DNA, İmam-ı Mübin’e işarettir

Molekül yapısındaki varlıkların en gelişmişi herhalde DNA ve RNA adı verilen Deoksiribo NükleikAsit ve Ribo Nükleik Asit adındaki maddelerin kısaltılmış şekilde ifadesi olanlarıdır. İki hidrojen bir oksijengibi daha basit yapıdaki moleküller, organik yapılarda çok daha fazla sayıda karbon, oksijen, hidrojen, nitrojen gibiatomların oluşturdukları daha karmaşık yapıdaki moleküller halini alırlar. Bu hal, DNA ve RNA gibi moleküllerde dahada belirginleşir; adenin, sitozin, timin, guanin, urasil gibi aminoasitler, yani proteinleri oluşturan temel yapı taşlarıard arda dizilerek, helezonik bir yapı oluştururlar ve karşılarında da belirli bir kural çerçevesinde benzer dizilimoluşup, her iki sarmaldaki aminoasitlerin teker teker birbirlerine bağlandıkları "çift sarmal" denen bir yapıoluşur. Bu yapı uzar, uzadıkça kıvrılır; kıvrımlar uzar, tekrar kıvrımlar oluşturur ve nihayetinde dört beşaminoasitin arda arda dizilmesinden akıl almaz sayıda bilgileri muhafaza eden bir bilgi deposuna dönüşür. Her canlı türündedeğişik sayıda, insanda ise 46 adet olan kromozomları oluşturur. Milyarlarla hesap edilemeyecek sayıdaki bu bilgideposu, hücre içinde ancak elektron mikroskopları ile görülebilecek kadar bir yer işgal eder. Bu, bir anlamda, üst düzeycanlıların hayat programıdır. Ne zaman hangi şekli alacağı, hayatının hangi diliminde hangi hormonların salgılanacağı,hastalığı, gözünün rengi gibi fizyolojik, anatomik, patolojik pek çok özelliklerin bu küçücük şeylerde kayıtlıolduğuna dair çok net emareler tespit edilmiştir.

Bu durumdan ortaya çıkan sonuç; varlık alemindeki ve özellikle canlılar alemindeki işleyişin, CD’dekayıtlı bir bilgisayar programı misali, baştan belirlenmiş bir işleyiş şeklinde cereyan ettiğidir. Atomlar, moleküllerve nihayet DNA’lar şeklindeki kayıtlar, esirden gezegenlere uzanan varlık ortamında ya da alem CD-Rom’unda; Big-Bang’da"Run/çalış" komutu verilmişçesine arda arda gelen işlemler, döngüler ve çok kompleks algoritmalar içindeişlerler. Bu, hadiselerin kader boyutunu izah eden; DNA’lar, hafızalar ve daha pek çok kayıt şekli ile İmam-ı Mübin’den,Levh-i Mahfuz-u Azam’dan haber veren yönüdür. Bu yönüyle varlık alemindeki olaylar kontrol dışıdır, yani varlığınkendi içinden, kendi türünden unsurlarca kontrol edilemezler. Herkes ve her şey işleyişe tabidir. Külli programın, İmam-ıMübin CD’si içinde kayıtlı bir işleyişin işaretleridir tüm bunlar. Böyle bir program varsa, bir de programcı yanivarlık işleyişini baştan sona, en ince detaylarına kadar bilen bir Alim-i Külli Şey olmalıdır. Kendi başına böylekompleks bir programın ortaya çıkamayacağını herhalde bilgisayar programcıları en iyi şekilde anlayacaklardır. Bubakış açısından hareketle; DNA’lar ve RNA’lar, üreme ile canlıların birinden diğerine kromozomların geçişi, külliprogramın işlem basamaklarından, sonsuz sayıdaki komutlardan yalnızca birkaçıdır.

Yine programın özelliklerinden programı tanımaya çalıştığımızda, zaman ve yer kavramlarının dışındaolunması ile böyle bir programı yazabilmenin ancak mümkün olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu da programı baştanyazmış olması, şu an yazıyor olması ya da gelecekte yazacak olmasının aynı anlama geldiğini ifade eder. Buperspektiften bakıldığında ise bizim açımızdan geçmiş, şu an ve gelecek şeklinde ifade edilen tasnifin programcıiçin geçerli olmadığı, bu tasnifin yalnızca bu programın bize bakan bir yönü, program içindeki insan unsurunu tanımlayanve programla onun irtibatını sağlayan bir bilgiden ibaret olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

Aynı türden bir bilgi olarak, varlığa bu yönden bakışta "irade" dediğimiz kavram ortaya çıkar.Bizim bulunduğumuz yüze, program içindeki unsurlara bakan yöne yani varlıklara ait bir özellik olan bu durum, şuurluvarlıklar ve en başta insanlar tarafından hissedilmektedir. Hatta bu his öyle belirgindir ki, insanlar varlıklara hükmettiklerinizannederler ve bir gün tümüyle hükmedebileceklerini düşünürler. Varlığın işleyişinde böyle garip bir hal vardır.Bir taraftan bizim irademiz doğrultusunda, bizim fiillerimizin neticesi olan bir işleyişi var gibi gözükür, diğertaraftan doğru veya yanlış, iyi veya kötü şekilde ortaya koyduğumuz iradeler programın işleyişinin bir gereği,programı tanımlayan komutlar gibidir. Bu programın bir parçası olarak bizden beklenen ise kendi boyutumuzdaki hükümleregöre hareket etmemiz, iradelerimizi programcının arzu ve emirleri doğrultusunda, O’nun iradesinin gereği olan hükümlereuygun şekilde ortaya koymamızdır. İşleyenin zaten bir program olduğu, her şeyin DNA’larda kayıtlı bulunduğu gerçeğibizim konumumuzu ve irade beyanımızı etkileyen bir durum olmamalıdır. Yani "Ne yapayım! Yazılmış bir programınparçasıyım." diyecek konumda değiliz. Çünkü, yaşadığımız halin yazılı bir program olması bizim lokalkonumumuzu etkileyen bir durum değildir. Böyle olmadığını bizzat yaşayarak anlıyoruz. Varlığın işleyişinde bizezorla işler yaptıran bir hal yaşamıyoruz. Bilakis işlerin isteklerimiz doğrultusunda şekillendiğini hissettiğimizbir hal var. O halde varlığın aslında bir program dahilinde ve kontrollü, planlı, programlı oluşu bütünüilgilendiren bir durum ve eşyanın Yaratan’a bakan yönündeki bir özelliktir. Bizim konumumuzda ya da varlığın bizebakan yönünde doğru irade beyanında bulunmak; cüz’i, farazi, itibari de olsa irademizi doğru yönde beyan etmekdurumundayız.

Evet, DNA bir programın işaretçisi. İmam-ı Mübin denen kaderî ve küllî bir programdan haber veriyor.Her şeyin evveli ve ahiri ile Külli bir İlim Sahibi tarafından bilindiğine, başlangıçta vahid olup vahdetten kesretegeçtiğine ve nihayetinde yine vahdete döneceğine işaret ediyor. Kaderin mücessem bir delili ve her şeyi kuşatanilmin, varlık üzerindeki ilahi kontrolün apaçık bir göstergesi. Kudret, DNA’lar ve onlardaki aminoasitler adedincetekrarlayan şekilde ve manevi kulakları sağır edercesine yüksek bir sada ile kendini ifade ediyor.