II. Masa “Eğitim Masası Deklarasyonu”

Abdullah Genç
Beyza Polat
İsmail Tezer
M. Şahin Azkaçar
Muhammed Zorlu
Nurcan Emiştekin
Nurefşan Yalçın

1- Eğitim, anne karnından başlayarak hayat boyu devam eden ciddî bir süreçtir. İttihad-ı İslâm ise; İslâm ortak paydasında bir inanç birliği oluşturan mü’minlerin, imandaki bu birliklerini, sosyal hayatın her alanına yansıtmaları mânâsını taşımaktadır.
2- Bediüzzaman Said Nursî’nin zamanımızın farz vazifesi olarak nitelendirdiği İttihad-ı İslâm’ı sağlamak; öncelikle Allah’ı bilen, tahkiki imana sahip, dünyasını ve ahiretini ihmal etmeyen gençlerin yetiştirilmesi ile mümkündür. Buna engel olan ‘cehalet’in ortadan kaldırılması için de,  okullarda fen ve din ilimlerinin bir arada okutulması, eğitimde ikna-ispat metodunun uygulanması zarurîdir.
3- Müslümanlar arasında birlik ve beraberlik ancak fikir ve duygu birliğiyle sağlanabilir. Bu birliğin elde edilmesi için eğitim şarttır. Bediüzzaman’ın eğitim sistemiyle ilgili olarak yüz yıl önce ortaya koyduğu “Medresetüzzehra”, “İttihad-ı İslâm’a” giden yolda önemli bir “eğitim projesi”dir.
4- Her fen/bilim kendi diliyle Allah’ı anlatmaktadır. Dolayısıyla din ile bilim arasında bir çatışma yoktur. Din ilimleri ile fen ilimlerinin birlikte okutulması, iman akıl bütünlüğünün sağlanması için gereklidir. Bu, aynı zamanda imandaki birliği gerçekleştirerek ve İttihad-ı İslâm’ın tesisinde önemli bir rol oynayacaktır.
5- Eğitim sistemimizdeki etnik vurgular, İttihad-ı İslâm’ın önündeki en büyük engellerdendir. Eğitim müfredatları, belli bir etnisiteyi ya da grubu vurgulayan söylemlerden arındırılmalıdır. Bediüzzaman’ın “Milliyetimiz bir vücuttur. Ruhu İslâmiyet, aklı Kur’ân ve imandır” şeklinde çerçevesini çizdiği “İslâm milliyeti” anlayışı, zihinlerde ve kalplerde tesis edecek şekilde müfredatımızda programlanmalıdır.
6- Anadilde eğitim, ittihad-ı İslâm’ın da önünü açacak temel bir insan hakkıdır. Ferdlerin kendi anadillerinde eğitim almalarının, eğitimin kalitesini ve verimini arttıracağı açıktır. Bediüzzaman: “Lisan-ı maderzad (ana dil) ise, tabiî olduğundan, elfaz (lâfızlar) dâvet etmeksizin zihne geliyor. Alış veriş yalnız mânâ ile kaldığından, zihin çatallaşmaz. Ve o lisana giren maarif (bilgiler), nakş-ı ale’l-hacer (taşa kazınan nakış) gibi bâkî kalır.” diyerek bu konuya yüz yıl öncesinden dikkat çekmiştir.
7- İttihad-ı İslâm’ın oluşumunda ve devamında karşımıza çıkacak olan en önemli sorunlardan biri şüphesiz ‘dil’ olacaktır. İslâm ülkeleri arasındaki iletişimin kolaylaştırılması için ‘dil eğitimi’ne önem verilmeli, anadilin dışında en az iki dil bilen bireyler yetiştirilmelidir.
8- Daha etkili ve verimli bir eğitim için nitelikli, donanımlı, ehil eğitimcilerin yetiştirilmesi şarttır. Yalnız sözleriyle değil; yaşayışlarıyla da İslâm’ın esaslarını ve güzelliklerini sergileyerek güzel örnek olabilen eğitimciler İttihad-ı İslâm’ın önünü açabilirler.
9- Bediüzzaman’ın, İslâm âleminin manevî hastalıklarını sıraladığı Hutbe-i Şamiye isimli eseri eğitim sistemimiz için yol gösterici niteliktedir. Burada sıralanan hastalıklara mukabil; sevgi, merhamet, ümit, sıdk (doğruluk), hürriyet, istişare ve diğergamlık gibi temalara eğitim müfredatlarında yer verilmelidir.
10- İttihad-ı İslâm’ın önünde engel olarak duran “tartışmayan, sorgulamayan, üretmeyen, ezberci bir eğitim” yerine; “sorgulayan, yeniliklere açık, bilgiyi hazmettiren bir eğitim anlayışı” benimsenmelidir.
11- Her anne-baba çocuğunu kötülüklerden uzak, iyiliklere meyilli, dürüst, ahlâklı ve vicdanlı bireyler olarak yetiştirmek ister. Bu ise dîni terbiyeyi küçük yaştan itibaren çocukların ruhlarına sindirmekle mümkündür. Bu yüzden ailede başlayan Kur’ân ve sünnet-i seniyye temelli bir eğitim, sağlıklı bir toplumun da çekirdeğini oluşturur.
12- İslâm ülkeleriyle mümkün olan şartlarda yapılabilecek ortak eğitim faaliyetleri, İttihad-ı İslâm’a katkı sağlayacaktır. Bununla ilgili olarak; çeşitli eğitim kademelerinde gerçekleştirilebilecek öğrenci değişimleri, üniversiteler arası ortak eğitim seminerleri, atılabilecek örnek adımlardır.
13- Bediüzzaman’ın ideal bir eğitim projesi olarak sunduğu Medresetüzzehra’nın manevî bir şekli olan Risâle-i Nur eserlerinin okunduğu ve müzakere edildiği her mekân, ittihad-ı İslâm’ın tesisine hizmet edecek fıtrî bir eğitim ortamıdır. Maddî Medresetüzzehra’ya giden süreç de bu mânânın ferd ferd yaşanmasıyla mümkündür.