Yeni İslam Alemi

Bu gün ülkemiz için, İslam alemi için ve Risale-i Nur davası için çok önemli bir dönüm noktası. Ümit ediyoruz ki, insanlık, istikbal inkılapları içinde en yüksek gür sada olacak bir sesle buluşmanın eşiğinde, birlik ve beraberlik içinde, 11. Söz’ün sarayına dönüşmüş bir dünyada Padişah-ı Zişan’ın emirlerine ve O’nun Yaver-i Ekrem’inin (a.s.m.) sözlerine birlikte kulak verme yolunda bir adım atar. Bu adımın atılmasının ardından bütün insanlığı kuşatacak, vahyin ifade ettiği manaları günümüz insanlarına ulaştıracak ve tüm insanlığı aynı çatı altında birleştirebilecek esnekliği ve şeffaflığı ile Risale-i Nur’un dünya için önemi daha belirgin şekilde gündeme geleceğe benzer. Bu anlamda Nur Talebeliği dünyanın geleceğini ilgilendiren ve onun selameti ile bağlantılı bir konumda algılanan yeni bir tanım kazanacak gibi. Alemlerin Rabbi geçtiğimiz on beş-yirmi yıllık süreç içinde daha belirgin gözlenebilir şekilde dava mensuplarına dünyanın farklı yöre ve kültürlerinden katılımlarla insanlık alemini bu yolda şekillendirdiğinin işaretlerini önümüze koyuyor. Bu da fıtri sürecin öze dönmek, fıtratının gereği ve aslı ile buluşmak doğrultusunda işleyeceğini ortaya koyuyor. Dualarımız bu sürecin başlangıcını oluşturacak bir gün için bu cümleleri ifade etmiş olmak yönünde. Ancak biliyoruz bu gün ya da yarın o nur bütün muhabbeti ve sıcaklığı ile insanlığı saracak ve insanlık alemi aslı olan İslamlık ile bir şekilde buluşacak. Önümüze çıkacak her tabloyu da bu açıdan değerlendirebilmenin rahatlığı ile ve her şeyin Kainat Sultanı’nın emirleri doğrultusunda şekillendiğini bilmenin güveni ile geleceğe hep umutla bakıyoruz ve bakmalıyız.

Avrupa Birliği’nin yirmi beş ülke ve 455 milyon nüfusu ile bizi arasına alma sürecini başlattığı bir dönemde, İslam’ın dünya dini olması ve İslam coğrafyasının Avrupa’yı da içine alacak bir hizmet alanına dönüşmesi imkanı ortaya çıkıyor. Bu sürece, Risale-i Nur ve insanlık ailesine verilecek ciddi mesajların sorumluluğu altında, Avrupa Birliği’ni ifade eden “değerler Avrupası”na Risale-i Nur patenti ile gireceğimizin manevi boyuttaki hizmet sorumluluğu ile hazırlıklı olmalıyız. Geniş ve kuşatıcı bir bakışın, dar daireden geniş daireye doğru bütün insanlığı kuşatan muhabbet eksenli bir bakışın sahibi olmalıyız. Bütünleşmenin, kucaklaşmanın, insanlığı ve nihayetinde bütün kainatı içine alan ittihat anlayışının filiz vermeye başladığı bu günlerde Risale-i Nur’u ortak değer yapma arzumuzun tahakkuku için bazı adımların fikri zeminlerde atılabileceği kanaati gittikçe yaygınlaşmaktadır. Camiamız içindeki kabiliyetlerin ve meslek erbabının kendi içerisinde organize olması ve bir vücudun organlarına benzer ahenkle çalışması dünyanın geleceği açısından büyük önem arz etmektedir. Asır ihtisas asrı. Herkes bir iş yapmalı, işin ilmi gerekleri ve uygulama pratikliği içinde kadrolarımızı takviye etmek ve bu güne başarı ile getiren değerli çalışanlarımız ile beraber iş bölümü ve mesleki disiplin içinde takım ruhu oluşturarak güçlü ve zengin bir organizasyon olmak durumundayız. Medeniyetleri, dinleri ve tarihleri buluşturan bir dinin mensupları olarak Risale-i Nur ölçüleri ile herkesi buluşturacak mükemmel organizasyonlar sunmak mecburiyetindeyiz.

Ekonomik, siyasi ve fikri akımlar açısından dünyanın bugün geldiği nokta önemli bir yol ayrımıdır. İnsanlık bundan sonraki dönemde nübüvvetin ya da felsefenin yolunda gitmeye karar verme durumundadır. Bu noktada nübüvvet yolunun asrımızdaki en parlak temsilcilerinden olan Nur Talebelerine çok önemli vazifeler düşmekte, insanlığın bundan sonraki geleceğinin belirlenmesinde hayati sorumluluklar onları beklemektedir. Risale-i Nur etrafında halka tutmuş halis bir grubun sorumluluklarının farkında ve aynı memeden süt emmiş diğer gruplarla da bu ulvi davayı ortak olarak omuzlama azminde olduğu değişik vesilelerle dile getiriliyor. Işıl ışıl ve geleceğe umutla bakan gözlerin ardındaki ruhlarda da aynı duyguların var olduğu açıkça gözlenebiliyor. Geldiğimiz bu güzel noktayı kaybetmeyelim, birbirimize olumluluklar içinde teşvik edici yaklaşımlarla hep mutluluk aşılayalım. Çünkü insanlık bizim gayretlerimize, bizim gayretlerimiz ise tükenmez bir enerjiye muhtaç.

Bütün bu tablolar içerisinde istikbal inkılabı içerisinde en yüksek gür sadanın İslam’ın sadası olacağına dair çok daha fazla ümitvarız. Allah hepimizin yolunu açık ve halis hizmetlerimizi fitnelerden emin eylesin. Bundan sonraki dönemde “İslam alemi” tanımının tüm dünya coğrafyasını içine aldığı ve insanlığın vahyin bütün alemleri kuşatan muhabbet ikliminde buluştuğu, belki de tüm dünya insanlarının ortak ideali olan dünya kardeşliğinin, dünya refahının daha belirgin yaşanacağını gösteren pek çok emare var. Duaların kabule şayan olduğu böyle mübarek ve memleketimiz açısından önemli bir günde Üstad’ın “münacat”ına yürekten amin dememiz gerekiyor: “Ey Rabbü’l-Enbiyâ ve’s-Sıddîkîn!

Bütün onlar Senin mülkünde, Senin emrin ve kudretin ile, Senin irâde ve tedbîrin ile, Senin ilmin ve hikmetin ile musahhar ve muvazzaftırlar. Takdîs, tekbir, tahmîd, tehlîl ile, küre-i arzı bir zikirhâne-i âzam, bu kâinatı bir mescid-i ekber hükmünde göstermişler.

“Yâ Rabbî ve yâ Rabbe’s-Semâvâti ve’l-Arâdîn! Yâ Hàlıkî ve yâ Hàlık-ı Küll-i Şey!

Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilâtıyla ve bütün mahlûkàtı bütün keyfiyâtıyla teshîr eden kudretinin ve irâdetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana musahhar eyle! Ve matlûbumu bana musahhar kıl! Kur’ân’a ve îmâna hizmet için, insanların kalblerini Risâle-i Nur’a musahhar yap! Ve bana ve ihvânıma, îmân-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver! Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâma denizi ve Hazret-i İbrâhim Aleyhisselâma ateşi ve Hazret-i Dâvud Aleyhisselâma dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâma cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma şems ve kameri teshîr ettiğin gibi, Risâle-i Nur’ a kalbleri ve akıllan musahhar kıl! Ve beni ve Risâle-i Nur talebelerini, nefıs ve şeytanın şerrrinden ve kabir azâbından ve Cehennem ateşinden muhâfaza eyle ve Cennetü’1-Firdevste mesut kıl! Âmin, âmin, âmin!”