VII. Masa “Siyaset ve Gençlik Masası”


KATILIMCILAR: Aziz Yılmaz, Enis Sabır, Faruk Saim Akhan, Kemal Emre Çankırı, Mehmet Fatih Doğan, Melih Güngör, Muhammed Eroğlu, Ramazan Kayabaş, Umut Yavuz, Yasin Kuvvetli.

1.) Siyaset, farklı sınıflardan, etnik kökenlerden ve inanışlardan insanların oluşturduğu toplumların bir arada yaşamasını mümkün kılmak ödevini yüklenmelidir.

2.) Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş şartları ve özel durumu öne sürülerek siyasetsizlik çeşitli isimlerle icra edilmiştir. Birinci meclisin tek listeli seçimlerle tasfiye edilmesiyle bu siyasetsizlik istibdada tebeddül etmiştir.

3.) Said Nursî’nin siyasete ve devlete bir aygıt nazarıyla bakması ve siyasete insan hayatında yüzde birlik bir pay biçmesi, onun devleti ve siyaseti kutsallaştırmaya, siyaseti hayatının tek amacı haline getirmeye karşı duruşunun bir işaretidir. Zamanı, “imanı kurtarma zamanı” olarak tanımlayan Bediüzzaman, din ve vicdan hürriyetini tam anlamıyla muhafaza edecek, İslâm’ın ruhuna uygun hürriyetlerin önünü açacak demokrat zihniyete destek vermiştir.

4.) Gençliğin, siyaset karşısındaki duruşu ve bakışı, Risâle-i Nur perspektifinde demokrat bir zeminde olursa, vatan ve millete faydalı olma düsturunu yerine getirebileceği ve anarşizm gibi yersiz korkuları izale edebileceği ifade edilebilir.

5.) Gençler, Bediüzzaman’ın “müsbet hareket” düsturu çerçevesinde düşünce dünyalarını zenginleştirmeli, doğru ve tehlikesiz bir siyasî anlayış belirlemelidir.

6.) İslâm ve din adına siyaset yapmanın tehlikelerine ısrarla vurgu yapan Said Nursî, Risâle-i Nur eserlerinde özellikle Müslümanları “din adına siyasetten” menetmiştir. Dinin siyasete âlet olmayacak derecede parlak ve umumî bir hakikat olduğunu söylemiştir.

7.) Yönetim sisteminin asla bir saltanata ve istibdat kaynağına dönüşmediği Asr-ı Saadet, günümüz yönetim anlayışlarına ilham ve model olmalıdır. Seçim, hürriyet ve adalet olarak özetlenebilecek Asr-ı Saadet modeli, Bediüzzaman Said Nursî için günümüzde meşrûtiyet-i meşrûa, din ve vicdan hürriyeti mânâsına tekabül etmektedir.

8.) Gerçek meşrûtiyetin İslâmiyet’e uygun olduğunu müdafaa etmesine rağmen kendisini mürtecilikle itham edenlere karşı “siyaseti dinsizliğe âlet yapan bazı adamlar, kabahatlerini setr (örtmek) için, başkasını irtica ile ve dinini siyasete âlet yapmakla itham ederler” demiştir.

9.) Bediüzzaman, beşeri sistemleri tamamen reddeden anlayışa karşı geliştirdiği siyasî çözüm stratejisine “ehvenüşşer” düsturuyla ölçü getirmiştir. Ehvenüşşeri terk etmek anarşiliği intaç edebilir.

10.) Bediüzzaman Said Nursî, tek partili baskı döneminde tesis edilen resmî ideolojik anlayışa (Kemalizm) karşı çıkmıştır. Millî mücadeleye tam destek veren, daha sonra Birinci Meclisi de bu mânâda alkışlayan Said Nursî, sonradan tesis edilmek istenen sistemin bütün bu mânâlardan uzak olduğunu ortaya koymuş ve resmî ideolojiye karşı bir duruş sergilemiştir.

11.) Asrımızın medeniyet anlayışında “Müslüman, çağa göre Kur’ân’a bakmaz, Kur’ân’a göre çağa bakar” düsturunu kendisine mihenk kabul eden gençlerin, siyasete de Kur’ânî bir bakış açısıyla bakması gerekmektedir.

12.) Devlet yönetimi sivil ve milletin iradesinin belirleyici olduğu bir alan olmalıdır. Etnik farklılıklara bakılmaksızın bir adalet ve eşitlik anlayışı tesis edilmelidir. Bu tür kökleşmiş meselelere çözüm aranırken Risâle-i Nur eserleri referans alınmalıdır.