I. Masa “Risale-i Nur’da Din-Siyaset-Devlet Telakkileri”


“Risale-i Nur’da Din-Siyaset-Devlet Telakkileri”

Katılımcılar:
Doç. Dr. Adem Ölmez (Oturum Başkanı)
Yrd. Doç. Dr. Ömer Ergün (Sekreter)
Prof. Dr. Ali Bakkal
Prof. Dr. Mevlüt Uyanık
Doç. Dr. Ahmet Yıldız
Doç. Dr. Murat Tümay
Doç. Dr. Recep Ardoğan
Yrd. Doç. Dr. Ali Bengi
Yrd. Doç. Dr. Abdulnasir Yiner
Yrd. Doç. Dr. Celil Bozkurt
Yrd. Doç. Dr. Levent Bilgi
Mehmet Akbaş
Mehmet Kaplan
Mustafa Öksüz
Mustafa Usta

  1. Bediüzzaman’ın siyasete bakışı ilkeseldir, siyasette tarafgirliğe karşıdır.
  2. Risale-i Nur hareketi “müsbet hareket” ilkesini esas alan, iktidarı hedeflemeyen bir harekettir.
  3. İman hizmetini önceleyen cemaat ve grupların karar verme süreçleri meşveret ilkesine göre biçimlenmelidir.
  4. Bediüzzaman’ın istiaze ettiği siyaset, dindar bir takım insanların sadece siyasi görüş ayrılıklarından dolayı tekfir edilmesinedir; siyasi iltizamın dini iltizamın yerine ikame edilmesinedir; yoksa siyaseti yok sayma ve reddetme tavrı yoktur. Siyasetin ahlak dışı olanından istiaze etmiştir, siyaseti şeytanlaştırmamıştır.
  5. Bediüzzaman’ın siyasetle kurduğu ilişki otokratlık-demokratlık yelpazesine göre farklılaşmıştır. Toplumsal temsil ve duyarlılığın bulunmadığı otokratik siyaseti boykot ederken, demokratik siyasetle yol gösterme ve “doğru” politikalar konusunda dayanak noktası olma ölçüleri üzerinden bir ilişki kurmuştur.
  6. Dinin bir otorite tarafından himaye edilmesine ihtiyaç yoktur. Bediüzzaman kafalarımızdaki bir otoritenin dini koruması yönündeki anlayışı tenkit etmektedir. “İslamiyet güneş gibidir üflemekle sönmez.”
  7. Risale-i Nur hareketi tavandan tabana değil tabandan tavana yönelik bir tecdid hareketidir.
  8. Siyaset adalet, meşveret hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanmalıdır.
  9. Siyaset rekabet ve tarafgirlik alanı olduğu içindin adına siyaset yapılmamalıdır. İktidar gücünü ele geçirebilmek için dinin ve dini duyguların araçsallaştırılması camın elmasa tercih edilmesi sonucunu doğurur ki; kişinin inancı açısından bu son derece tehlikeli ve riskli bir durumdur.
  10. Bediüzzaman bireysel ve toplumsal yaşamın (cemaat veya cemiyetler dahil) her alanına ilişkin ihlas ve tevhid odaklı bir Kur’anî bakış sunmaktadır. Dolayısıyla vazifemizin rıza-yı ilahiye göre sırf hizmeti imaniyeyi yapıp vazife-i ilahiyyeye karışmamak ve maddi, siyasi, dünyevi, şahsi ve cemaati her türlü menfaatten uzak durmak olduğunu ifade etmektedir.
  11. Bediüzzaman’ın siyasi tecdidi hürriyet temellidir; müsbet hareket, manevi cihad, şefkat ve adalet ilkeleri üzerinden evrensel barışı amaçlayan bir perspektif sunar.