Siyah

Siyah, öncelikle örtmeyi, gizlemeyi çağrıştıran bir renktir. Bu nedenle en bariz şekilde Settar ismine ayinedir. Yokluk, hiçlik gibi kavramları çağrıştırması ile bir anlamda bizleri kesret aleminden uzaklaştırır ve hiçlikte mutlaklığın hissedilmesine ve sonsuzluk duygusunun bir nebze yaşanmasına vesile olur. Bu yönü ile mutlaklık kavramına ve her ismin mutlaklık mertebesine ışık tutar. Yani bütün isimlerin temelini teşkil eden fondur. Bu yüzden olsa gerek bütün uzay imajları ve kainat figürleri genellikle siyah fon üzerinde şekillendirilir.

Büyüklüğü ve sonsuzluğu ifade etmesi nedeniyle Kebir, Kayyum, Aliyy, Mütekebbir, Basıt gibi isimlere parlak bir ayine olur. Değişik kültürlerde farklı anlamlar da kazandığı ifade edilmektedir. Mesela, bizde ve Batı kültüründe matemi ve derin bir üzüntüyü çağrıştıran yeis ve elem rengi olarak algılanır. Cenaze merasimlerinde de özellikle tercih edilen bir renktir. Oysa Japon kültüründe mutluluğu, neşeyi temsil eden renk şeklinde algılanmaktadır. Birinci bakış açısı Mümit, Kahhar, Kabıd, Darr, Batın gibi isimleri ruhlara yansıtırken ikinci bakış açısı daha çok Zahir, Selam, Vehhab, Fettah, Celil, Kerim, Rakib, Vasi, Hannan gibi isimlere muhatap kılar.

Çoğunlukla nurun, aydınlığın ve güzellikler yaşatan duyguların karşı kutbu olarak ele alınır. Bu manada karamsarlık, yalnızlık, esrarengizlik ve kötülük gibi duyguların yaşandığı zemin olarak algılanır. Bu yönü ile Ferd, Kahhar, Müntakim, Hafid, Mani, Samed, Kayyum gibi isimlerin ayineliğini üstlenir.

Dekorasyon ve giyimde kullanıldığında ciddi ve karizmatik bir etki uyandırır. Bu etkilerle Melik, Aziz, Cebbar, Hakem, Adl, Azim, Aliyy, Kebir, Vali, Malikü’l-Mülk gibi isimler ruhlara hissettirilmektedir. Bu renk duygularda farklı bir noktanın da temsilcisi olarak kabul edilmektedir. Renklerin algı üzerindeki etkileri ile ilgili bazı çalışmalar yapılmış ve bu anlamda yapılan bir çok testte fizik olarak güzel, ancak duyguları açısından değerlendirildiğinde acımasız olarak tanımlanan pek çok insanın siyah renge daha çok meyilli olduğu ortaya konmuştur. Bu duygular Kebir, Kahhar, Müntakim gibi isimlerin ayineliğinden kaynaklanıyor olmalıdır. Siyah gücü tutkuyu temsil eder, aynı zamanda hırsın da ifadesidir. Bu haller Mütekebbir, Halık, Cebbar, Kaviy, Samed, Cami, Muksıt, Kebir, Aziz, Azim gibi isimlerin gayr konumundaki ruhlarda yansımasına vesile olmalıdır.

Yine siyahın konsantre olmaya en uygun renk olduğu düşünülmektedir. Einstein’ın konsantre olabilmek için perdeleri siyah, gün ışığı olmayan bir odaya girip düşündüğü meşhurdur. Bu hal tasavvufta inziva şeklinde yaşanan hale ve Fahr-i Kainat’ın (a.s.m.) Hira mağarasında sosyal hayatın kesretinden sıyrılıp enfüse ve iç alemine, bir anlamda bilinçaltına yönelişine benzer bir tavır olmalıdır. Bu hallerde Batın, Ferd, Vasi, Metin, Samed ve her ismin mutlaklığı içinde Allah gibi isimler ruh ayinelerinde berraklaşıyor olmalıdır.

Siyahın beyaz ile birlikteliğinden de farklı anlamlar ortaya çıkar. Beyaz tüm ışık tayfını bünyesinde toplamıştır. Enerji sistemini dengeler, temizler. Yeni şeyler icad etme duygularını açığa çıkarır ve geliştirir. Birlikte kullanıldığı diğer renklerin güçlerini arttırır. Siyah, gri ve kahverengi gökkuşağında ve renk çarkında bulunmazlar. Son derece yoğun ve ağır enerjileri vardır. Doğru zamanda kullanıldıklarında etkileri olumludur. Siyahın aşırılıkları dengeleyici özelliği vardır, ancak tek renk olarak kullanılmaması iyi olur. Kahverengi sosyal dengeyi ve toplum içinde rahatlığı sağlar. Zihin üzerinde etkilidir. Bu haller Halık, Musavvir, Fettah, Kadir, Muktedir, Halim, Vedud gibi isimlerin tecellisi anlamında algılanmalıdır.

Şimdi kendimizi Resul-i Ekrem’in (a.s.m.) Hira mağarasında, bir velinin inzivada ya da Einstein’in konsantre olduğu odadaki yalnızlığı ve kesretten sıyrılmışlığı içinde hayal edelim. Gözlerimizi kapatalım algılarımıza ulaşan bütün unsurlar silinsin ve sadece siyah renge odaklanalım. Zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız bir uzay boşluğunda olduğumuzu, çevrede algılanan hiç bir şey olmadığını düşünelim. Ruhlarımız sonsuzluğu, mutlaklığı bedenimizin bütün zerrelerine yansısın. Hiçlikte sonsuzluğu ve mutlaklığı keşfedelim. Derinlerden ve hipnotik bir sesten, bilinç altı düzeyde ve kalp kulağı ile tüyler ürperten şu ilahi sadaları duymaya çalışalım ve sadece O’na dayanmanın güvenini yaşayalım: Ya Kebir, Ya Kayyum, Ya Aliyy, Ya Mütekebbir, Ya Basıt, Ya Mümit, Ya Kahhar, Ya Kabıd, Ya Darr, Ya Batın, Ya Zahir, Ya Selam, Ya Vehhab, Ya Fettah, Ya Celil, Ya Kerim, Ya Rakib, Ya Vasi, Ya Hannan, Ya Ferd, Ya Kahhar, Ya Müntakim, Ya Hafid, Ya Mani, Ya Samed, Ya Kayyum, Ya Melik, Ya Aziz, Ya Cebbar, Ya Hakem, Ya Adl, Ya Azim, Ya Vali, Ya Malik’ül- Mülk, Ya Halık, Ya Musavvir, Ya Muktedir, Ya Halim, Ya Vedud …Ya Allah.