Hemostaz, Vacibü’l Vücudsuz Olmaz

Hemostaz terimi, fizyologlar tarafından vücudun iç ortamının statik veya sabit şartlarının idamesianlamında kullanılmaktadır. Vücudun bütün organları ve dokuları bu durumun sağlanabilmesi için fonksiyon icraetmektedirler.

Meselâ, akciğerler vücuttaki bütün hücrelerin kullandığı oksijenin temini için sürekli olarak hücredışı sıvı yani kana oksijen taşırlar. Böbrekler iyon adını verdiğimiz sodyum, potasyum, klor, kalsiyum gibimaddelerin kanda sabit bir düzeyde tutulmalarına hizmet ederler. Gastrointertinol sistem besin maddelerini temin eder. Bütünbu fonksiyonlar ise beyin ve sinir sistemi, hormonların fonksiyonlarını yürüten endokrin sistem tarafından süreklikontrol edilerek anında aksaklıkların giderilmesine yönelik tedbirler geliştirilir. Sırf kanın ahenk içinde akışıve kalbin dakikada yetmiş kez ritmik vuruşları ile dokulara hücrelere ihtiyaçlarını yetiştirmesi için sistemler arasımuhteşem harmoni için mükemmel bir düzen işlemektedir. Vücudu kapalı bir sitme olarak düşündüğümüzde de işleyişaksaksız, organizasyon mükemmel, vazifeler noksansız yürütülmektedir. Dakikada yaklaşık yirmi kez açılıp sönenakciğerin hareketleri, kalbin dakikada yetmiş kezlik atışları ile harika bir uyum içinde beden hücrelerinin oksijenihtiyacını karşılayıp, biriken karbondioksitleri atarken böbrekte dolaşan kanın ritmi, midenin ritmi bu ahenge katılırve akıl almaz bir organizasyon ya da mükemmel bir uyum sergileyen orkestra halini alırlar. Nefes alış verişler, kalbinatışları, her gün ortalama üç öğün yemek, mide ve barsakların ritmik hareketleri ve ardında gıda posalarının atılımı,böbreklerde kanın küçük küçük damarcıklarda geniş bir alana yayılımı ve fazla minerallerin idrar yolu ile atılımıve kanda dengeyi muhafaza için bedenin muhteşem ritmi. Yine aynı kanda glukoz, sodyum gibi minerallerin seviyesi ilebeynin ilgili merkezleri arasında iletişim sonucu rezzakiyet hakikati ve rızık etrafında dönen çarklar işte bunoktada kainatın ve arzın genel işleyişi devreye giriyor. Sanayi ve tarımı ile, ekonomik politikalar ile; inşaatı,elektroniği, makinesi kısaca her türlü sektörü ile yeryüzündeki sosyal işleyişler ve beden bağlantısı doğuyor.Düşen glukoz, yemek arzu ediyor. Yiyecek bir şeyler için marketlere, lokantalara yöneliyor. Lokantada ekmek için, et vesebze yemekleri için tarım ve hayvancılık lazım. Kandaki tuz konsantrasyonunun susuzluk merkezini uyarması ile susamahissi oluşuyor. El bardağa veya sürahiye uzanıyor ya da doldurulmuş şişeleri arıyor. Suyun o an sofrada hazırolabilmesi için taşımacılık, taşıma için teknik imkanlar sanayi ve makineler lazım. Bütün bunların ihtiyaçsahiplerine gereğince ve yeterince ulaşabilmesi için arz-talep dengesinin oluşması ve oturması lazım. Bütün bunlarınolabilmesi için yerçekimi, elektromanyetik kuvvet, sürtünme iletimi gibi kainatta işleyen fıtri kanunlar lazım. Diğertaraftan ağaçlar lazım, otlar lazım, dağlar denizler ve içerdikleri lazım. Yani şu anki haliyle dünya lazım. Dünyaiçin bütün yıldız ve gezegenleri ile kainat şu anki nizamıyla yaratılmış olmalı. Bunun için ilk atomdan bu günekadar btün varlık evreleri yaşanmış olmalı. Ardında nefes aldığımızda dudaklarımızın ucundaakciğerimize gitmeküzere bekleyen oksijenmin, elimizdeki lokmada, gözbebeğimizdeki hüzreye gitmek üzere yer alan glukozun varlığı*** ilkanında, ilk atomda ve ilşin en başında planlandığı muhteşem bir organizasyon lazım. Üstelik bütün bunlar, yalnızcavarlık aleminin bize hitap eden kısmı için geçerli. Yani bizim kanımız**** hemostazın yani oksijeni, glokozu,sodyumu, potasyumu ve sayılması şu an mümkün olmayan binlerce unsurun kanımızdaki dengesi için kainat lazım ve şuhaliyle lazım. Bunun için ilk atomun içindeki enerji ve meyillerin şu nefes aldığımız ana göre planlayacak bir nazarve o plan doğrultusunda varlığı şekillendirecek bir kudret lazım. Evet o lazım, olmazsa olmaz yani vacib’ül vücut.

Gezegenler ve yoldızlar arasındaki çekim kuvveti ile; atom içindeki elektromanyetikk kuvvet, zayıf vekuvvetli interaksiyonlar ile alemi şekillendiren O. Denizlerin tanziminden bitkilerin gelişimine, dağların yerleşimindengüneşin ısıtıp aydınlatmasına kadar, yağmurla toprağın beslenmesine kadar he rişleyişi rızık doğrultusunda şekillendirenO. Meyiller ve arzularla, azıkma ve susamalarla, pozisyon ve para kazanmaya ağilimler ile piyasaları dengeleyen marketlerve restoranlar, açılar ve hanımlar eliyle arz ve talebi buluşturan O. Yaşantımızın her safhasında kahvaltıda,trafikte, işyerinde, uykuda O hep bize kendini hissettiriyor, kendini tanıtıyor. Bu tanıutım içinde kendini bizesevdiriyor ve bizi sevdiğini hissettiriyor. Bütün kainatı damarlarımızda dolaşan kanın etrafında bir çerkmışcasınaçeviriyor. Canlı ve cansız, iradel yada iradesiz her şey, herkes onun eseri O’nu tanıtıyor. O’nu anlatıyor. Hiç bu dünyayıbir mikroba benzettiğiniz yada otobandak kamyonu kanınızda dolaşan bir eritrosite benzettiğiniz oldu mu?