İslam Önderlerinden Bediüzzaman Said Nursi ve Eseri

İslam Önderlerinden
Bediüzzaman Said Nursi ve Eseri,
İhsan Kâsım Salihî,
Işık Yayınları, İzmir 1993.

İhsan Kâsım Salihi tarafından Arapça olarak telif edilen bu eser şüphesiz İhsan Kâsım Bey’in diğereserleri gibi faydalı bir kitaptır. Aslı Arapça olan bu kitap Aziz Hatipoğlu tarafından Türkçe’ye kazandırılmıştır.

Gerçi İhsan Kâsım Bey bu eseri Türkçe orijinallerinden istifade ederek telif etmiştir. Ama kendikaleminden Arapça olarak meydana gelmiştir. İhsan Kâsım Bey hayatını Risale-i Nurların neşrine vakfetmiş, özellikleRisâle-i Nurların Arapça’ya tercüme edilmesinde ve İslam aleminde intişarında emeği olan Nur hizmetkârıdır.

Elimizdeki bu eserin iki hususu ortaya koyduğunu söylememiz mümkündür:

Birincisi: Modern Türkiye’nin hayat tarihinden bir dilim ile Üstad Nursi’nin şahsiyetinin Türk Milletininsiyasi, fikri ve içtima i hayatında bıraktığı derin tesirleri ortaya koyuyor. Bu öyle bir tesirdir ki, halen yazılmayadevam etmekte, etkisini sürdürmekte ve vefatından sonra bile rolünü ifa etmektedir.

Bu tesir açık ve elle tutulacak derecede gözler önünde bulunmakta hasım ve düşmanları tarafındanbile itiraf edilmektedir.

İkincisi : Şüphesiz bu kitap aramızda İslam davetçilerinin en büyüklerinden birinin hayatını sunmayıhedeflemiştir. Onun hayatını ele alırken de, tarihin en büyük gerçeklerinden birini te’kinden belirtmek isteriz. O daşudur: Şu büyük İlâhi din; canlı, ebedi ve her mekân ve zamanda ihtiyaçları bahşetmeye kâdir bir dindir. Bu canlılığı,topluluk ve milletleri uyandırmaya; selim ve anlayışlı kalpler, zeki akıllar ve açık zihinler, kâmil bir ihlâs vegayretli bir çalışmayla kendisine yöneldiği sürece de alemin dizginini ellerine vermeye muktedirdir.

Kitabın bu konuda, şimdiye kadar Arapça olarak yazılanların en muhtevalısı olduğunu düşünüyoruz.

Kitap üç bölümden oluşmuştur.

Birinci Bölüm: Biraz tafsilatlıca Üstadın hayat seyrini ele alır.

İkinci Bölüm: Hapis, sürgün ve takip arasında geçirdiği hayatının yirmi üç senesi boyunca te’lifettiği Risale-i Nur’un bir tahlil ve incelenmesidir.

Üçüncü Bölüm: Risâle-i Nur’dan iktibas edilmiş bazı numunelerdir.

Özellikle ikinci bölümünde yani Risâle-i Nur hakkında kısa bir tahlil ve inceleme bölümünde gerçekbir araştırmacı olan yazarın farkı, meseleye bakış açısı ve vukufiyeti kendisini göstermektedir. Bu bölümdedikkatimizi en çok çeken "Mevzuyu Açıklama Usulü" (s. 124) bölümünü aynen anlıyoruz.

"Her bir Risâlenin konusu, o Risâlenin başında yer alan bir veya birkaç âyet-i kerimeden ilham alır.Sonra mevzuyu hülasa eden özlü bir mukaddimeyle güzel bir şekilde konuya işarette bulunulur. Daha sonra da düşünceyiaydınlatmak ve açmak için getirilen misallerle yavaş yavaş konunun izah ve genişletilmesine girilir. Yani mevzuyu sunuşhususundaki usûlü, basitten kapalıya doğru derece derece açmak şeklindeki mu’tad usullerden farklıdır.

Risaleler, okuyucuya anlaşılması zor ve durumu kendisi için kapalı gelen bir hususla başlayarak, onundikkatini uyandırıp, arkasından konunun bütün yönlerini anlatıp müşküllerini çözer. Onun için okuyucu sadeceizleyici ve pasif durumunda kalmaz. Risale onu, maksadı anlama hedefine ulaşmak için ciddî bir araştırmaya, sağlam veteenniyle yapılan bir incelemeye zorlar. Yani, Risaleler, okuyucuyu kendisi için sadece bir gözden geçirici ve okuyucu değil,bir araştırıcı kılar.

Mevzu yavaş yavaş ve derece derece vuzûha kavuşur. Öyle ki okuyucu, hiçbir usanç ve can sıkıntısıhissetmeksizin ve Risalenin başında yer alan ayetlerle kendisi arasında bir perdeyle karşılaşmadan, birden bire onlarınverdikleri zevklere ulaşmış olarak kendini bulur. Sanki mevzu onu, iman bağ ve bahçelerinin güzel rayihalarımıkoklaması için, onların arasında bir gezintiye başlatır. Ta ki, Kur’an-ı Kerîm’deki ince mânâları hissedip mübarekatmosferinde hayat sürsün. Bundan başka Risalelerden her birisi, okuyucunun zihninde felsefe cahilliklerinin veyahurafelerin yahut toplumdaki yanlış ve değersiz fikir ve tasavvurların kurduğu birçok şeyi yıktıktan sonra, kademelibir şekilde, Kur’an-ı Kerîm’den kaynaklanan yeni bir düşünce binasını ikame eder. Bunu yaparken de, en azılımuannit de olsa her insanın kabul edip teslim olacağı kuvvetli ve fıtrî delilleri getirme yolunu tutar Bütün bunlarınruhu doyurarak, şeffaf kelime ve ifadeler seçerek, hayali kendi sahalarında salıvererek, tefekkür ve teemmülü gizli yönleriniuyandırarak yapar

Bazen de mevzu, tamamıyla sual ve cevap şeklinde sunulur. Okuyucuda dikkati uyandırmak ve tefekkürütahrik etmek için, ya konuyu serdederken veya satırlar arasında sual ve cevaplan yer alır. Bu sorulardan bir kısmı,hakiki olup, Üstada bazı talebeleri tarafından yönetilmiştir. Diğer bir kısmı da., insî ve cinnî şeytanların, müminlerinkalbine attıkları vesvese, şüphe ve sorulardır. Bazen de bu iki kısım karışık oluyor. Konunun bu tarz sunuşuna eniyi örnek "Hikmetü’l-İstiaze" risalesidir."

Üçüncü Bölümü oluşturan iktibasların da Risalelerin doğrudan Arap/İslam dünyasına taşınması açısındanfaydalı olacağı muhakkaktır.