Ahmed Bin Hanbel (780-855)

Dört büyük imamdan birisi ve Hanbeli Mezhebi’nin imamı olan Ahmed bin Hanbel, 780 yılında Bağdat’ta doğdu.Ailesi Merv’den Bağdat’a göç ettiği için Merv’de doğduğunu nakledenler de vardır. Oğlu Salih tarafından düzenlenipbildirilen soy kütüğüne göre, soyu Peygamber Efendimiz’in (asm) soyu ile birleşmektedir. Büyük hadis ve fıkıh alimiolan imamın künyesi; Ebu Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel eş-Şeybani el-Mervezi şeklindedir.

Dedesi, Emeviler devrinde Serahs valiliği yaparken, babası da Abbasi ordusunda görev aldı. Otuz yaşlarındaolduğu sırada babası vefat etti. Bağdatlı alimlerden bir süre ders aldıktan sonra hadis öğrenmeye ağırlık verdi.Bu alanda tanınmış alimlerden Hüşeym b. Beşir, Süfyan b. Uyeyne, Yahya b. Said el-Kattan, Abdurrahman b. Mehdi’denders aldı. Ayrıca, İmam-ı Şafii’den de ders aldı. Bir çok alimden ders alırken; İmam Buhari, Müslim, Ebu Davud,Tirmizi, Nesai başta olmak üzere tanınmış hadis alimleri de kendisinden ders aldılar.

Hadis öğrenme konusunda her türlü fırsatı değerlendirirken bu amaçla bir çok merkeze gitti. Küfe,Basra, Mekke, Medine, Dımaşk, Halep, Cezire gibi beldelere bazen bir kaç kez gitti. Çoğu zaman yol parası bulmakta güçlükçekti. Hadis öğrenmek maksadıyla Yemen’e gidebilmek için, kervancıların yanında deve bakıcılığı yaptı. Beş kezyaya olarak hacca gitti. Bu yolculuktaki en önemli maksatlarından birisi Hicaz’daki alimlerden hadis öğrenmekti. Kırk yaşınagelinceye kadar eğitimine ara vermeden devam etti. Çok güçlü bir hafızaya sahip olması, çok sayıda hadisi rivayetettiğinden dolayı, bazen etrafında hadis dinlemek maksadıyla bulunanların sayısı beş bine kadar ulaştı.

İslam alimleri ve din büyüklerinin büyük ekseriyetinin uğradığı sıkıntı ve işkencelerden o danasibini aldı. Mu’tezile Mezhebi mensuplarının tesirinde kalan Abbasi halifesi Me’mun zamanında çok büyük işkencelereuğradı. İslam’ın özüne aykırı fikirlere katılmadığı ve Mu’tezile müntesiplerinin fikirleri doğrultusunda görüşbeyan etmediğinden hapse atıldı. Halifenin kendisiyle görüşmek istemesi üzerine, Bağdat valisi İshak b. İbrahimtarafından zincire vurulmuş bir şekilde, Tarsus’a doğru yola çıkarıldı. Ancak, Tarsus’a varmadan halifenin öldüğühaberi geldi. Bunun üzerine geri getirilerek Bağdat’ta tekrar hapsedildi.

Yeni halife Mu’tasım da aynı politikayı devam ettirdi. Halife, başkadısı Ahmed b. Ebu Duad ve güvendiklerikişiler, fikirleriyle Ahmed b. Hanbel’i susturamadıklarını görünce işkence yapılması emrini verdi. Çünkü,kesinlikle fikirlerinden, doğru bildiklerinden taviz vermedi. "İmam-ı Ahmed ibni Hanbel gibi bir mücahid-i ekber,Kur’ân’ın birtek meselesi için hapiste pek çok azap verilmiş ve şekvâ etmeyerek, kemâl-i sabırla sebat edip omeselelerde sükût …" (Lem’alar, s. 264) etmedi. Şiddetli kamçı darbelerine rağmen fikirlerinden vazgeçmedi.Uygun ifadeler kullanmak kaydıyla serbest bırakılma teklifini de reddetti. Bunun üzerine işkencelerin dozu arttırıldıve bizzat halife nezaretinde yapıldı. Bir ara halife onu serbest bırakmak istediyse de, başkadı, fikirlerinden dolayıdinden çıktığını ve Hanbel’in serbest bırakılmasının uygun olmayacağını iddia ederek mani oldu.

İki buçuk yıla yakın devam eden büyük işkencelerden sonra serbest bırakıldıysa da gözaltındabulundurulmaya devam ettirildi. Yanlış fikirlerin okulda ders olarak okutulmaya başlanmasıyla galeyana gelip ayaklanmakisteyen halkı, isyandan vazgeçirerek sabretmelerini tavsiye etti. Buna rağmen, halk ile görüşmesi ve halifenin bulunduğuyerde ikamet etmesi yasaklandı. Hatta Cuma namazlarına gitmesine bile izin verilmedi.

Halife Mutevekkil, kendisi hakkında ileri sürülen bazı iddiaların asılsız çıkması üzerineHanbel’in gönlünü almak maksadıyla bazı hediyeler verdi. Halifeye kızgın olduğundan değil de haram karışmış olduğugerekçesiyle hediyeleri kabul etmek istemedi. Fakat, başına daha büyük belaların açılmasından korkan yakınlarınınisteği üzerine kabul etti. Ancak, aldığı hediyelerin tamamını ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Bundan sonra halifeninhiçbir hediyesini kabul etmeyeceğini kesin bir dille ifade ettiği halde kendisinden habersiz ailesine maaş bağlandı.Halifenin verdiklerini alan oğullarına gücendi. Bundan sonra kendi evlatlarının hiçbir lokmasını yemedi. Kadılık görevininkabul eden oğlu Salih’e de kırıldı.

31 Temmuz 855 Cuma günü Bağdat’ta vefat ederek Hakk’ın rahmetine kavuştu. Cenazesinde yaklaşık altmışbini kadın olmak üzere sekiz yüz bine yakın insan toplandı. Ömrü boyunca hiç kimsenin yardımını kabul etmedi.Reddettiği büyük ikramların başkaları tarafından kabul edildiğini söyleyen oğlu Salih’e; "Sakın, kendilerinidenemek için onlardan bir kesimi faydalandırdığımız dünya hayatının çekiciliğine gözlerini dikme! Rabbinin nimetihem daha hayırlı, hem de daha süreklidir." (Tâhâ Suresi, 131) ayetini okuyarak, Allah’ın vereceği rızkın dahahayırlı olduğunu söyledi.

İmam-ı Şafii, Hanbel Hazretlerine ders veren hocalarındandır. İbn Hanbel, çok sevdiği ve her sabahseher vakti kendilerine dua ettiği altı kişiden biridir. İmam-ı Şafii onun hakkında; Bağdat’ta ondan daha faziletli,müttaki, alim ve fıkıh alim bir kimse görmedim, ifadelerini kullanmıştır. Bediüzzaman Hazretleri, "Bir milyonhadisi hıfzına alan" imam olarak tarif eder. (Şualar, s. 348)

İmam-ı Hanbel, yazdığı her hadisle amel etmeye özel gayret gösterdi. Çalışmasının büyükekseriyetini hadis ilmine vakfetti. Ona göre fıkıhçı sayılabilmek için iyi bir hadis alimi olmalı, en az dört yüzbin hadisi ezbere bilmeli, sıhhatinden emin olmadığı rivayetlerle amel etmemelidir. Hadis rivayet edenlerin dürüstlüğüneözel önem vererek, emin olmadığı nakilcilerden hadis rivayet etmemeye çalıştı. Topladığı hadisleri vefatındansonra, oğlu Abdullah ve talebesi Ebu Bekir el-Katii tarafından kitap haline getirildi.

İmam-ı Hanbel, velilerin keramet göstermesinin mümkün olduğunu ancak, harikulade olay gösteren her kişininveli olduğuna hükmedilemeyeceğini söyler. Ona göre kimin veli olduğunu bilmek mümkün değildir. Çok sayıda Ashab-ıKiramdan kerametin meydana gelmeyişini, imanlarını kuvvetlendirmek için vasıtaya (keramete) muhtaç olmadıklarınındelili olduğuna hükmeder.

Risale-i Nur’da, kendilerini Ahmed bin Hanbel mezhebinden sayan Vehhabiler konusunda çok önemli bilgilermevcuttur. Vehhabiliğin, Haricilerin izinde gittiği ve ecdadları olduğuna işaret edilmektedir. Bu mezhebe mensup olanlarınifrata kaçmalarına sebep teşkil eden meseleler açıklığa kavuşturulmaktadır. (Mektubat, s. 352-356) İmam-ı HanbelHazretlerini taklit etme konusunda ise şu bilgiler yer almaktadır:

"Hem, Vehhâbiler kendilerini Ahmed İbni Hanbel mezhebinde saydıkları için, Ahmed İbni HanbelHazretleri bir milyon hadîsin hâfızı ve râvîsi; ve şiddetli olan Hanbelî mezhebinin reisi ve halkı Kur’ânmeselesinde cihanpesendâne salâbet ve metânet sahibi bir zât olduğundan, onun bir derece zâhirî ve mutaassıbâne veAlevîlere muhâlefetkârâne mezhebinden din nâmına istifade edip, bir kısım evliyânın türbelerini tahrip ediyorlarve kendilerini haklı zan ediyorlar. Halbuki, bir dirhem hakları varsa, bazen on dirhem ilâve ediyorlar." (Mektubat,s. 353) Böylece, İmam’ın hassasiyeti yanlış anlaşılıp yanlış uygulanmakta ve tahribata yol açılmaktadır.

Eserleri

1- El-Müsned; En meşhur hadis kitabıdır. 700 bin hadis arasından seçilmek suretiyle oluşturulan ve 30bin hadisi ihtiva eder, hadis külliyatları arasında en hacimli iki külliyattan birisidir.
2- Kitabü’s-Sünne; Kader, deccal, melekler, rü’yetullah, kürsi ve ahirete ait fikirlerini ihtiva eder.
3- Kitabü’z-Zühd; İki bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde başta Peygamber Efendimiz (asm) olmak üzere büyükpeygamberlerin takvalarından söz eder. İkinci bölümde ise on dokuz büyük sahabe ve on altı tabiin hakkında bilgiverilmektedir.
4- Kitabü’l-İlel ve Ma’rifetü’r-Rical; Hadis rivayet edenler hakkındaki görüş ve düşüncelerini ihtiva eder.
5- El-Mesa’il; Fıkıh, akaid, ve ahlak ile ilgili olarak talebeleri ve başkları tarafından kendisine sorulan sorularaverdiği cevapları ihtiva eder (M. Yaşar Kandemir; "Ahmed b. Hanbel", TDVİA, II. C. s. 77-79).

Bunların dışında da çok sayıda eserleri mevcuttur. Eserlerinin büyük ekseriyeti vefatından sonra oğullarıve talebeleri tarafından derlenmiştir.