Kainatın Sırrı: Esir Maddesi

Risale-i Nurdan Bir Kavram

aratılış, tarihin her anında ilgili-ilgisiz tüm insanları kendisine hayran bırakan bir denklem özelliğindedir.Zira yaratılış (hilkat), hem mitolojide hem halk hikayelerinde hem de kutsal kitaplarda üzerinde durulan ortak birtemsili noktaya sahiptir. Buna rağmen yaratılışın keyfiyetinin ne olduğu (Nereden geliyorsun?) sorusu, ‘zihinlerdekiezeli soru’ olarak sıfatlandırılabilir. Nitekim yaratılışın en önemli safhaları olan kainatın ve ardından insanınyaratılışı, bu manada bir çok teoriyi suskunluğa, çaresizliğe sürüklemiştir. Esir maddesi de bu sürüklenişinbir başka adresidir!…

Esir; eskilere göre, dünya atmosferinin ötesindeki boşlukları dolduran çok uçucu akışkan olarak tanımlanmaktadır,bir kaynakta. Yine aynı kaynakta esir, içinde ışık dalgalarının yayıldığı varsayılan, bütün uzayı dolduranancak elle tutulamayan, varsayımsal, maddesel ortam şeklinde tanımlanmaktadır ki, ilk tanımla ikinci tanım arasındaoldukça derin farklılıkların olduğu görülmektedir.

Filhakika, esir maddesi hakkındaki tanımlamalar oldukça fazladır, ancak bu noktada bile henüz görüşbirliği sağlanabilmiş değildir. Nitekim tabiat ilimlerinde inanç eksikliği bulunan ‘Maddeci Felsefe’nin kalp gözününkör olması, bu konudaki kargaşanın en büyük faillerindendir. Oysa kainata ‘İsm-i Kayyum’ dürbünüyle bakıldığındasır gibi görünen pek çok kapalı pencerenin açıldığı da vakıadır.

Maddeci ya da materyalist felsefe esir maddesini ‘masdar’ ve ‘fail’ olarak tanımlamaktadır ki, bu da kainatınyaratıcısını ‘yok’ saymaktır. Aynı şekilde yaratıcı tek bir kudrete atfedilmediğinde milyonlarca yaratıcıdanbahsetmek gerekir ve böyle bir faraziye akla-mantığa sığmamaktadır. Buna karşılık olarak Bediüzzaman Hazretleriesir maddesini tarif ederken bakın hangi ifadeleri kullanıyor: "En nazenin bir hulle-i icad, bir maiye-i masnuat, birmezraat-ı hububat…" Görüldüğü üzere esir maddesi, kainatın yaratıcısı değil, kainatın yaratılmasındakien önemli sırdır. Bu sırrı da Bediüzzaman Hazretleri şöyle açıklamaktadır: "Cenab-ı Hakk’ın arşı, su hükmündeolan şu esir maddesi üzerinde imiş. Esir maddesi yaratıldıktan sonra Sani’in ilk icatlarının tecellisine merkez olmuştur.Yani esiri halk ettikten sonra cevahir-i ferde kalbetmiştir. Sonra bir kısmını kesif kılmıştır ve bu kesif kısmındanmeskun olmak üzere yedi küre yaratılmıştır. Arz, bunlardandır." Buradan da anlaşılacağı üzere esir maddesi,bütün eşyanın özüdür; her şey ondan yaratılmıştır. Esir maddesine ilk hareket emrini veren de maddeyi yaratanAllah’tır.

Öte yandan, belki de tüm zihinlerin muamması durumundaki insanın yaratılışı da esir maddesinin anlaşılmasıylaaçıklığa kavuşmuş olacaktır. Zira insanı oluşturan maddelerin kainatı da oluşturduğunu bilmekteyiz. Yani insanınvücudunda bulunan her türlü madde, kainatta da bulunmaktadır. Şu halde esir maddesi gibi bir maddenin de insanın bünyesindeolması, aynı zamanda kainatta da olmasını gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla insanı çözmek isteyen bilimin, öncelikleesir maddesini çözmesi muhakkaktır.

Esir maddesinin bu denli bir öneme sahip olması, Bediüzzaman’ın ifadesiyle "İsm-i Kayyum’uncilvesine baktırmak için"dir. Cenab-ı Hakk’ın bu isminin en kısa ve açık anlamı ise şudur: Her şeye herhususta iktidarı olan. Esir gibi günümüz teknolojisinin bile tam olarak çözemediği bir zerreye yön verebilenKudret’in azameti, herhalde, materyalist felsefenin cinayetvari söylemleri karşısında elbette sesini mutlaka duyurmakister ve duyuracaktır.

Aslında konunun özünü esir maddesinin var olup olmadığı ya da tanımı oluşturmuyor. Burada dikkat çekilmekistenen asıl nokta, esir maddesinde olduğu gibi, maddecilerin tabiatı anlamlandırırken metot olarak benimsedikleri yolunyanlışlığıdır. Nitekim manevi unsurların her hangi bir belirleyiciliğinin olmadığı metotların gerçeğe uzanmadane kadar zorlandığı yadsınamaz bir gerçektir. Binaenaleyh, tabiatta gerçekleşen her olayda yüce bir ‘Yaratıcı’nınsikkesini müşahede etmek, çözülemez gibi görünen tüm problemlerin çözümünü beraberinde getirecektir. Dolayısıylatabiat ya da geniş manada kainat, Allah’ın varlığını ‘iki kere iki dört edercesine’ ispatlayacaktır.

Sonuç olarak, esir maddesi gibi bir çok kainat gizeminin anlaşılması, tabiata ‘İman’ gözüyle bakmaklamümkündür. Takdir edilmelidir ki; yüce Allah, kainattaki her eşyanın ruhuna kendi sanatını ve ismini nakşetmiştir,önemli olan bu nakışların okunabilmesidir.