I. Masa “İnsanî Değerler ve Milliyet”


İnsanî Değerler ve Milliyet

  1- Kadir Akbaş (Oturum Başkanı)
2- Dr. Hakan Yalman (Sekreter)
3- Prof. Dr. İdris Şengül
4- Prof. DR. Mahmut Kaplan
5- Prof. Dr Hüseyin Elmalı
6- Doç. Dr. Cüneyt Eren
7- Doç. Dr. Recep Ardoğan
8- Doç. Dr. Levent Bilgi
9- Doç. Dr. Nevzat Bayhan
10- Yrd. Doç. Dr. Veysel Kasar
11- Sadık Yalsızuçanlar
12- Taha Çağlaroğlu

1- İnsanlık ağacının peygamberlik dalında gelişen insanî değerler, meyvesi sevgi ve dostluk temelli bir varlık algısı oluşturmuştur. Bu algı ile, her insanın ve her varlığın temelinde olan muhabbet hakikatiyle tanımlandığı ve kâinatla barışçı ilişkilerin geliştirildiği bir hayat modeli doğmuştur.

2- Peygamberler huzurlu, barış dolu ve kucaklayıcı bir hayat modelinin öncüsü olmuşlardır. Varlığın müslim olduğu yaklaşımından ortaya çıkan bu davranış modeli insanlığın barış arayışının da temelini teşkil etmiştir. İnsanlığın milletler ve kabileler şeklinde yaratılmasının hikmeti, tanışmak ve kaynaşmaktır. Bu irfanî mirasın izlerini ülkemizin yakın tarihinde de görmek mümkündür. Osmanlı Medeniyeti’nde vahdet yaklaşımı üzerine bina edilmiş varlık algısının ürettiği ‘insanî değerler’ örneği olan pek çok olay yaşanmıştır. Kardeşliğin anlam dünyasını genişleten Bediüzzaman, kendisine eziyet edenlere hakkını helâl etmiş, köpeğin dahi gıybetinin yapılmasına izin vermemiş, kuru dalları bile kardeş olarak görmüştür. Bu kuşatıcı vahdet anlayışı milletleri de bu çerçevede tanımlamıştır.

3- Benlik ve bencillikten kaynaklanan üstünlük iddiası ile yapılmış etnik tanımlamalar, şeytanla başlayan bir süreç olarak değerlendirilmiştir. İnsanlıkta kardeşlik ilkesiyle bütün insanlığı bir görme zenginliği İslâmiyet kavramının içini dolduran en önemli vurgu olmalıdır.

4- Irkçılık, hikmetten uzak Batı felsefesinin insanlığa musallat ettiği bir hastalıktır. Parçalayıp yutmakla beslenen bu yaklaşım; süregelen savaşların, kavgaların, vahdete ulaşmanın önündeki en büyük engeldir. Irkçı yaklaşımlar, İslâm toplumları arasında ayrılık tohumları ekmiş,  düşmanlıklara sebep olmuştur. Yine ülkemizde yaşayan değişik etnik ve kültürel gruplar arasında oluşturulmaya çalışılan husûmet ve kavgalar, bu planın uygulanmasından ibarettir.

5- Büyük ölçüde cehaletten beslenen bu sorunun çözümü için işe eğitimden  başlanmalıdır. Bu anlamda  ders kitaplarında ve eğitim müfredatında yer alan ırkçı vurgular temizlenmelidir.,

6- Ülkemizin dinî, kültürel ve etnik zenginliği gözetilmeli, yeni anayasada bu zenginliklerin korunması teminat altına alınmalıdır. Çoğulcu, demokratik ve hukuka dayalı yeni bir anayasal nizam tesis edilmelidir.

7- Eğitimin aslî hedefi kâmil insan yetiştirmek olmalıdır.  İmanla ve ameli salihle beslenen fertlerin oluşturduğu sağlıklı bir toplum, insaniyet kardeşliği duygusu ile dünya barışının teminatı olacaktır. Asıl özgürlük, ötekinin özgürlüğüdür. Bu anlayış barış zemininin güçlenmesine katkıda bulunacaktır. Bu çağrı vicdanlarda karşılık bulunca hazımsızlıklar ortadan kalkacak; saygı, sevgi, huzur ve esenlik dolu bir dünya doğacaktır.