Kur’an

Kainat; yaratılanlar, oluşlar başlangıç ve sonuyla, bütün teferruatıyla düşünüldüğünde akılalmaz bir muamma. Kainatın başlangıcı, gezegen, yıldız ve galaksi sistemlerinin oluşumu ve şu anki işleyişleri,zerrelerin, atomiçi alemin tabi olduğu kurallar, mineraller, taşlar, ağaçlar, milyarlarca çeşit bitki, hayvan türlerive insanlar hepsi ayrı ayrı ve tablonun bütünü müthiş bir sır. Hele insanlar; dünyaya gelişleri biyolojik bir varlıkolmakla, diğer bütün varlıklardan bir özellik taşımakla birlikte psikolojik, sosyal boyutu da eklenince problem iyiceakıl almaz hale geliyor. Tarih boyunca yaşananlar, keşifler, teknolojik ilerlemeler, savaşlar, coğrafi değişimler,dillerin oluşumu, toplulukların şekillenmesi ve bilimlerin gelişmesi ayrı bir muamma. Bütün bunları nazara aldığınızda,milyarlarca yıllık gelişim safhaları sonrasında, sayılamayacak kadar farklı varlık türünü ve her bir varlık türününmilyarlarca çeşidinin şu anki düzende ve gözlenen ahenkle işleyişini dikkate aldığınızda ne muhteşem bir tablonuniçinde yer aldığınızı algılayabiliyorsunuz. Çekmeler, itmeler, meyiller ve bunların şekillendirdiği kanunlar. İnsanlarında tabloya dahil olması ile vehmi ve cüz’i de olsa iradeler ve bunların sonucu farazi tasarruflar, dizginlenemez meyiller,dürtüler, daha eklenebilecek pek çok yönü ile çok bilinmeyenli ve bilinmeyenlerin her biri de çok değişken birdenklem kainat. Bilimler, sanatlar, üniversiteler, araştırma kurumlar… ve hummalı bir faaliyet, bu denklemi çözmeye,bu karmaşık ama muhteşem güzellikteki manzarayı anlamaya çalışıyorlar.

Fizikçi Richard Feynman’a “Doğa olguları arasında gözle görülmeyen, ancak analizci gözle bakıldığındafark edilebilen bir ritim ve düzen vardır.” dedirten bir ahenk olmadan bu haliyle varlığın devamı mümkün değil.Farklı kuvvetler, farklı meyiller, arzular, ihtiraslar, menfaatler kayıplardan ve bunlarla şekillenmiş fertlerden böylebir sonucun doğması aslında büyük bir harikalık. Her sabah güneşin doğduğu, nehirlerin yatağında aktığı,mevsimde meyve ve sebzelerin ulaştığı, ihracat, ithalat ile akışlar, günlük koşuşturmalar ve sosyal hayat aslındagözlenen bir ritim ve müthiş bir düzen.

Öyle ise, kainat bir şeyler anlatmak için var. Varlıklar kendi sergiledikleri özelliklerin ötesinde büyükbir kitabın harfleri gibiler. Çünkü tek tek ifadelerden öte bütünün ahengi, bütündeki düzen, bütünün de bir şeylerifade etmek istediğini, kainatın en inceliğinde ve bütününde bir ifadeler toplamı olduğunu anlatır. Anlatır ama,anlamak çok da kolay değildir. Dili bize yabancı geldiği için bir tercüman lazımdır. Olaylardan bir şeyler anlar,farklı şeyler hisseder ama yorumlayamayız. Bu konuda da yardımcıya ihtiyaç vardır. Varlıkların gerisindeki güzellikleri,zenginlikleri açığa çıkaracak bir kaşif gereklidir. Gereklidir, çünkü o güzelliklerin gerisinde gizlenmişhakikatleri açığa çıkarmanın yolu budur. Hak üzere yürüyen, hak yolda olan bütün işleyişlerin dayandığı birtemel hakikat, bir hesap ve uhrevi alemleri tanıtan bir plan, bir harita ihtiyacı aşikardır. Duyguları, dürtüleri eğilimleriile sınır tanımayan bir potansiyeli barındıran insanları, her an patlamaya meyilli gezegenleri, uzaydaki yoğun trafiği,depremleri, fırtınaları, volkanları, yırtıcı hayvanları, zehirli bitkileri kısacası bütün varlıkları kontrolaltına alacak, vazifelerini bildirecek, terbiye edecek bir kanun kitabı, kurallar kılavuzu gereklidir. Yalan söylememek,adam öldürmemek, insanları dolandırmamak, onları sevmek gibi insanlığın bütününe mal olmuş ahlak ve fazilet değerlerininasli kaynağı İslamiyet’tir ve insaniyet-i kübra adını alır. İnsaniyet ağacının, insaniyet-i kübranın bu faziletitemsil eden tarafının ışığı ve suyu, onu büyüten bir kaynak olmaksızın sosyal hayatın şu sükuneti mümkün değildir.Bu açıdan insanlığa yol gösteren, doğruları ve doğruların gerisindeki maksatları açığa çıkaran bir yardımcıkılavuz, aydınlatan, onlara doğru yolu gösteren bir kılavuz. Kainatın bütününe insanlık tarihinde yaşananlara veverilen eserlere bakıldığında bütün bu manaları yerine getiren tek kılavuzun, en göze çarpan kaynağın ve en şümûllükitabın Kur’an olduğu görülür. Kur’an ve onun hakikatlerini kendi asırlarına, zamanın farklı dilimlerine taşımışmukaddes kitaplar bütün bu manaları karşılaşmıştır ve karşıladıkları gözlenmektedir.

Kur’an, bütün beşerin bu dağdağalı dünya hayatında, sürekli değişim ve başkalaşımlar içinde,her an yüz yüze olduğu potansiyel tehlikeler karşısında hem maddi hem manevi en büyük rehberidir. İnsanlık nasılyaşaması gerektiğini Mihmandar-ı Kerim (a.s.m.) vasıtası ile o kitaptan öğrenmiştir. Karanlık tabiat bataklıklarındayolunu o fenerle aydınlatmıştır. Acz ve fakrı ile elini-kolunu bağlı hissettiği anlarda Kainat Sultanı’na nasıl ulaşabileceğini,arzularını nasıl dile getirebileceğini anlatan bir dua kitabı olmuştur. Kitap sürekli Yaratıcı’nın isimlerinianlatmakta O’nu sürekli kalplerde ve hatırlarda tutmakta ve bunun yolunu göstermektedir. Hem yol göstermekte hem deinsanları bu yola davet etmekte onlara doğruluğu emretmektedir. Nasıl bir Yaratıcı? Hangi sıfatlar? Neden? Ne ile? Nasıl?gibi soruların cevap kaynağı, asıl hakikatlerin ve her hakikatin aslının yer aldığı bir bilgi bütünüdür.

Kainatın bir tercümanı olması, varlıkların işleyişini anlamlandırması yönüyle kevnler, oluşlarve mevcudat ile iç içedir, bütün halindedir. Bu yönüyle “Yaş ve kuru, hiçbir şey onun dışında değildir.”Küçük bir çocuğun müsvedde sayfasına çizdikleri, ilkokul öğrencisinin, lise ve üniversite öğrencilerinindefterlerindekiler, bütün bilim, sanat, edebiyat, fikir eserleri gibi bütün kitaplar Kur’an’dan kaynaklanmıştır vehepsi Kur’an’da yer alır. Bütün kitapları içine alan, kütüphaneler dolusu, kitapların asırlar boyu yazılmış, yazılanve yazılacak bütün eserlerin kaynağı mukaddes bir kitaptır. Aynı zamanda manevi yolların mülkten melekûta geçiştefarklı tarzları, farklı meslek ve meşreplerin de kaynağıdır. İnsaniyet-i Kübra olmak yönüyle İslam nimetini yanibütün iyilik, güzellik, faziletleri insanlığa ulaştırmış ve kalpleri aydınlatması, varlığı nurlandırması ileinananların güneşi, hayat kaynağıdır.

Kur’an’ın dünyaya gelişi, Hz. Adem ve Hz. İsa arasındaki bütün peygamberlere verilen kitaplarla,sayfalarla her asra bütün insanlığa uzanışı, insanlık ve İslamlık tarihinin en mutlu, en şeref verici, en önemlianıdır. Kainatın, bütün varlıkların, hepimizin anlam kazandığı andır. Ne olduğumuz, nereden geldiğimiz, nereyegideceğimiz, o anda açığa çıkmıştır. Gayb alemlerinden bize Yaratıcı’nın seviyemize inen ve aramıza seçtiği Elçi(a.s.m.) vasıtası ile ulaştırdığı mesaj, yolumuzu aydınlatacak kılavuza ulaştığımız andır bu. Artık, Elçibelirlenmiş ve ona ulaştırılan kılavuzla kullar, bütün mahlukat Yaratıcıya muhatap olma şerefini kazanmış veinsanlık Elçi’nin kendi içinden seçilmesi ile ayrıca şereflenmiştir. Bu, şehadet aleminde geçmiş ve gelecek bütünanların nurlandığı andır. Gayb ve şehadetin irtibatlandığı ve şehadetten gayba geçişlerin de nurlanıp manakazandığı andır. Evet, Kur’an, kainatın nuru, kılavuzu ve aklıdır. Yaşanmış, yaşanacak her anını aydınlatır,anlamlandırır. Onsuz kainat ayakta duramaz, o Büyük Kılavuz, Külli Akıl olmadan yolunu bulup ayakta kalamaz.