Melekût

Varlıkların yalnızca gördüğümüz özellikleri olmadığı, mülkün algılarımızla sınırlı kalmadığı,zaman geçtikçe insani veriler, bu verilerle eşyayı algılamaya çalışan bilim tarafından da ortaya konuyor. Sebep-sonuçzincirinin kırıldığı ve mekanik yaklaşımların yetersiz kaldığı yeni bin yıl her geçen gün yeni manevi açılımlarazemin hazırlıyor. Işık hızının, izafiyetin, Newton’un kanununun şekillendirdiği bakışımız, idrakimiz süreklidalgalanmalar yaşıyor. Bilimin en temel kavramları bile sorgulanır oldu. Aslında insanlık şahs-ı manevisi asırlardırbu türden değişimler yaşıyor. Tepsi şeklinde algılanan dünya küreye dönüştüğünde, kainatın merkezineoturtuldu, zaman içinde sonsuz bir evrenin küçücük bir noktası oldu ve yeni verilerle algılarımızda dünyanınnereye oturacağını kestirmek gerçekten güç.

Hz. Adem’den beri değişmeyen bir şey var. O da mülkün özü, eşyanın esması, ya da mülkün melekûtu.Çünkü melekût öz, asıl ve eşyanın ruhu. Algılarda her yeni zaman diliminde farklı şekillere giren eşyanın idrakeyönelik hedefi hep aynı. Bütün işleyiş "güzellik ve görülmek" arasındaki ince sırrın etrafında dönüyor.Her an, her işleyişte, zıtlıkların mücadelesinde, mülkün derinliklerinde eşya esma üretiyor. Varlıklar, varlıklarınen ince detayları, zaman değirmeninde eşyayı öğütüp esma üretirken bu ürün her bir varlığın sorumlusu "müekkelmelek" tarafından asıl güzellik sahibine takdim ediyor. Adeta kainat her an dile gelmiş ilahi musikayı terennümeden bin bir başlı melekler adedince, yani varlıklar adedince dilleri, bir o kadar nağmeleri olan fonograf gibi. Bufonografın nağmeleri asırlardır hiç değişmiyor, melekler ordusundan yükselen nağmeler, marşlar susmuyor. Dünyasavaşlarında, atom bombalarının atıldığında, bu "musika-i ilahiye" hiç susmadı.

Evet mülkte çirkinlikleri, kötülükleri, kavgaları bir arada bulunduran kevn alemi, kainat, melekûtundahep güzel nağmeler terennüm ettiriyor. "İmkan dairesinde kevn aleminde ortaya çıkandan, ‘ol’ andan daha mükemmeliyoktur." hükmü her an tasdik ediliyor. Her şeyin melekût boyutu ve o boyutun güzellikleri çirkinin melek-i müekkelinceCemil-i Mutlak’a takdim ediliyor.

Her an nağmeleri devam eden, zerreler adedince nağmelerin yer aldığı ilahi orkestra, melekûtun berraklığıile hiç durmaksızın işliyor. Melekûtu bilmek büyük bir huzur veriyor.