V. Masa “Kadın ve Aile”


“Kadın ve Aile”

Katılımcılar
Musa Kazım YILMAZ
Ali Ulvi BAKKAL
Atilla YARGICI
Cüneyt GÖKÇE
Banu YAŞAR
Dilek Akıcı TAYANÇ
Nurefşan ÇAĞLAROĞLU
Yasemin GÜLEÇYÜZ

Deklarasyon

1- Dünyanın birçok ülkesinde komünizm, sosyalizm, kapitalizm ve hedonizmin çarkları arasında kalan aile, gittikçe yozlaşmakta, aile kavramı yerini başka kavramlara bırakmaktadır. Dinî değerlerin kıymetini kaybettiği, inançların etkisini bir hayli yitirdiği, ahlakın hedonist ahlaka dönüştüğü toplumlarda böyle bir sonuçla karşılaşılması hiç de sürpriz sayılmamalıdır.

2- Ülkemizde ve dünyada boşanma oranlarının son on yılda hızlı bir şekilde artması, aile kurumunun gittikçe bozulmaya uğradığını göstermektedir. Boşanmaya sebep olan unsurlar ele alınınca aile kurumunun temellerinin ve amacının tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir.

3- Batılı bazı bilim adamları, devlet adamları bu çözülmeye çareler bulmaya çalışırken, Batıyı taklit etmekte bir yarış içinde olan bizim gibi ülkelerde de, ailede yozlaşmanın gittikçe arttığı bir realitedir. Hâlâ romantik aşkın evliliklerin ve mutlulukların tek sebebi olarak gösterildiği filimler, televizyon dizileri hem Batıdan ithal edilmekte, hem de bizdeki kanalların birçoğu benzer şeyleri insanlara sunmaktadır.

4- Postmodern çağın kadın kimliği tüketim kültürünün her seferinde daha ağır dozlarla pompaladığı genç kalmak, sağlıklı olmak, iyi görünmek temalarıyla şekillenmektedir. Bu tür duyguların uzun süre yaşanması da, kadınlarda kaygı bozuklukları ve depresyon gibi tabloların artışını netice vermektedir. Tüketim toplumu ve kadının çalışma hayatının içinde yoğun olarak bulunması, anne ve eş rolünün ikinci plana düşmesine sebep olmuştur.

5- Aile ile ilgili bütün bu sorunların çözümü ise, sadece eğitim sisteminde değildir; bu sorun ancak genelde aile kurumunun, özelde de anne-çocuk ilişkisinin yeniden diriltilmesinde yatmaktadır. Bu ilişkinin sağlıklı zeminlere çekilmesi İslami terbiyenin esas alınmasına bağlıdır.

6- Çağımızın sorunlarını geçen asrın başlarından itibaren itinayla okuyan Bediüzzaman Said Nursi ailenin gittikçe artan yozlaştırılmasına karşın İslam dininin inanç ve ahlak ilkeleri doğrultusunda çözüm önerileri sunmuştur. Nursi’nin ortaya koyduğu aile modelinin temelinde, tahkiki iman, Allah için sevmek, özellikle de ahirete iman bulunmaktadır. Allah rızasının esas alındığı bu modelde evlilikler menfaat, güzellik ve soy sop üzerine kurulmaz. Ahlak güzelliğini de içine alan dini terbiye üzerine kurulur.

O’na göre evlilik insanın kalbine mukabil bir kalp bulmasının, sevgi, lezzet, gam ve kederlerinin yanında hayret ve tefekkür paylaşımının da yapıldığı en doğru adrestir. Esasen bunlar bir ailenin mutlu olması için de gerekli olan alt yapıyı oluşturur.

7- Bediüzzaman’ın tespitlerine göre, aile kurmada İslamiyet’in sunduğu esaslar, ebedi bir hayat arkadaşı olmak, dünya hayatında mutluluğu kazanmak ve günahlardan korunmak gibi hususlardır. Allah için olan bu sevgi, hataları birlikte düzeltmeyi, affedici olmayı, sorun odaklı değil, çözüm odaklı olmayı gerektirir. Ahiret arkadaşlığını hedefleyen eşlerin yaşın ilerlemesiyle, fiziksel özelliklerinin kaybolması nefret ve ayrılığı değil, ebedi arkadaşlık inancıyla güzel muameleyi doğurur.

Ona göre ailede tesettür de, eşler arasında samimi sevgi, güven, sadakat ve gerçek şefkatin teminatıdır.

8- Said Nursi’nin önerdiği bu modelde, eşler birbirini Allah için sevdiği gibi, çocuklarını da Allah için severler, çocuklarıyla masumane sohbet etmeyi, bütün eğlence vasıtalarına tercih ederler. Bediüzzaman’a göre kadınlar fedakâr ve kahramanane olan şefkatlerini suiistimal etmemeli, çocuklarının ebedi hayatlarını kurtarmak için ciddi çaba göstermelidir.

9- Kâinat kitabını yaratıcı hesabına okuyan anne babalar çocuklarını da birer kitap gibi okuyarak yaratılış gayelerini keşfetmelidirler. Böylece çocuklarına da İslam’ın öngördüğü şekilde iyi birer model olabilirler. Bu modelin yaygınlaşması, çocukların fıtratlarına uygun eserlerin çocuksu duyarlılıkla hazırlanması ve çocukça tabiratın kullanılmasıyla mümkündür.

Bu çerçevede Risale-i Nur Enstitüsü’nün bir alt kuruluşu olarak ya da bağımsız bir ÇOCUK ENSTİTÜSÜ kurulması, çocukları önemseyen Said Nursi’nin misyonuyla paralellik arzetmektedir.

10- İman, sevgi, şefkat ve ahlak üzerine kurulmuş olan ailelerde sıkıntılar asgariye iner. Bugün insanlık Nursi’nin Kur’an ve sünnet referanslarıyla ortaya koyduğu bu iman, ahlak, sevgi ve şefkat temelli aile modeline ihtiyaç duyulmaktadır. Bu model üzerinde ciddi çalışmalar yapılması ve insanlığa bir reçete olarak sunulması, İslami olduğu kadar insani bir borçtur.