VII. Masa “Milliyetçilik Masası”


Ahmet Akman
Akif Göçer
Dilek Polat
Elif Altuner
Merve Baybara
Mustafa Seçkin
Ömer Faruk Alakuş
Ramazan Ağırağaç
Ramazan Sarıaltın
Rıdvan Yıldız
Rıfat Uçum
Şuranur Biçer

1- Menfi milliyet fikrinin pratikteki karşılığı olan milliyetçilik başka milletleri yutmakla beslenen bir canavardır ve İttihad-ı İslam’ın önündeki en büyük engeldir. Müspet milliyet fikri ise milli özellikleri İslamiyet’e zırh ve hizmetkâr yaparak İttihad-ı İslam’a kuvvet vermektir. Menfi milliyet fikri yerine İslam kardeşliği esas tutulup, müspet milliyet fikri uygulanmalıdır.
2- Menfi milliyet fikri, Cumhuriyetin kuruluşunda Kemalizm’in temel hareket noktalarından biri olmuş, ulus devlet projesiyle, toplumumuzda var olan İslam milliyeti kavramının yerine kavmi milliyetçilik olgusu yerleştirilmiştir. Bu yaklaşım bölünme, çatışma olgularını körüklemiş;  yüzyıllardır aynı çatı altında yaşadığımız diğer Müslüman kavimlerle aramızın açılmasına sebebiyet vermiştir.
3- Bediüzzaman, insan fıtratında var olan menfi şeyleri “terk et” demek yerine onları asıl kaynaklarına, müspet alanlara yönlendirme prensibini kabul etmektedir. İnsanın duygularının galeyanda olduğu gençlik çağı, ‘milliyetçilik ideolojisi’ tarafından istismar edilmektedir. Bu istismarın önlenmesi ve duyguların olumlu faaliyetlere kanalize edilmesi için gençlerin; “bütün müminler kardeştir” prensibi etrafında iman, ahlak ve vicdan eğitimine önem verilmelidir.
4- Bir toplumun dış dünya ile entegrasyonu ne kadar az ise milliyetçilik akımları o nisbette kuvvetli olur. Milletlerarası iletişim arttıkça menfi fikirlerin ortadan kalkması kolaylaşır.
5- İttihad-ı İslam’ı gerçekleştirecek olan ülkeler, farklılıklarını ihtilaf sebebi değil, zenginlik olarak görmelidir.
6- İnsanda fıtraten tarafgirlik hissi vardır. İnsan, bu his ile kendi milletine muhabbet eder. Ancak kendi milletine olan tarafgirliği ve muhabbeti başkasının inkârına yol açmamalıdır. Bu bağlamda sevginin mikyası “Üstünlük ancak takvadadır.” ayeti ile belirlenmelidir.
7- Hakiki milliyetimizin esası, ruhu İslâmiyet’tir. Müslümanlar ancak kardeştirler. Buna binaen Müslüman olarak bizlere düşen, etnik farklılığımızı İslam potasında eritmektir. Ta ki hakiki kardeşlik bağımız ve kaybettiğimiz İttihad-ı İslam bize geri dönsün.
8- Bediüzzaman Said Nursi, İttihad-ı İslam için yöntem birliği değil, hedef birliğinin gerektiğini ifade eder.
9- Allah’ın insanları kavimler halinde yaratmasının hikmeti; farklı özelliklerimizle birbirimizi tamamlamamız, dayanışma, muhabbet ve kardeşlik bağını güçlendirmemizdir. Irki farklılıklarımız rekabet, düşmanlık ve üstünlük yarışı için kullanılamaz.
10- İttihad-ı İslam’ın hedefi muhabbettir, sevgidir, sağlam deliller ile gayr-ı Müslimleri ikna ederek dünya barışını sağlamaktır.