V. Masa “Hürriyet”


“Hürriyet”

Katılımcılar
Av. Kadir AKBAŞ
Prof. Dr. Ahmet BATTAL
Doç. Dr. Bekir Berat ÖZİPEK
Doç. Dr. Levent BİLGİ
Dr. Recep ARDOĞAN
Dr. Ömer ERGÜN
Dr. Cemil ERTEM
Prof. Dr. Adnan ARSLAN
Prof. Dr. Recep ŞENTÜRK
Prof. Dr. Servet ARMAĞAN
Turgay OĞUR
İbrahim ERDOĞAN

  1. Allah’ın insanlığa bir ihsanı ve imanın bir özelliği olan hürriyet; Allah’a samimi kul olmak, Rab olarak Allah’tan başkasını tanımamaktır. Zalimler karşısında zillet göstermemek, başkalarını da zorbalıkla zillete düşürmemek, imanın bir özelliği olan hürriyetin gereğidir.
  2. Said Nursi’nin öngördüğü gibi yeni devir “malikiyet ve serbestiyet devri”dir. Beşerin fıtrî hürriyetini aradığı bu devirde, Müslümanlar yeni dönemin öncüsü olmalıdırlar.
  3. Dünyanın artık küresel bir köy haline geldiği yeni dönemde fikirlere engel koyan değil, engelleri aşan kazanacaktır. Bu bağlamda, fikir ve düşünce hürriyetinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
  4. İslam milletlerini kayıtlayan istibdat zincirlerini kırıp dağıtacak, meşveret ve şuradır.
  5. İslam dünyasındaki hürriyet hareketleri hiçbir milli veya ferdi çıkar hesabı yapılmaksızın desteklenmeli, taraflar şiddet kullanmaktan kaçınmalıdır.
  6. Devlet bireye bir din ve ahlak tercihi dayatmaktan kaçınmalı, ahlaklı ve faziletli bir toplum teşkilinde sivil toplum öncü olmalı, devlet bu çalışmaları teşvik etmelidir.
  7. “Ahlaksızlık” bir “ahlak tercihi” değildir. İnsanın kendi maddi varlığını ortadan kaldırmasına izin verilemeyeceği gibi, kendi iradesini ortadan kaldırmasına da izin verilemez.
  8. Memuriyet ve siyaset millete hizmetkârlık niyetiyle ve adaletle olmalı, hak ve hürriyeti ihlal eden despotluğun vasıtası olarak görülmemelidir.
  9. İnsanların birlikte yaşama mecburiyetleri, hürriyetlerin sınırlandırılmasını da kaçınılmaz kılmaktadır. Bediüzzaman bu noktada herkesin meşru davranışlarında serbest olması gerektiğini ifade eder.
  10. Bediüzzaman’ın yüz yıl önce irad ettiği Şam Hutbesi; aşağılanmayı, insan onurunun hiçe sayılmasını kabullenmeyen, haksızlar ve zalimler karşısında alçalmayan, küçülmeyen, mazlumları aşağılamayan, insanlık onurlarını zedelemeyen; zalimlere dalkavukluk yapmadığı gibi zayıf ve güçsüzlere de zorbalıkla davranmayan, zorla hükmetmeyen, kibirlenmeyen, şefkatle donanmış imanlı bireylerden oluşan bir İslam toplumu tasavvur etmektedir.