Günümüz Meseleleri ve Medresetüzzehra – Müfid Yüksel


Risale-i Nur Enstitüsü’nün 2019-2020 Pazar Seminerleri kapsamında Müfid Yüksel “Günümüz Meseleleri ve Medresetüzzehra” semineri verdi. Öncelikle isimler, eserler ve havzalar üzerinden İslam ilim geleneğinin tarihî arka planını ortaya koyan Yüksel, konuyu çeşitli belgelerle de destekleyerek zengin bir sunum ortaya çıkardı. Özellikle Said Nursi’nin nasıl bir ilim havzasında yetiştiği hocaları ve okuduğu kitaplar üzerinden detaylı olarak incelendi. Halidîlik ve Risale-i Nur’un ilim olarak aynı kaynaktan beslendiği vurgulandı.

Seminerin ikinci bölümünde Osmanlı’nın son dönemindeki medrese ve mektep ikiliğine dikkat çekildi. Medreselerin yanına II. Abdülhamid tarafından açılan yeni mekteplerde kısmî din dersleri olmakla birlikte pozitivist bir eğitimin hâkim olduğu ve ilerleyen süreçte 20. asırdaki seküler kadronun bu mekteplerde yetiştiği ifade edildi. Bu ikilik içerisinde sadece İslamî eğitim alanların taassup sahibi, sadece fen ilimleri okuyanların şüpheciliğe sürüklendiğini aktaran Yüksel, bu ikiliğin yaşandığı ortamda ulum-u İslamiye ile fünun-u lazımenin mezcedildiği yeni bir epistemoloji ile hakikate ulaşılabileceğinin altını çizdi.

Yüksel, Said Nursi’nin Emirdağ Lahikası’nda cismen de bu medresenin hayata geçmesi gerektiğini aktardıktan sonra sözlerine şöyle devam etti: “Zaman içerisinde Said Nursi’nin 55 senelik gaye-i hayalim dediği Medresetüzzehra bir kısım Nur talebelerinde Risale-i Nur merkezli medrese-i Nuriye’ler ile manevî olarak tahakkuk ettiği düşüncesi hâkim oldu. Bununla birlikte cismen de hayata geçirilecek olan medrese sadece bir bina ve isimden ibaret anlaşılmaması gerekmektedir. Mevcut üniversite sistemi içerisinde YÖK’e bağlı bir üniversiteye Medresetüzzehra ismini vermekle Bediüzzaman’ın hayalini tahakkuk etmiş sayamayız. Bediüzzaman’ın hayali yeni bir epistemoloji ile pozitivist saldırılara cevap vererek İslam aleminin ilmî, siyasî ve içtimaî olarak terakki etmesini hedeflemektedir. Onun için bu medrese yeni bir müfredat ve yeni bir bakış açısını ifade eder. Yine kurulmasını teklif ettiği bölge itibarıyla etnik ve mezhepsel çatışmalara çözüm üretecek ve alem-i İslam’ın kesişim noktası olması itibarıyla ihtilaf yerine ittifaka vesile olacaktır. Günümüzde yaşadığımız birçok siyasî, içtimaî, etnik ve mezhepsel meselelerimize çözüm üretecektir.”

Müfid Yüksel daha önce çeşitli ortamlarda dile getirdiği proje taslağını seminer sonunda da açıklayarak konuşmasını nihayete erdirdi.

Medresetüzzehra Projesi Ön Taslağı

1. Van Edremit’te Bediüzzaman’ın temelini attığı, Medresetüzzehra’nın, Emirdağ Lahikası’ndaki kendi ifadesiyle “cismanî” olarak bina ve ihyâ edilmesi.

2. Merkez teşkil edecek olan Van Edremit’teki Medresetüzzehra ile bölgedeki (5+5 olarak) pilot 10 medresenin tespiti ve seçilmesi. İlk kademede Tillo, Norşin, Ohin, Diyarbakır-Seyrantepe ve Kızıltepe’deki medreseler pilot uygulama için seçilebilir.

3. Medreselerin bina ve fizik konumlarının sağlıklı eğitime elverişli hale getirilmesi ve bu anlamda eksikliklerinin giderilmesi.

4. Kütüphanelerinin olabildiğince zenginleştirilmesi, sıra kitapları (Kitébin Rézi) dışında da kütüphanelerinin olabildiğince çeşitlendirilmesi.

5. Müfredâtın geliştirilmesi: Avâmil-i Cürcânî’den, Taftazâni’nin Şerhu’l-Akâid’i ve Cem’u’l-Cevâmi’e uzanan sıra kitapları ile sınırlı müfredatın, âlet ilimlerine ilişkin okunan metinlerin çeşitlerinin artırılması, sayılarının çoğaltılması, tekrar niteliğindeki bazı metinlerin tedrisattan kaldırılması ilk aşamalarda tecvid ve kıraat; ileriki aşamalarda tefsir, fıkıh, tehzibu’l-ahlak, irfan, tasavvuf, kelâm, hadis ilimleri ile ilgili usul başta olmak üzere metinlerin eklenmesi.

6. Zaman içerisinde, şubeleşme sağlanarak ileriki aşamalarda (Ed-Dirâsetu’l-Ulyâ), tefsir, usûluddin, fıkıh, kelâm, hadis, mezhepler tarihi, tasavvuf gibi şube ve bölümlere ayırılması.

7. Medrese talebelerinin, adab, adâb-ı muâşeret, güzel ahlak, nefis tezkiyesi, görgü vb. konulardaki eğitimlerine katkıda bulunmak üzere, güzel ahlakla ilgili, tasavvuf ve islâm irfanı ile alakalı bazı eserlerin ders kitabı olarak okutulması. Bu meyânda, İmam Gazzali’nin Kimya-yı Saadet, El-Munkız Mine’d-Dalâl, İlcâmu’l-Avâm gibi eserleri, İmam Nevevî’nin Riyâzu’s-Sâlihîn’i; Risâle-i Kuşeyriyye, Kelâbâzî’nin Taarruf’u, Mevlâna Hâlid’in Mektûbât’ı, İmâm-ı Rabbânî’nin Mektubât’ından seçmeler, Bediüzzaman’ın İşarâtü’l-İ’câz ve Mesnevi-i Nuriye ile birlikte belli başlı risâlelerinin (Sözler, Asa-yı Musa, Tabiat Risalesi, İhlas ve Uhuvvet risaleleri, Hutbe-i Şamiye ve Münazarat başta olmak üzere), Kınalızâde Ali Çelebî’nin Ahlâk-ı Alâisi gibi eserlerin ders olarak okutulması.

8. Arapça’da sarf-nahiv olabildiğince güçlü olmasına karşın, bu medreselerde dil pratiği ve mükâleme yok denecek durumdadır. Bu anlamda, Arapça mükâleme derslerinin eklenmesi veya yetenekli öğrencilerden başlayarak Kahire ve Şam gibi Arap başkentlerinde pratiklerini artırmağa yönelik bulunmalarının sağlanması.

9. Arapça’nın yanısıra, ana dil olan Kürtçe’nin geliştirilmesi için başlangıçta okunan bazı Kürtçe dinî ve tasavvufî mensur/manzum eserlerin sayılarının artırılması. Ziyaeddin El-Hâlidi’nin El-Hediyetu’l-Hamîdiyye ve Seyyid Şeyh Şefik  El-Arvâsî’nin Mukaddimetul’-İrfan ve Harputlu Müderris Ömer Avni Efendi’nin Kavâid-i Lisân-ı Kürdî gibi eserlerinin okunmasının sağlanması. Sorani-Hewramani lehçelerinin de seçmeli ders olarak öğretilmesi. Bu şekilde bir gelişme, anadilde Kürtçe eğitim sorununun da önemli ölçüde aşılmasını sağlayacaktır.

10. Gerek Osmanlı Türkçesi, gerekse günümüz Türkçesi ile ilgili olarak, kapsamlı bir Osmanlıca ve Türkçe dilbilgisi kitabının ve yine bazı Türkçe mensur/manzum edebî eserlerin okutulması. Bu, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne hizmet edecek hayati önemde bir maddedir.

11. Bu medreselerde Farsça’ya hemen hemen hiç okunmamakta, ya da en fazla Sadi-i Şirâzî’nin Gülistan’ı okutulmaktadır. Burada da, Farsça bazı gramer kitapları, Muallim Feyzî’nin Lisân-ı Farsî ve Habib Efendi’nin Rehnümâ-yı Farsî gibi önemli gramer kitapları ve Mevlâna’nın Mesnevî’sinden, Hâfız Divânı’ndan bazı seçmeler, Molla Cami ve Mevlâna Hâlid Divânları okutulabilir.

12. Yetenekli talebelerden başlayarak modern dünyayı ve batıyı tanımalarına imkan verecek şekilde olabildiğince çok iyi derecede İngilizce öğretilmesi ve İngilizce derslerin konulması. Bu anlamda İngilizceyi çok iyi derecede öğretecek ecnebi/yabancı hocaların istihdamına imkan sağlanması.

13. Tekamül aşamalarında, bir kısım medrese mezunlarının felsefe, sosyoloji, mukayeseli hukuk, mukayeseli tarih, yerel tarih, sanat tarihi gibi sosyal bilimlere de yönlendirilmeleri.

14. Tüm bu aşamalarda, medreselerin geçmişle/gelenekle bağlarının koparılmaması, bu anlamda moderrnleştirilmemeleri; bölgedeki geleneksel Sünni/Şâfii-Eş’arî ve Nakşibendi/Kâdirî yapısına dokunulmaması, bu yapının modernleşmeci/reformcu ve radikal/selefî akımlarla bozulmaması.

15. Kürt medreselerinin zamanla son dönemlere kadar hafızlık ve kıraat ilimlerinin önde olduğu medreselerle tanınmış olan Trabzon’un Of ve Çaykara, Rize’nin Güneysu ilçeleri pilot alınarak Doğu Karadeniz bölgelerine de kaydırılmaları. Böyle bir durum, bölgeler arası kaynaşmaya, ülke birlik ve bütünlüğünün pekişmesine hizmet edecektir.

16. Bu medreselerde din eğitiminin sağlanması, din âlimi/din görevlisi yetiştirme amacına matuf olmak üzere yasal statü tanınmalarına yönelik yasal düzenlemelerin yapılması. Bu çerçevede bu medreselerdeki icâzetnâmelerin/diplomaların geçerli hale getirilerek, din görevlisi (imam, vâiz, müftü vs.) olma imkanlarının da yasal anlamda açılması.

17. Bu medreselerden yetişenlerin, imam-hatip liselerinde meslek dersleri öğretmenleri olmalarına yasal zemin ve imkan sağlanması. Bu şekilde meslek dersleri bağlamında imam-hatip liselerine katkıda bulunmaları söz konusu olacak. Bu liselerin kalitelerinin artmasına da hizmet edecektir. Kürt medreselerinden yetişen bir kısım mollalların/seydaların İslamî ilimler ve ilâhiyat fakültelerinde de akademik unvan aranmaksızın (sarf-nahiv ve fıkıh başta olmak üzere) ders vermelerinin sağlanması.

18. Öncelikle, bu medreselerin varlığını sürdürebilmeleri, medreseler arası koordinasyon ve destek sağlanması amacına matuf vakıf veya cemiyetlerin teşkil edilerek bir araya gelmeleri ve güçlenmelerini sağlamak.