muhtelif devirlerde, beşeriyeti idâre etmek için taraf-u Lâhûtîden geldiği iddiâ olunan bütün münzelsemâvî kitapları tam ve etrâfıyla tetkik ettimse de, tahrif olundukları için, hiçbirisinde aradığım hikmet ve tamisâbeti göremedim. Bu kanunlar değil bir cemiyet, bir hâne halkının saadetini bile temin edecek mâhiyetten pek uzaktır.Lâkin, Muhammedîlerin Kur’ân’ı bu kayıttan âzâdedir. Ben Kur’ân’ı her cihetten tetkik ettim, her kelimesinde büyükhikmetler gördüm. Muhammedîlerin düşmanları, "Bu kitap Muhammed’in (a.s.m.) zâde-i tâbı" olduğunu iddiâediyorlarsa da, en mükemmel, hattâ en mütekâmil bir dimağdan, böyle hârikanın zuhûrunu iddiâ etmek, hakîkatlere gözkapayarak, kin ve garaza âlet olmak mânâsını ifade eder ki, bu da ilim ve hikmetle kabil-i telif değildir. Ben, şunuiddiâ ediyorum ki:

Muhammed (a.s.m.) mümtâz bir kuvvettir. Destgâh-ı Kudretin böyle ikinci bir vücûdu imkân sahasınagetirmesi ihtimâlden uzaktır.

Sana muâsır bir vücud olamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed (a.s.m.)! Muallimi ve nâşiriolduğun bu kitap senin değildir. O Lâhûtîdir. Bu kitabın Lâhûtî olduğunu inkâr etmek, mevzû ilimlerin butlânınıileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için, beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir."

Prens Otto Von Bismarck

Bismarck, ordudan ayrılıp toprakla uğraşan Prusyalı eski bir subayın oğlu olarak dünyaya geldi(1815). Altı-oniki yaş arasını sıkı bir eğitim ve disiplinin uygulandığı yatılı okulda geçirdi. 1835 yılındahukuk eğitimini tamamladı. 1839 yılında annesinin ölümü üzerine Pomeranya’ya yerleşti. 1847 yılında Prusya eyaletmeclisine seçildi. Daha sonra Frankfurt diyet meclisinde Prusya’yı temsil etti. Bir ara Petersburg ve Paris’te büyükelçilikyaptı.

Berlin’e geri çağrıldıktan sonra devlet bakanı, ardından başbakan oldu. Dışişleri bakanlığınıda beraber yürüttü. Alman imparatoru I. Wilhem ile uyumlu çalışarak çok sayıda reform yaptı. Prusya ordusunu çok güçlühale getirdi. İmparator ile başlayan etkili işbirliği yirmi altı yıl sürdü (1862-1888). Alman birliğinin kurulmasındakien büyük rolü Otto von Bismarck üstlenmiştir. Önce Avusturya’yı sonra da Fransa’yı yenen Prusya orduları, Paris’egirdikten sonra Almanya’nın İmparatorluk olduğu ilân edilmiş ve Versailles Sarayı’nda düzenlenen bir törenle Wilhelm,"Kayzerlik tacı"nı giymiştir.

Alman siyasî tarihi 1803’den beri bu devletin daima genişlemeye çalıştığını göstermekle beraber,Bismarck devri büyük Alman Birliğinin güçlü temeller üzerine kurulduğu dönemdir. Bismarck’ın yönetimden ayrılmasındansonra, ırkçılık kendini göstermeye başladı. Bismarck dönemi milletlerarası dengelerin çok titiz bir şekilde gözönüne alınmasına rağmen, ondan sonra yayılmacılık siyasetinin izlenmesi, Almanya’ya pahalıya mal oldu ve bu süreçBirinci Dünya Savaşı ile son buldu.

Alman Birliği ve Bismarck

XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar bugünkü Almanya sınırlarında onlarca bağımsız prenslik yeralıyordu. Bu prensliklerin sayıları Viyana Kongresi’nden sonra azaltılmıştı ve bir Germen Konfederasyonu kurulmuştu.Bugün Almanya’nın doğusu ve Polonya toprakları üzerinde kurulu olan Prusya güçlenerek bu prenslikleri birleştiripAlmanya Ulusal Birliği’ni oluşturmaya çalışıyordu. Bu yolda Prusya’nın en önemli rakibi Avusturya’ydı. Prusya’nınAlman Ulusal Birliği’ni kurabilmesi için Danimarka ve Fransa ile de savaşması gerekliydi. 1867 yılında iki Alman dükalığıolan Schlezwig ve Hollestein’i ele geçirmek amacıyla German Konfederasyonu adına Prusya ve Avusturya Danimarka’ya savaş açtı.Savaştan sonra bu iki dükalığın yönetimi konusunda Prusya ve Avusturya arasında anlaşmazlık çıktı. Prusya BaşbakanıBismarck, Fransa ve Rusya’nın tarafsızlığını sağladıktan sonra Avusturya’ya savaş açtı ve 1866’da bu ülkeyiSadowa’da yenilgiye uğrattı. Bundan sonra 1867’de Prusya’nın denetiminde Kuzey Germen Konfederasyonu kuruldu. Bismarck,Avusturya’dan sonra Fransa’nın da gücünü kırmak istiyordu. Be sefer Avusturya ve Rusya’nın tarafsızlığını sağladıktansonra Fransa’ya savaş açtı.

1870’te Sedan Savaşı’nda yenilen Fransa’nın böylece Katolik Alman prenslikleri üzerindeki denetimi kırılmışoldu. Prusya 1871 Frankfurt Barışı ile Alsace-Lorraine’i de ilhak etti. Bundan sonra Mein akarsuyunun güneyindeki KatolikAlman devletçikleri Prusya’ya katıldılar ve böylece Alman Ulusal Birliği kurulmuş oldu. Prusya Kralı Alman İmparatoru,Bismarck da Alman Şansölyesi ünvanını aldılar.

1.Wilhelm’in ölümü, yeni imparatorun farklı bir siyaset takip etmesi, Bismarck’ın da başbakanlıktanayrılmasıyla Avrupa tarihinde çok önemli bir dönem sona erdi.