Kitaplık

Sosyo-ekonomik değişme sorunu, yoğun olarak, sanayi devrimi ve onun bağlamında gelişen büyüktoplumsal dönüşümlerle eş zamanlı olarak ortaya çıktı. Düşünürler öncelikle, toplumsal değişimin kendine özgüyasalarını bulmaya çalıştılar. Bu çalışmalar Batı Avrupa’nın iktisadi-sosyal tarihi veri alınarak gerçekleştirildi.Batı’nın gelişim çizgisi tek ve evrensel olarak kabul edildi. Ogün bugündür iktisadi gelişme ve çağdaş BatıUygarlığına ulaşma dünyanın geri kalmış toplumları için temel erek haline geldi.

Batıdaki bu gelişmeler ülkemizde de kısa sürede etkisini gösterdi. Yüzyıllardır diyar-ı küfretepelerden bakmaya alışmış Osmanlı aydınları, Batının bilimsel ve teknolojik alandaki kazanımları karşısında şaşkınadöndüler ve geri kalmışlığımızın getirdiği aşağılık kompleksiyle suçlu aramaya koyuldular. Suçlu bulundu: Dinve onun bağlamında gelişen gelenekler, kurumlar, değerler. Öyleyse çözüm kolaydı. Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmakiçin geçmişe ait ne varsa kaldırıp atmak gerekiyordu.

Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yayınları arasında çıkan Bünyamin Duran’ın "İslâm ToplumlarındaSosyo-Ekonomik Değişmeye Yönelik Tezler" adlı çalışması, kendi alanında yeni bir aşamayı temsil ediyor. Yazargeri kalmışlığımız konusunda suçlu aramıyor, kimseyle de hesaplaşma niyeti yok. Anlamacı bir yaklaşımla geçmişiörten sis bulutlarını dağıtmak üzere Doğunun ve Batının zirvelerini aynı zeminde buluşturuyor.

Yazar öncelikle İbn-i Haldun, Karl Marx, Max Weber, Bediüzzaman ve Ernest Gelner’in toplumsal değişimindinamikleri konusundaki tezlerinin dökümünü yapıyor. Bu tezlerden kısaca bahsetmek gerekirse; İbni Haldun büyük değişimlerinkökeninde asabiye olarak ifadelendirdiği ruhsal bir olguyu görmektedir. İbni Haldun’a göre ortak sorunları yaşama vebenzer dayatmalara maruz kalma, kan bağına ve kader birliğine sahip insanları, birbirinde fani olmak derecesinde biraraya getirmekte ve bu bir araya gelişin kolektif eyleme dönüşmesiyle de büyük toplumsal dönüşümler ortaya çıkmaktadır.Sorunları medeniyet tarihçesi Arnold Toynbee’nin ortaya koyduğu "Meydan Okuma Cevap Verme Tezi" de büyük ölçüdeasabiye teorisinden yararlanılarak hazırlanmıştır. Toynbee’ye göre büyük dönüşümler, insanlarda potansiyel olarakvarolan enerjinin, çeşitli çevrelerden gelen dayatmalarla harekete geçmesiyle gerçekleşir.

Weber, büyük devrimlerin, insanlığın kendilerine olağanüstü güçler atfettikleri karizmatik liderlertarafından gerçekleştirildiğinden söz ediyor. Asya toplumlarının nisbi durgunluğu konusunda Weber’in PatrimonyalDevlet Yapısı ve Karl Marx’ın Asya Tipi Üretim Tarzı oryantalist bir bakış açısını yansıtıyor ve büyükbenzerlikler arz ediyor. Bünyamin DURAN her iki tezi eleştirel bir yaklaşımla ayrıntılı şekilde ortaya koyuyor.

Kitabın en övgüye değer yanı, çağdaş İslâm düşünürü Bediüzzaman Said Nursî’nin toplumsal değişmekonusundaki düşüncelerinin derli toplu bir şekilde ortaya konulmuş olmasıdır. Kitabın bu bölümü Bediüzzamankonusunda çalışanlara örnek olabilecek niteliktedir. Bediüzzaman’a göre iktisadi-sosyal gelişme "ihtiyaçlar vezaruretler"in bilediği bir öncü azınlık tarafından gerçekleştirilir. Yazar Bediüzzaman’ın düşüncelerini"Tasallut Nazariyesi" olarak kavramlaştırıyor.

Bünyamin DURAN bu çalışmasında iktisadi-sosyal gelişmenin dinamiklerini her toplumun, kendine özgü koşullarındaarıyor. Bizim anladığımız kadarıyla, yazar, insanoğlunun bir yandan zihin gücünü kullanarak yeryüzünü imar edip,ona yön ve şekil verirken, öte yandan içinde yaşadığı dünyanın da insan zihniyetini belirlediği düşüncesindenhareket ediyor ve tezini bu varsayım üzerine kuruyor. Bu çerçevede, Batı’daki iktisadi-sosyal gelişmenin arka plânında,yüzyıllardır, açlığın, sefaletin, feodal düzenin pençesinde kıvranan, maddeye karşı aşırı özlemle dolu insantipini görüyor. İslâm toplumlarının geri kalmışlığını ise, sosyal siyasal, kültürel, entelektüel ve mânevî açıdandoyuma ulaşmış, özlemsiz insan tipine bağlıyor. Her iki toplumda da, belirtilen insan tipini hazırlayan ortamınniteliği konusunda doyurucu açıklamalarda bulunuyor.