V. Masa “Risale-i Nur’da iman-ahlâk ve ibadet”

“Risale-i Nur’da iman-ahlâk ve ibadet”

  1. Eğer bir insan ya da topluluklar kendini imani noktada şarj edememişse, işte o zaman ruhta her türlü sapkın hastalıklar vuku bulacak, bu hastalıklar ile de toplumun değerleri kural ve kaideler alt üst edilecektir.
  2. Bediüzzaman İbadetin iki kısma ayrıldığını.Birinin menfi ibadet olduğunu diğerinin müspet ibadetlerin olduğunu belirtmiştir.Müspet ibadetler namaz,oruç,zekat,tefekkür,şükür,dua gibi ibadetlerdir.Menfi ibadetler ise musibetler hastalıklardır.Genellikle müspet ibadetlerdeki şükür dua tefekkür ibadetleri pek bilinmemektedir. Kur’anda Allah hiç düşümezmisiniz hiç akıl etmezmisiniz diyerek bizleri müspet ibadetlerdeki olan tefekkür ibadetini vurgulamaştır. Bu nedenle insan bu dünyaya niye geldiğini nereden geldiğini bu dünyadaki vazifesini düşünmelidir ve Allah’ın rahmet eserlerini verdiği nimetleri tefekkür ederek bizlere verdiği nimetler karşılığında Ona dua etmeli ve şükretmelidir.
  3. Akıl insana varlık olgusunu, insanın kainattaki yaradılış amacının ne olduğunu düşündürmekte, kalp ise bunu icraata dökmekle vazifelidir. İcraata dökme noktası imandan geçmektedir. Çünkü insan inançları doğrultusunda bir bütün teşkil eder, ve yaşamı boyunca fıtratı gereği akıl ve mantığına yatan herşeye inanır. Bu inanmanın en güzel şekli imanla olur.
  4. Risale-i Nur imanımızı kemale erdirmeyi, taklidîlikten tahkikiye yükseltip sonrasında Peygamber Efendimizin güzel ahlakıyla ahlaklanıp ibadetlerimizi de samimi bir şekilde yerine getirdikten sonra tevekkül edip Rab’bin rahmetine sığınmayı öğütler.
  5. Ahirzamanda ahlakımızı en iyi şekilde muhafaza etmek için peygamber efendimizin ahlakını örnek almalıyız.Çünkü peygamber efendimiz bir sözünde demiş “Benim insanlara Cenab-ı Hak tarafından bi’setim ve gelmemim ehemmiyetli bir hikmeti, ahlâk-ı haseneyi ve güzel hasletleri tekmil etmek ve beşeri ahlâksızlıktan kurtarmaktır.”
  6. Ahlak-ı rezilenin iki kelimeden doğduğunu ve bunların da ben tok layım başkası açlıktan ölse bana ne diğerisençalış ben yiyeyim olduğunu ifade eden Bediüzzaman bunlara çarenin vücub-u zekat ve hurmeti riba olduğunu söylemiştir. Ahlak-ı içtimaiyenin iltizamında havas ile avam arasındaki muamelatın aşağıdan yukarıya hürmet itaat olması gerektiği ve yukarıdan aşağıya merhamet taltif inmesi gerektiği esastır. Bu muvazeneyi de ancak emri ilahi ile gelen zekatın farzoluşu ve faizin haram kılınması sağlayacaktır.
  7. İnsan, iman ile ışıklanan alemimizde ahlakımız ile Allah’ın esma ve sıfatlarının gölgelerine ayine olmalıdır. Bu yolda insanı terbiye edecek, yani istidatları nemalandırarak bizi Kur’an ahlakıyla ahlaklandıracak esas ise ibadettir. Aynı zamanda güzel ahlak da Cenab-ı Hak için olması cihetiyle ibadet hükmüne geçmektedir. Öyleyse denilebilir ki, ahlak ve ibadet, iman hakikatlerini anlama ve yaşamada ilerlememiz için temel refiklerimizdir.
  8. İman, ibadet ve ahlak olguları birbirinden kopmaz ve sürekli iç içe olmaları gereken birer insani tutum ve ruh halleridir. İman ve ibadetle ahlak-ı haseneye sahip olunur ve bu üç olguyla insanın mahiyeti idrak edilir.

 

 

  1. İman, ibadet, ahlak ayrılmaz bir bütündür. İnsan imtihan olmak ve ebedi saadete ulaşmak için bu dünyaya gönderilmiştir. Yani insan, ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için yaratılmıştır. Bu imtihan ve tekemmül insanı sırat-ı müstakime ve doğal olarak ahlaka ulaştırır.
  2. İman bir intisaptır. İman Kainat Sultanına bağlanıp hizmetkar olmaktır .İmanın  şehameti, başkasının tahakküm ve baskısı altına girmeye engel olduğu gibi imandan kaynaklanan şefkatte başkasının hürriyet ve hukukuna saldırmaya engeldir.İman ahlak’ın gereğidir.İnsanda taklidi imandan tahkiki imana geçtikçe ahlakı ziyadeleşerek kuran’ın ahlakına  yaklaşır.Ahlak güzelleştikçe insan,güzel görür güzel gören güzel düşünür güzel düşünen  hayatından lezzet alır. Bediüzzaman‘a  göre günümüz insanının en önemli problemi imansızlık ve iman zaafiyetidir.Ahir zamanda insanların ahiret hayatına karşı dünya hayatını tercih etmeside bunun göstergesidir. Bu problem imanı kazanmak ve kuvvetlendirmekle çözülür.Aksi takdirde küfür-i mutlaktan gelen anarşilik ve istibdat- ı mutlak içtimai hayatı mahveder.