“Dünya Kupası”

İnsanlık aleminin gelişim seyri içinde akıl almaz bir hız ve kabullenilmesi güç bazı haller yaşanıyor.Mesela bir şahsın file ile çevrilmiş kale adı verilen dikdörtgen şeklindeki üç direk arasından, bir topu içerisokabilmesi tüm dünyayı ilgilendiren bir olay olabiliyor. Çok basit ve özü itibariyle pek anlamsız bir olay;meyillerin, arzuların, benliğin, farklı duyguların ve insanlık aleminin sosyal ve kültürel gelişiminin hepimizigetirdiği bir noktada tüm dünyanın ilgi odağı haline dönüşebiliyor. Varlık aleminin oluşumu, sonsuz uzay boşluğundapatlamalar, genişlemeler, ısı artışı ardından soğuma ve büzüşmeler ve dünyanın uzay boşluğu içinde birgezegen olarak yer alması muhteşem bir olay. Bu oluşum esnasında elektromanyetik kuvvetler, çekim kuvveti, zayıf vekuvvetli interaksiyon adı verilen kuvvetlerin varlığa şekil veriyormuş gibi gözüktüğü kudret elinin işleyişindekitarz ya da adetler ile eşyayı yoğurması ve dünya gibi bir top şeklini vermesi, akıl almaz bir işleyiş şeklinde gerçekleşmiş.

Masmavi bir nurani topu şekillendiren bu el, onun içinde hayat gibi bir nuru halk ettiğini adeta dıştanışıl ışıl görünümü ile de gözler önüne seriyor. Hz. Adem ile o nurani kürecik her yönüyle hazırlandıktansonra, bu hayat nurunun en parlak ışığı, varlık ağacının en parlak meyvesi olan insan aleme gelmiş ve nur-u dünyaya,nur-u hayata nur katmış Hz. Muhammed’in (asm) nurunu taşımış ve müjdelemiş. Sonra hücrelerin bölünmesi, ilk hücreninbölünüp başkalaşarak bir bedene dönüşmesi misali insanlar çoğalmaya başlamışlar. Çoğaldıkça başkalaşmışlar.Farklı renkler, farklı diller, farklı kültürler, farklı anlayışlar oluşmuş. Siyah, beyaz, kızıl, sarı gibi pekçok renkte insanlar milyarlarca yıl boyunca hazırlanmış, jeolojik dönemler içinde kullanıma hazır; tarıma, ulaşıma,denizciliğe, ticarete elverişli hale gelmiş zeminin farklı coğrafi bölgelerini mesken tutmuşlar. Giyinme, avlanma vekonuşma gibi haller mucizevi bir şekilde merak ve ihtiyaçların sevkiyle gelişmiş. Belki de hayatın en mucizevi tezahürüolarak diller, farklı konuşma şekilleri oluşmuş. Ardından farklı inanışlar ve farlı diller milletleri kavimleri oluşturmuş.

Atomda başlayan bütünleşme ve halkalaşma, moleküller ve elementlerin hücreyi teşkil etmesi, ardındanorganların oluşumu ve bedenlerin teşkili sanki sosyal düzende milletler ve kavimler şeklinde İlahi kelamın da bildirdiğineuygun olarak bütünleşme sürecine devam ediyor. Alemi tek bir beden, insanlığı tek vücut yapacak bir süreç, tanışılsınkaynaşılsın ve küçük birimler, fertler şahs-ı manevilere dönüşerek daha rahat bütünleşebilsin diye organlara veorganizasyonlara dönüştürülüyor. Buna uygun bir ruh yapısı; asabiyetle, milliyetperverlikle yerinde ve dozunda kaldığısürece en ideal şekilde oluşturuluyor. Her insan "biz" diyebildiği bir gruba, bir millete ve bir ülkeyekendini mensup hissediyor. Sonra bu garip hissin etrafında şekillenen savaşlar, toprak paylaşımları, iktidar kavgaları…Nihayet; internet ağları, gökyüzünde durmaksızın gidip gelen uçakları, uyduları, uzay savaşları, ekonomik görüşmeler,ikiz kulelerin vurulması, Avrupa Birliği ve Amerika merkezli odaklaşmalar, kısacası şu anki haliyle dünya belki halabu bütünleşme sürecini yaşıyor. Belki de küreselleşme tabiri ile ifade edilmek istenen bu.

Çok garip bir şekilde, hiç beklenmeyen süreçler bu anlamda büyük gelişmelerin zemini oluyor. Yıllarönce İngiltere’deki birkaç kişi top şeklinde bir nesneyi, belirledikleri bir sınırdan geçirmek amacıyla oyuna dönüştürdükleribir işin bu gün dünyanın en büyük meselesi olacağını büyük ihtimalle hiç akıllarından geçirmemişlerdi. Oysabugün bir millet, böyle bir iş için yolladığı takımını, tek ele dönüşmüş reklam filmleriyle bütün evlerdenhaykırır bir tarzda ifadelerle uğurluyor. Penaltı için topun gerisine geçmiş bir futbolcunun arkasında bir milletinarzuları, beklentileri, umutları ve milyarların kalp atışları toplanmış gibi bir hal yaşanıyor. Bu durumun sosyal,ekonomik ve kültürel boyutları bir tarafa bırakıldığında, bir futbol topunun merkezini teşkil ettiği ilişkileryumağında karmaşık meyiller ve bütünleşmiş benliklerle "biz"in yaşandığı muhteşem bir manzaraizliyoruz.

Muhteşem silsilelerin ardından hücreleri, organları ve bedenleri yaratan Kudret, genetik şifrelerleproteinlerin sentezini ve proteinlerden hormonları, sinir sistemlerini halkediyor. Tüm bu sistemlerden meyilleri, arzuları,asabiyetleri ve mensubiyetleri halk ediyor. Elektrik kuvveti ile elektron ve proton arasında oluşturduğu cazibeleri,asabiyetlerle insanlar arası cazibelere, milliyetlere ve kavimlere dönüştürüyor. Hücreleri organlara çevirdiği gibiinsanları milletlere, kavimlere çeviriyor. Organları bir beden içinde bütünleştirdiği gibi -inşaallah- insanlığıda bir şahsı manevinin azaları halindeki milletlere dönüştürecek. Kim bilir, belki de basit bir futbol topunungerisinde bütünleşen meyiller, istekler ve kazanma arzuları ve kazanmanın "biz" ruhu ile mutluluğunu yaşamakve bütünleşmek için bir zemine dönüşecek. Belki zerreleri birbirine çeken zerre-i cazibeler misali, bir gün, bufutbol etrafında şekillenen fiiller, hırslardan, ihtiraslardan, çıkar kavgalarından kurtulup, insanlık zerresitoplulukları birbirine bağlayan bir unsura dönüşecek. O küçük toplar belki de birer zerre-i cazibe halini alacak.

Hayatın her halinde, yaşadığımız her olayda bize kendini hissettiren, tenteneli perdeler arkasındaelini gösteren ve muhabbetinin sıcaklığını her vesileyle ve kavmimizin ve nevimizin muhabbetiyle hissettiren Rabbimizehadsiz şükürler olsun, her türlü medih ve tezahürat O’na olsun.