Fenâ fil-ihvan

Hayatın en güzel, en sevimli, en sıcak özelliklerinden biridir dostluk. Sıkıntılı, üzüntülüanlarda her şeyin azaba dönüşüp, yaşamanın katlanması zor bir yük halini aldığı anlarda gözümüzü aydınlatanbir tebessüm en büyük ilaç olur. Yanlarında kendiniz olmaktan çekinmediğiniz, fıtri halinizi yaşayıp rol yapmaihtiyacı duymadığınız dostlar, belki de şu fani alemin en büyük zenginlikleri, en değerli varlıklarıdır. Acz vefakr hamurunda var olan ve büyük mücadelelerle maddi ve manevi gelişimini sağlamak konumunda olan insan, kainat fabrikasınınbüyük ve korkunç gözüken çarkları arsında ezilmemek için sosyalleşmek zorundadır. "Yalnızlık Allah’amahsustur" şeklinde insanımızın güzelleştirerek ifade ettiği bu hal en bedevi toplumların bile vahşettenmedeniyete, ferdiyetten sosyalleşmeye geçişini gerekli kılmıştır.

Sosyalleşmenin temel taşı olan aile ise herkesin hayatında çok önemli hatıraların yaşandığı biryuva, en sıcak hatıraların ifadesi olan bir kelime ve en sıcak dostlukların hissedildiği bir ortamdır. Ailede rolyapmazsınız, farklı gözükmek ihtiyacı hissetmezsiniz, en önemlisi kendinizi o küçük topluluk içinde ayrı bir fertolarak hissetmezsiniz. Sevgiler samimi, dostluklar samimi, tavırlar güvenlidir. Bu yüzden sosyal toplumun kargaşa vekarmaşası arasında aile, ruhu yaralayan vefasızlıkların, ikiyüzlülüklerin boğucu dalgalanmaları içinde enemniyetli tahassüngah, en güvenilir sığınaktır. Ailenin en önemli özelliklerinden biri fertlere gerçek dostluğu,karşılıksız sevmeyi ve samimi muhabbet olan şefkati öğretiyor olmasıdır. Ya da bu duygular yaşandığı zaman, o küçüktopluluk aile adını alabilir. Anne ve baba çocukları için her şeylerini, ihtiyaç halinde canlarını feda edebilirler.Fıtratı bozulmamış kardeşlerin de birbirlerine olan tavırları farklı değildir. Kardeşlik aynı karında bulunmuşlukmanası ile ve gerçek şekliyle ilk olarak ailede yaşanır. Aynı aileye, aynı anneye mensubiyetin vermiş olduğu sağlambir yakınlık duygusudur. Gerçek kardeşliğin yaşandığı bir ailede kardeşler benliklerini bir tarafa bırakırlar,artık aile için yaşarlar. Kardeşlik benliğin unutulduğu, fedakarlığın zirvesinde ve başkası için yokluğun gözealındığı bir dostluk halidir. Başkası için yok olmayı göze almak, dostunda, kardeşinde fani olabilmek, ferdi şehitlikmertebesine yükselten çok üstün bir ruh halidir. Ailede başlayan kardeşlik duygularının topluma, insanlığa yansımışhalidir.

Karşılıksız sevginin kaynağı ve temsilci ise şüphesiz annelerdir. Ana en samimi yâr, kendini unutupevladı için yaşamakla feragatin, fedakârlığın zirvesindeki bahtiyardır. Bu bahtiyar analardan biri de Allah Resulü içinkendinden ve evlatlarından geçmiş Uhud kahramanlarından biridir. Zübeyr (r.a.)’ın haber verdiği bir şefkat kahramanı"Muhammed öldürüldü!" haberini duyunca O’ndan başka hiç birşey ve hiç kimse gözüne gözükmeden harpmeydanına koşmakla gerçek bir analık ve şefkat örneği sergilemiştir. Sa’d bin Ebi Vakkas, "Neccaroğullarındanbir kadın" olarak adlandırdığı bu feragat abidesine kocasının, babasının ve kardeşinin öldürüldüğühaberi verilemesine rağmen onun allah Resulünün endişesi ile tutuştuğunu haber vermektedir. Bu sevgi aslında Allahsevgisidir.

Tasavvuf ehlinin fena fi’llah yolunda yaşadığı fena fi’r resul yani kendinden geçip resulle, resul içinyaşamak hali bu olmalıdır. "Ey Allah’ın resulü, sen sağ olduktan sonra her musibet kolay (göğüslenir)" cümlesibu hali ifade etmektedir. Şeyhte fani olmak, kendini unutup şeyhin bir azası olmak hali yani fena fi’ş-şeyh, şeyh Allahresulünü temsil ettiği için ve temsil ettiği sürece güzeldir. Fena fi’r-resûl, resûl Allah’ın elçisi olduğu için,O’na (a.s.m.) yönelik sevgiler aslı itibari ile Allah’a (c.c.) gönderilen emanetler olduğu için güzeldir. Resul de şeyhde esmayı yansıtmadaki üstünlükleri nedeniyle hüsnadırlar. Yani onlara yönelen sevgi aslen Allah’a yöneldiği içinhem onlar, hem sevgi, hem hayat güzelleşir. Çünkü, bütün güzelliklerin kaynağı, her güzel ismin menbaı, her güzelsıfatın nihai odağı O’dur. "Ben yokum, O var!" diyebilmek için atlanan basamaklardır "ben yokum, şeyhimvar!", "ben yokum Allah Resulü var!" cümleleri. Risale-i Nur Okulu’nda, bu nefsin ve benliğin ön plana çıktığı"helaket ve felaket" asrına yönelik terbiye metodunda manevi yolculuk "Ben yokum, biz varız" şeklindebaşlar. "Biz" yani kardeşler, Allah ve Resulü yolunda makamdan, zenginlikten, nefis ve enaniyetten, evlad üiyalden geçmiş insanlar… Bu zamanda "insan-ı kamil" ismine en uygun sıfatları taşıyan bir şahs-ımanevi… Resul ve sünnetin en safi temsilcisi, ferdi zaafların bütün içinde kaybolması ile sağlam bir bünye vetopyekün bir vücut haline dönüşmüş tüzel kişilik… Aynı hali tüm insanlığa ulaştırmak için feragat vefedakarlığın, davaya sadakatin zirvesi… Mü’minleri kardeş görmek duygusundan hareketle bütün insanları mü’min vekardeş görmek arzusu… Bu yolda muazzam bir cehd ve gayret. Hatta varlığı kuşatan bir dostluk ve kardeşlik hali…Aynı Rabb’in terbiyesi altında olmaktan ve mahluk olmaktan kaynaklanan birliktelikle tüm kainata dostluk…

Tasavvufta fena fi’ş şeyh-fena fı’r resul-fena fi’llah şeklinde seyreden manevi yolculuk Rabb-ı Rahim’inasrımıza Risale-i Nur adı ile ulaştırdığı rububiyet tecellisinde fena fi’l ihvan şeklinde başlar. Resul-i Ekrem’in(a.s.m.) bu asırdaki avanesi, zamanın ihtiyaçlarına göre rububiyetin ifade edildiği ağız, bu halin yaşanması içingerekli düsturu "Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onlarınşerefiyle şakirane iftihar etmektedir." şeklinde dile getiriyor. Bu çok güzel, ancak yaşanması çok zor olan düsturhelaketlerin, felaketlerin, nefis ve enaniyetin hüküm sürdüğü bir asırda tek çıkış yoludur da aynı zamanda. Nefisve enaniyeti kardeşlik havuzu içinde eritip yok etmekle daha güzel bir şekilde tekrar kazanmak, vermekte zorlanan günümüzinsanı için daha uygulanabilir bir alternatif olabilmektedir. Evladının başarılarıyla gurur duyan, onun mutluluğu ileondan daha fazla mutlu olan anne babanın ruh halini kardeşler için hissetme halidir bu. Tefani şeklinde de ifade edilenbu hal, "kendi hissiyat-ı nefsaniyesini unutup, kardeşlerin meziyyet ve hissiyatıyla fikren yaşamaktır." Buhal insanın her gününü başarılarla süsleyecek, ömrünü insanlığın ve İslamlığın ömrü kadar uzatacak,nimetleri varlıklar adedince genişletecek muhteşem bir zenginliktir. Farazi ve vehmi küçük bir sermayenin feda edilmesiile sonsuz bir zenginlik kazanılacaktır.